Mecâlis-i Seb’a, Hazreti Mevlânâ’nın yakınları ve talebeleri tarafından sohbetlerinden derlenmiş iki eserinden biridir. Diğer eser Fîhi Mâ Fîh olup daha hacimli ve geniş bir içeriğe sahiptir. Bu iki eser sûfilerin kahir ekseriyeti gibi sohbeti bir irşat vasıtası kabul eden Mevlânâ’nın meclislerinde kaydedilen konuşmalarının daha sonra tertip ve düzene koyulmasıyla vücuda gelmiştir.
Mecâlis-i Seb’a yani “Yedi Meclis”in aslı Farsçadır. Eseri tercüme eden Mustafa Hulusi Karadeniz’in mukaddimedeki beyanına göre bu konuşmaların muhatabı Konya halkıdır. O günün devlet dili Farsça olduğu ve kültür alanında Türkçe yazmak ayıp sayıldığı için Mevlânâ tarafından Türkçe irat edilen sohbetler, yakınları tarafından zapt altına alınmış ve kitap haline getirilmek için Farsçaya çevrilmiştir.
Yedi bölümden meydana gelen eserde her bölümde Peygamberimiz’in bir hadisi konu edinilerek âyetler, hikâyeler ve manzumelerle bu hadis etrafında açıklamalar yapılır. Dolayısıyla Mecâlis-i Seb’a sûfiyâne, özgün bir hadis şerhi kabul edilebilir.
Eser boyunca Şair Senâî’den, Feridüddin Attar’a zengin bir manzum birikim kullanılmıştır. Bu anlamda metin, Mevlânâ’nın edebî zevkinin ve birikiminin aynası kabul edilebilir. Esere Takdim yazan Veled Çelebi İzbudak’ın dediği gibi Mecâlis-i Seb‘a ile Müslüman Türklere öğütler söyleyen Mevlânâ nasıl bir üslûb-ı ifâde kullanmıştır, anlıyoruz.
Türkçedeki ilk Mecâlis-i Seb’a tercümelerinden biri olan Mustafa Hulusi Karadeniz’in (1879-1949) bu tercümesi, mütercimin sağlığında yayımlanan 1937 tarihli nüshası esas alınarak hazırlanmıştır.
Mecâlis-i Seb’a, Hazreti Mevlânâ’nın yakınları ve talebeleri tarafından sohbetlerinden derlenmiş iki eserinden biridir. Diğer eser Fîhi Mâ Fîh olup daha hacimli ve geniş bir içeriğe sahiptir. Bu iki eser sûfilerin kahir ekseriyeti gibi sohbeti bir irşat vasıtası kabul eden Mevlânâ’nın meclislerinde kaydedilen konuşmalarının daha sonra tertip ve düzene koyulmasıyla vücuda gelmiştir.
Mecâlis-i Seb’a yani “Yedi Meclis”in aslı Farsçadır. Eseri tercüme eden Mustafa Hulusi Karadeniz’in mukaddimedeki beyanına göre bu konuşmaların muhatabı Konya halkıdır. O günün devlet dili Farsça olduğu ve kültür alanında Türkçe yazmak ayıp sayıldığı için Mevlânâ tarafından Türkçe irat edilen sohbetler, yakınları tarafından zapt altına alınmış ve kitap haline getirilmek için Farsçaya çevrilmiştir.
Yedi bölümden meydana gelen eserde her bölümde Peygamberimiz’in bir hadisi konu edinilerek âyetler, hikâyeler ve manzumelerle bu hadis etrafında açıklamalar yapılır. Dolayısıyla Mecâlis-i Seb’a sûfiyâne, özgün bir hadis şerhi kabul edilebilir.
Eser boyunca Şair Senâî’den, Feridüddin Attar’a zengin bir manzum birikim kullanılmıştır. Bu anlamda metin, Mevlânâ’nın edebî zevkinin ve birikiminin aynası kabul edilebilir. Esere Takdim yazan Veled Çelebi İzbudak’ın dediği gibi Mecâlis-i Seb‘a ile Müslüman Türklere öğütler söyleyen Mevlânâ nasıl bir üslûb-ı ifâde kullanmıştır, anlıyoruz.
Türkçedeki ilk Mecâlis-i Seb’a tercümelerinden biri olan Mustafa Hulusi Karadeniz’in (1879-1949) bu tercümesi, mütercimin sağlığında yayımlanan 1937 tarihli nüshası esas alınarak hazırlanmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 150,00 | 150,00 |