Yılmaz’ı yetiştiren yoksulluğudur.
Çoğu insan yolsulluğu bir yazgı olarak kabullenir. Bana söylediğinden biliyorum, aklı ermeye başladığından beri yanıtını bulmaya çalıştığı bir soruymuş onda.
Hayatımda tanıdığım en zeki, sezgisi güçlü, ileriyi gören insan, devrimci donanımlı biriydi.
Tabanı delik ayakkabasının, yatak ütüsüne yatırılmış pantolununun; gecekondu yaşamının nedenini, yoksulluk denilen öğretmen ona sezdirdi, bilinçaltının temeline harç yaptı.
İstese dünyanın en varsıl adamı olurdu. Beş parasız da gidilen sanat yoluna baş koydu. Çünkü sermayesi yoktu. Kitap okuyarak, yazarak zihnindeki sorulara yanıt aradı hep. Adana’dan İstanbul’a yazarlığını duyursun, ünlensin diye yolcu ettik. Kısa sürede yazarlığın karın doyurmadığını görünce, biraz da ondaki şeytan tüyünün yardımıyla sinemaya geçti.
Dünya nimetlerinin eşit olarak paylaşılmasını isteyenleri, bu yoksulluk nedendir diye soranları; otorite, sistem sevmez. Sömürdükleri halkın gözünün açılmasından korkarlar.
Yılmaz’dan önce Yeşilçam, Yılmaz’dan sonra Yeşilçam!
Sermayenin karşısında; seyircinin, halkın sevgisinden başka hiçbir şeyi olmayan biri.
Ülkesini seven, halkın dertlerini dert edinenlerden iktidar nefret eder.
Yılmaz’ın yoluna gül serpilmedi. Ona bin türlü tuzaklar kuruldu; tökezlesin, sesi soluğu kesilsin diye her şey yapıldı.
Halkın sevgisi onu korudu.
Devrimci yanı ölümsüz kıldı.
NİHAT ZİYALAN
Sydney, Mart 2024
Yılmaz’ı yetiştiren yoksulluğudur.
Çoğu insan yolsulluğu bir yazgı olarak kabullenir. Bana söylediğinden biliyorum, aklı ermeye başladığından beri yanıtını bulmaya çalıştığı bir soruymuş onda.
Hayatımda tanıdığım en zeki, sezgisi güçlü, ileriyi gören insan, devrimci donanımlı biriydi.
Tabanı delik ayakkabasının, yatak ütüsüne yatırılmış pantolununun; gecekondu yaşamının nedenini, yoksulluk denilen öğretmen ona sezdirdi, bilinçaltının temeline harç yaptı.
İstese dünyanın en varsıl adamı olurdu. Beş parasız da gidilen sanat yoluna baş koydu. Çünkü sermayesi yoktu. Kitap okuyarak, yazarak zihnindeki sorulara yanıt aradı hep. Adana’dan İstanbul’a yazarlığını duyursun, ünlensin diye yolcu ettik. Kısa sürede yazarlığın karın doyurmadığını görünce, biraz da ondaki şeytan tüyünün yardımıyla sinemaya geçti.
Dünya nimetlerinin eşit olarak paylaşılmasını isteyenleri, bu yoksulluk nedendir diye soranları; otorite, sistem sevmez. Sömürdükleri halkın gözünün açılmasından korkarlar.
Yılmaz’dan önce Yeşilçam, Yılmaz’dan sonra Yeşilçam!
Sermayenin karşısında; seyircinin, halkın sevgisinden başka hiçbir şeyi olmayan biri.
Ülkesini seven, halkın dertlerini dert edinenlerden iktidar nefret eder.
Yılmaz’ın yoluna gül serpilmedi. Ona bin türlü tuzaklar kuruldu; tökezlesin, sesi soluğu kesilsin diye her şey yapıldı.
Halkın sevgisi onu korudu.
Devrimci yanı ölümsüz kıldı.
NİHAT ZİYALAN
Sydney, Mart 2024