“Yeni Medya” diye adlandırdığımız medyalar çok sınırlı bir şekilde algılanıyor. Akademik çevrelerde de sıradan vatandaşlar arasında da durum neredeyse aynı. İnternet denildiğinde akla ilk gelen Facebook ya da Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarının bile aktif kullanıcılar arasında sınırlı bir şekilde kullanıldığına şahit oluyoruz. Türkiye’de aktif internet kullanıcılarının yüksekliğine rağmen yeni medya kullanımında ve perspektiflerindeki sığlığa işaret etmek ve bu yeni mecranın potansiyellerinin çok azının kullanıldığını vurgulamak istiyoruz.
Her yeni teknolojiyle beraber yeni bir “teknolojik determinizm” dalgasına maruz kalıyoruz. Bundan kastımız şu; en azından içinden geçtiğimiz kuşaksal geçiş döneminde daha genç kuşaklar her türlü internet aracına sahip olsalar ve aktif internet kullanımı Türkiye’de çok yüksek olsa da bu onların interneti verimli/ üretken bir şekilde kullanacağı ya da internet kaynaklarının geniş bir çerçevede kullanılacağı anlamına gelmiyor. Yeni medya araçları otomatik olarak öğrenilmiyor. Bir öğrenim ve deneyimleme süreci bu yüzden kaçınılmaz oluyor. Her teknolojiyle birlikte insanlığın daha iyi bir noktaya geleceğine, “küresel köy” olunacağına, bir takım eşitsizliklerin ortadan kalkılacağına inanıldı. Her yeni medya ile birlikte insanlık adına güzel gelişmelerin olduğuna şüphe yok. Ancak hiçbir medya kendi başına “özgürleştirici” ya da “baskıcı” sonuçlara yol açmıyor. Sosyal/siyasal aktörlerin elinde iyi ya da kötü sonuçlara yol açabiliyor. Yeni medya Arap baharında etkin bir araç iken Çin’de ve İran’da siyasi iktidarın muhalifleri kontrol altında tuttuğu bir araca dönüşebiliyor.
Bu kitabın ekseni; yeni medyanın olumlu ve olumsuz yanları arasında deterministik olmayan bir yerde bulunmak. Kamusal gündemde daha az yer işgal eden - sansür ya da gözetim gibi- medyatik olmayan ama var olan alanlara ağırlık veriyoruz. Gri noktaların varlığını sürekli göz önünde tutarak….
“Yeni Medya” diye adlandırdığımız medyalar çok sınırlı bir şekilde algılanıyor. Akademik çevrelerde de sıradan vatandaşlar arasında da durum neredeyse aynı. İnternet denildiğinde akla ilk gelen Facebook ya da Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarının bile aktif kullanıcılar arasında sınırlı bir şekilde kullanıldığına şahit oluyoruz. Türkiye’de aktif internet kullanıcılarının yüksekliğine rağmen yeni medya kullanımında ve perspektiflerindeki sığlığa işaret etmek ve bu yeni mecranın potansiyellerinin çok azının kullanıldığını vurgulamak istiyoruz.
Her yeni teknolojiyle beraber yeni bir “teknolojik determinizm” dalgasına maruz kalıyoruz. Bundan kastımız şu; en azından içinden geçtiğimiz kuşaksal geçiş döneminde daha genç kuşaklar her türlü internet aracına sahip olsalar ve aktif internet kullanımı Türkiye’de çok yüksek olsa da bu onların interneti verimli/ üretken bir şekilde kullanacağı ya da internet kaynaklarının geniş bir çerçevede kullanılacağı anlamına gelmiyor. Yeni medya araçları otomatik olarak öğrenilmiyor. Bir öğrenim ve deneyimleme süreci bu yüzden kaçınılmaz oluyor. Her teknolojiyle birlikte insanlığın daha iyi bir noktaya geleceğine, “küresel köy” olunacağına, bir takım eşitsizliklerin ortadan kalkılacağına inanıldı. Her yeni medya ile birlikte insanlık adına güzel gelişmelerin olduğuna şüphe yok. Ancak hiçbir medya kendi başına “özgürleştirici” ya da “baskıcı” sonuçlara yol açmıyor. Sosyal/siyasal aktörlerin elinde iyi ya da kötü sonuçlara yol açabiliyor. Yeni medya Arap baharında etkin bir araç iken Çin’de ve İran’da siyasi iktidarın muhalifleri kontrol altında tuttuğu bir araca dönüşebiliyor.
Bu kitabın ekseni; yeni medyanın olumlu ve olumsuz yanları arasında deterministik olmayan bir yerde bulunmak. Kamusal gündemde daha az yer işgal eden - sansür ya da gözetim gibi- medyatik olmayan ama var olan alanlara ağırlık veriyoruz. Gri noktaların varlığını sürekli göz önünde tutarak….
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 30,50 | 30,50 |