Avrupalı iki siyaset bilimci Dietrich Jung ve Wolfango Piccoli bu kitapla bize bir ayna tutuyor. Kitabın ilk bölümü Osmanlı-Türk sürekliliğini açıklayabilmek için, Osmanlı ıslahatını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadıklarını anlatıyor. Osmanlı devletinin II. Mahmud'tan bu yana giriştiği ıslahat hareketleri Avrupa'nın büyük güçleri arasındaki rekabette gitgide daha zayıf bir konuma düşen devletin toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini korumayı amaçlıyordu.
Ülke topraklarının hızla kaybedilmesi ve parçalanmanın eşiğine gelinmesi bu çabaların görünüşte başarısız olduklarını gösteriyor. Ama unutmamak gerekir ki Türk milli mücadelesinin gelişimi için gerekli toplumsal, kurumsal ve entelektüel zemini hazırlayan büyük değişim sürecini bu ıslahat hareketleri başlattı. Osmanlı ve Türk toplumlarının modernleşme çabalarına bakınca, son 150 yıldır toplumsal, siyasi ve ideolojik koşullarda net bir süreklilik olduğu açıkça görülebilir
. Bu süreklilik, Kemalist devrimin hikâyesiyle ve dolayısıyla resmi Türk tarihiyle çelişir. Kitabın ilk kısmının amacı, varlığı çok doğal olan bu çelişkileri ortaya çıkarmak ve Türk modernleşmesinin, özellikle de Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi yapısı ve Kemalist devlet seçkinlerinin alışkanlıklarıyla dünya görüşünün karakteristik özelliklerini göstermektir. İkinci kısım Türkiye'nin 1990'larda yaşadığı en önemli iç ve bölgesel sorunlara eğiliyor. Yazarlar Türkiye'nin yaşamakta olduğu krizi çeşitli yönleriyle ele alarak, Kürt milliyetçiliği, İslam'ın siyasallaşması, halkın Türk siyasi kurumlarına gittikçe artan güvensizliği gibi olguların yakın dönemde çatışmalara yol açtığını, ancak bu çatışmaların köklerinin aslında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin derinlerinde yattığını savunuyor. Jung ve Piccoli'ye göre her biri ayrılmaz bir biçimde Kemalist modernleşmenin farklı biçimleriyle bağlantılı olan bu çatışmalar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türk toplumunu Kemalist modele göre yeniden inşa etme çabaları sonucunda daha da şiddetlenmiştir. Türkiye özellikle Osmanlı siyasal kültüründen Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilen otoriter mirasla yüzleşmedikçe, modernleşme ve demokratikleşmeyi gerçekleştiremeyecektir.
Dietrich Jung, İslam Araştırmaları konusunda da uzman bir siyaset bilimcidir. Kopenhag Barış Araştırmaları Enstitüsü (COPRI) üyesi olan yazar Hamburg Üniversitesi'nde ve 1997-1998 yıllarında Bilkent Üniversitesi'ne öğretim üyeliği yaptı. Kitabı birlikte yazdığı Wolfgango Piccoli Türkiye'de yaşamış bir İtalyan siyaset bilimcidir.
Avrupalı iki siyaset bilimci Dietrich Jung ve Wolfango Piccoli bu kitapla bize bir ayna tutuyor. Kitabın ilk bölümü Osmanlı-Türk sürekliliğini açıklayabilmek için, Osmanlı ıslahatını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve Türkiye'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşadıklarını anlatıyor. Osmanlı devletinin II. Mahmud'tan bu yana giriştiği ıslahat hareketleri Avrupa'nın büyük güçleri arasındaki rekabette gitgide daha zayıf bir konuma düşen devletin toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini korumayı amaçlıyordu.
Ülke topraklarının hızla kaybedilmesi ve parçalanmanın eşiğine gelinmesi bu çabaların görünüşte başarısız olduklarını gösteriyor. Ama unutmamak gerekir ki Türk milli mücadelesinin gelişimi için gerekli toplumsal, kurumsal ve entelektüel zemini hazırlayan büyük değişim sürecini bu ıslahat hareketleri başlattı. Osmanlı ve Türk toplumlarının modernleşme çabalarına bakınca, son 150 yıldır toplumsal, siyasi ve ideolojik koşullarda net bir süreklilik olduğu açıkça görülebilir
. Bu süreklilik, Kemalist devrimin hikâyesiyle ve dolayısıyla resmi Türk tarihiyle çelişir. Kitabın ilk kısmının amacı, varlığı çok doğal olan bu çelişkileri ortaya çıkarmak ve Türk modernleşmesinin, özellikle de Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi yapısı ve Kemalist devlet seçkinlerinin alışkanlıklarıyla dünya görüşünün karakteristik özelliklerini göstermektir. İkinci kısım Türkiye'nin 1990'larda yaşadığı en önemli iç ve bölgesel sorunlara eğiliyor. Yazarlar Türkiye'nin yaşamakta olduğu krizi çeşitli yönleriyle ele alarak, Kürt milliyetçiliği, İslam'ın siyasallaşması, halkın Türk siyasi kurumlarına gittikçe artan güvensizliği gibi olguların yakın dönemde çatışmalara yol açtığını, ancak bu çatışmaların köklerinin aslında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin derinlerinde yattığını savunuyor. Jung ve Piccoli'ye göre her biri ayrılmaz bir biçimde Kemalist modernleşmenin farklı biçimleriyle bağlantılı olan bu çatışmalar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türk toplumunu Kemalist modele göre yeniden inşa etme çabaları sonucunda daha da şiddetlenmiştir. Türkiye özellikle Osmanlı siyasal kültüründen Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilen otoriter mirasla yüzleşmedikçe, modernleşme ve demokratikleşmeyi gerçekleştiremeyecektir.
Dietrich Jung, İslam Araştırmaları konusunda da uzman bir siyaset bilimcidir. Kopenhag Barış Araştırmaları Enstitüsü (COPRI) üyesi olan yazar Hamburg Üniversitesi'nde ve 1997-1998 yıllarında Bilkent Üniversitesi'ne öğretim üyeliği yaptı. Kitabı birlikte yazdığı Wolfgango Piccoli Türkiye'de yaşamış bir İtalyan siyaset bilimcidir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 9,38 | 9,38 |