Her geçen gün devrimi daha çok sevdim. Hayatım değişti. O denli köylü bir toplumsal değişimi amaçlarken, bilinç edililmeden yol almanın mümkün olamayacağını hayatın canlı pratiğinden öğreniyordum. Zayıf kalan bu yanımı güçlendirmeden, beni çevreleyen geri sosyal, siyasal, dinsel vb. fikirlerin bin yılların örülmüş ağından kurtulmam mümkün olmuyordu. Şiddetli bir sarsıntı geçirmiş, ruhsal ve düşünsel dünyam yıkılmış, bir enkaza dönüşmüştü. Daha çok başklarınca inşa edilen bu köhnemiş dünyam dağıldı; dini inançlar bir yana, aile bağları bir yana, devlete, büyüklere itaat, sonbahar yaprakları gibi dört bir yana savruldu.
Babamın istediği gibi biri hiçbir zaman olmadım. Okuyup devlet kapısında gelecek aramamı isterdi; olmadı. Dini inançlar dünyasında ahiret için çalışmamı istedi, olmadı. Bizler yakarış ve umutla büyüdük. Biz büyüdükçe umutlarımız küçüldü. Sonunda ne öbür dünyanın tapusunu almak için dine sarılma durumumuz oldu, ne de umut olarak gösterilen devletin bir memuru olabilmenin çabası içerisine girdik.
Babam, elini çabuk tutarak beni Almanya'ya çalışmaya gönderdi. Bir daha dönmemem için iltica etmemi istedi. Fakat yapılmak istenenlerin farkında olduğum için iltica etmeyi ve Almanya'da kalmayı düşünmedim. Üç aylık sürem dolunca döndüm. Yüreğimde yeni yeni tutuşan ülke aşkı vardı. Zaten aynı nedenle İstanbul'dan köye dönmüştüm. Uzaklarda değil, yurdumda yaşamak istiyordum. Tıpkı çocukluk aşkımı her köye döndüğümde tekrar tekrar yeniden yaşadığım gibi. Ülke aşkımı ancak ülkemde, devrim aşkını da ancak onun sıcaklığında yaşayabilirdim.
Yaşadıklarımın bir kesitini elinizdeki kitaba aktardım. Geleceğe bir malzeme olabilsin umuduyla...
Her geçen gün devrimi daha çok sevdim. Hayatım değişti. O denli köylü bir toplumsal değişimi amaçlarken, bilinç edililmeden yol almanın mümkün olamayacağını hayatın canlı pratiğinden öğreniyordum. Zayıf kalan bu yanımı güçlendirmeden, beni çevreleyen geri sosyal, siyasal, dinsel vb. fikirlerin bin yılların örülmüş ağından kurtulmam mümkün olmuyordu. Şiddetli bir sarsıntı geçirmiş, ruhsal ve düşünsel dünyam yıkılmış, bir enkaza dönüşmüştü. Daha çok başklarınca inşa edilen bu köhnemiş dünyam dağıldı; dini inançlar bir yana, aile bağları bir yana, devlete, büyüklere itaat, sonbahar yaprakları gibi dört bir yana savruldu.
Babamın istediği gibi biri hiçbir zaman olmadım. Okuyup devlet kapısında gelecek aramamı isterdi; olmadı. Dini inançlar dünyasında ahiret için çalışmamı istedi, olmadı. Bizler yakarış ve umutla büyüdük. Biz büyüdükçe umutlarımız küçüldü. Sonunda ne öbür dünyanın tapusunu almak için dine sarılma durumumuz oldu, ne de umut olarak gösterilen devletin bir memuru olabilmenin çabası içerisine girdik.
Babam, elini çabuk tutarak beni Almanya'ya çalışmaya gönderdi. Bir daha dönmemem için iltica etmemi istedi. Fakat yapılmak istenenlerin farkında olduğum için iltica etmeyi ve Almanya'da kalmayı düşünmedim. Üç aylık sürem dolunca döndüm. Yüreğimde yeni yeni tutuşan ülke aşkı vardı. Zaten aynı nedenle İstanbul'dan köye dönmüştüm. Uzaklarda değil, yurdumda yaşamak istiyordum. Tıpkı çocukluk aşkımı her köye döndüğümde tekrar tekrar yeniden yaşadığım gibi. Ülke aşkımı ancak ülkemde, devrim aşkını da ancak onun sıcaklığında yaşayabilirdim.
Yaşadıklarımın bir kesitini elinizdeki kitaba aktardım. Geleceğe bir malzeme olabilsin umuduyla...
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 59,50 | 59,50 |