Yükseköğretim kurumları, ortaya çıktıkları ilk günden itibaren her dönem dikkat çekici ve ilgi odağı, her dönem önemli ve saygın olmuş en prestijli kurumlardan biridir. Yükseköğretimde önceleri teolojik çalışmalara önem verilmiş, zaman içerisinde doğa ve pozitif bilimler ağırlıklı olarak gelişmiştir. Bilgi toplumuna geçiş süreci ile dünya üzerinde yeni bir küresel yapı oluşmuş, yeni yapıda bireylerin gücü ve saygınlığı bilgi ve öğrenim düzeyleri ile ölçülür hale gelmiştir. Bu süreç, bilginin üretilmesi ve paylaşılmasından birinci derecede sorumlu olan üniversitelere yönelik beklentileri de arttırmıştır. Bir taraftan beklentilerdeki değişim, diğer taraftan artan rekabet yükseköğretimde bir anlayış değişimine sebep olmuştur.
Küreselleşme, teknolojik gelişme ve beklentilerdeki farklılaşma gibi birçok unsurun etkisiyle yükseköğretim kurumlarının, piyasanın yapısına ayak uydurmaya çabaladığını görmek mümkündür. Yükseköğretimin farklılaşan işlevi, uluslararası rekabet ve bilginin pazar mantığı ile alınır/satılır hale dönüşmesi gibi birçok faktör yükseköğretim kurumlarını, büyük bir işletme gibi algılamaya ve çalışmaya yönlendirmiştir. Bu sürecin kaçınılmaz sonucu ise yükseköğretim kurumlarının pazarlama odaklı olmalarıdır. Bu çerçevede temel işlevlerini yerine getirmek üzere yükseköğretim kurumları, pazarlama odaklılık ile markalaşma, öğrenci tercihlerinde ve dünya çapında gerçekleştirilen sıralamalarda üst sıralara çıkma gibi pozitif çıktılar elde edilebilmektedir.
Bu çalışma son dönem yükseköğretim alanında yaşanan gelişmeler doğrultusunda Türkiye‟deki yükseköğretim kurumlarının pazarlamasına yönelik durumunun tespiti ve yapılması gerekenler konusunda görüşler oluşturma düşüncesiyle hazırlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde; yükseköğretim kurumlarının değişen işlevi,
Yükseköğretim kurumları, ortaya çıktıkları ilk günden itibaren her dönem dikkat çekici ve ilgi odağı, her dönem önemli ve saygın olmuş en prestijli kurumlardan biridir. Yükseköğretimde önceleri teolojik çalışmalara önem verilmiş, zaman içerisinde doğa ve pozitif bilimler ağırlıklı olarak gelişmiştir. Bilgi toplumuna geçiş süreci ile dünya üzerinde yeni bir küresel yapı oluşmuş, yeni yapıda bireylerin gücü ve saygınlığı bilgi ve öğrenim düzeyleri ile ölçülür hale gelmiştir. Bu süreç, bilginin üretilmesi ve paylaşılmasından birinci derecede sorumlu olan üniversitelere yönelik beklentileri de arttırmıştır. Bir taraftan beklentilerdeki değişim, diğer taraftan artan rekabet yükseköğretimde bir anlayış değişimine sebep olmuştur.
Küreselleşme, teknolojik gelişme ve beklentilerdeki farklılaşma gibi birçok unsurun etkisiyle yükseköğretim kurumlarının, piyasanın yapısına ayak uydurmaya çabaladığını görmek mümkündür. Yükseköğretimin farklılaşan işlevi, uluslararası rekabet ve bilginin pazar mantığı ile alınır/satılır hale dönüşmesi gibi birçok faktör yükseköğretim kurumlarını, büyük bir işletme gibi algılamaya ve çalışmaya yönlendirmiştir. Bu sürecin kaçınılmaz sonucu ise yükseköğretim kurumlarının pazarlama odaklı olmalarıdır. Bu çerçevede temel işlevlerini yerine getirmek üzere yükseköğretim kurumları, pazarlama odaklılık ile markalaşma, öğrenci tercihlerinde ve dünya çapında gerçekleştirilen sıralamalarda üst sıralara çıkma gibi pozitif çıktılar elde edilebilmektedir.
Bu çalışma son dönem yükseköğretim alanında yaşanan gelişmeler doğrultusunda Türkiye‟deki yükseköğretim kurumlarının pazarlamasına yönelik durumunun tespiti ve yapılması gerekenler konusunda görüşler oluşturma düşüncesiyle hazırlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde; yükseköğretim kurumlarının değişen işlevi,
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 102,00 | 102,00 |