Uğur Kökden yarım asra yaklaşan bir süreçte, edebiyat okuru kimliğiyle kaleme aldığı denemelerinde, Goethe’den Camus’ye, Brecht’ten Malraux’ya, “Refik Halid Karay’ın Harf Tutkusu”ndan “Beykozlu Orhan Veli”ye dünya edebiyatının ve Türk edebiyatının önde gelen figürlerinin kişilikleriyle eserlerini bir araya getiren yazarlar-şairler galerisinde bir gezintiye çıkıyor. Yüzler, Gizler, İzler kitapların yaşantısı aracılığıyla okuru kitaplarla direnmeye çağıran alçakgönüllü bir edebiyat birikimi.
Bir sözcük, bir harf, acaba bir imgenin yerini tutabilir mi? Yoksa insanlar ölüyor, imgeler unutuluyor da, onların yerini soyut ve yavan sözcükler ya da yalın, anlamsız, baştan aşağı kurmaca birtakım işaretler mi alıyor? Yoksa, her harfin ötekini etkilediğini söyleyenlere hak verircesine, kuşaklar boyu benimsenmiş bir çeşit şifre mi ortada dolaşıyor? Ortak, ama gizini her zaman korumayı bilmiş bir şifre?
Uğur Kökden yarım asra yaklaşan bir süreçte, edebiyat okuru kimliğiyle kaleme aldığı denemelerinde, Goethe’den Camus’ye, Brecht’ten Malraux’ya, “Refik Halid Karay’ın Harf Tutkusu”ndan “Beykozlu Orhan Veli”ye dünya edebiyatının ve Türk edebiyatının önde gelen figürlerinin kişilikleriyle eserlerini bir araya getiren yazarlar-şairler galerisinde bir gezintiye çıkıyor. Yüzler, Gizler, İzler kitapların yaşantısı aracılığıyla okuru kitaplarla direnmeye çağıran alçakgönüllü bir edebiyat birikimi.
Bir sözcük, bir harf, acaba bir imgenin yerini tutabilir mi? Yoksa insanlar ölüyor, imgeler unutuluyor da, onların yerini soyut ve yavan sözcükler ya da yalın, anlamsız, baştan aşağı kurmaca birtakım işaretler mi alıyor? Yoksa, her harfin ötekini etkilediğini söyleyenlere hak verircesine, kuşaklar boyu benimsenmiş bir çeşit şifre mi ortada dolaşıyor? Ortak, ama gizini her zaman korumayı bilmiş bir şifre?