Adolf şaşırmıştı, kavgalı olduğu siyah kaplı defterini çıkarıp Walter'in adını not etti. Sonra, geldiği gibi, ama bu kez koluna bembeyaz giysisi içinde masmavi Marlene'i takarak gitti. (Evet ya, Marlene'i! Peki o zaman Paris neden düştü?) Kapıdan tam çıkarken Walter'e döndü ve dedi ki: "Sadece şakaydı dostum, sadece bir şakaydı..."
"Bazı kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."
Mesela melek gibi, mesela mavi gibi. Hızlanınca beyaz zaten hiç görünmüyor, ya da her şey beyaz oluyor. Gelseydi İkinci Dünya Savaşı çıkmazdı. Ne yalan söyleyeyim, Adolf'un değil ama, Ernets'in, John'un, Gary'nin ya da Yul'un yerinde olmayı çok isterdim. Üstelik ekstralar hariç haftada 2000 dolar kazanıyordu ve Einstein gibi o da Ulmluydu.
"Bat dünya bat!"
"Yamru yumru burnu, toparlak yüzü, bira göbeği, sinek gibi gözleriyle aslında fenomen olacak kadın değilmiş Marlene. Erotik olsun diye kaşları inceltilmiş, alt dudağı makyajla sarkık gösterilmiş, burnu düzeltilmiş, dört tane azı dişi çektirilmiş, uzun süre sadece çorbayla beslenmiş..."
"Mış, miş, muş! Gak, guk, vrak, vrak! Sinema bu Küçük Jo, ne olacaktı başka! Kişi güzelliği gerçeklikten bir kaşıkla çekip çıkarmalıdır, ayrıca sinemada kabuklu yemiş yememeli, kement atmamalı, öksürmemeli, tıksırmamalı, hapşırmamalı ve balgamını yutmalıdır."
Oğuz'cuğum Atay'ım. Yorma kendini sen. Ben Er Ryan'ı da Kurtarmak istiyorum. Manipülasyon da olsa, tanklar geçerken Edith'i dinliyorum. Eski yeni tüm fahişeleri, senin gibi ben de seviyorum. Kendimi onların arasında güvende hissediyorum. Komünizm limanından yola çıkıp Kuzey Çimenliğin'de demir atan, Küçük Ev'in 200 yıllık geçmişiyle yaşıt ağaçların altında uzanmış "Kaynak" kitap okurken beklenmedik bir kazanç düşleyen tayfaları sevmiyorum, onlara bazen gülüyor, bazen kızıyorum. Şimdi onlar bir Tarafta, bizse onların gözünde Titanik'teyiz. Ama bu iyi, öyle değil mi? (...) Sevgili Bay A.'ya tarihsel bir malzeme vermek için değil, yoksa onun kuşlardan niye nefret ettiğini çok iyi biliyorum... Atomlardan oluşan dünyada, atomlardan oluşması gereken hayatı fakat özgürlük masalıyla atomlarına ayırıp sunan, böylece atomlardan oluşan bireye yaşaması için parçacık hayatlar bırakan bu büyük düzmeceyi reddediyorum. Einstein'a da söylediğim gibi, cesaret yoksa, verili hiçbir şeyin özgürce yaşanabileceğine inanmıyorum.
(Arka Kapak)
Adolf şaşırmıştı, kavgalı olduğu siyah kaplı defterini çıkarıp Walter'in adını not etti. Sonra, geldiği gibi, ama bu kez koluna bembeyaz giysisi içinde masmavi Marlene'i takarak gitti. (Evet ya, Marlene'i! Peki o zaman Paris neden düştü?) Kapıdan tam çıkarken Walter'e döndü ve dedi ki: "Sadece şakaydı dostum, sadece bir şakaydı..."
"Bazı kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."
Mesela melek gibi, mesela mavi gibi. Hızlanınca beyaz zaten hiç görünmüyor, ya da her şey beyaz oluyor. Gelseydi İkinci Dünya Savaşı çıkmazdı. Ne yalan söyleyeyim, Adolf'un değil ama, Ernets'in, John'un, Gary'nin ya da Yul'un yerinde olmayı çok isterdim. Üstelik ekstralar hariç haftada 2000 dolar kazanıyordu ve Einstein gibi o da Ulmluydu.
"Bat dünya bat!"
"Yamru yumru burnu, toparlak yüzü, bira göbeği, sinek gibi gözleriyle aslında fenomen olacak kadın değilmiş Marlene. Erotik olsun diye kaşları inceltilmiş, alt dudağı makyajla sarkık gösterilmiş, burnu düzeltilmiş, dört tane azı dişi çektirilmiş, uzun süre sadece çorbayla beslenmiş..."
"Mış, miş, muş! Gak, guk, vrak, vrak! Sinema bu Küçük Jo, ne olacaktı başka! Kişi güzelliği gerçeklikten bir kaşıkla çekip çıkarmalıdır, ayrıca sinemada kabuklu yemiş yememeli, kement atmamalı, öksürmemeli, tıksırmamalı, hapşırmamalı ve balgamını yutmalıdır."
Oğuz'cuğum Atay'ım. Yorma kendini sen. Ben Er Ryan'ı da Kurtarmak istiyorum. Manipülasyon da olsa, tanklar geçerken Edith'i dinliyorum. Eski yeni tüm fahişeleri, senin gibi ben de seviyorum. Kendimi onların arasında güvende hissediyorum. Komünizm limanından yola çıkıp Kuzey Çimenliğin'de demir atan, Küçük Ev'in 200 yıllık geçmişiyle yaşıt ağaçların altında uzanmış "Kaynak" kitap okurken beklenmedik bir kazanç düşleyen tayfaları sevmiyorum, onlara bazen gülüyor, bazen kızıyorum. Şimdi onlar bir Tarafta, bizse onların gözünde Titanik'teyiz. Ama bu iyi, öyle değil mi? (...) Sevgili Bay A.'ya tarihsel bir malzeme vermek için değil, yoksa onun kuşlardan niye nefret ettiğini çok iyi biliyorum... Atomlardan oluşan dünyada, atomlardan oluşması gereken hayatı fakat özgürlük masalıyla atomlarına ayırıp sunan, böylece atomlardan oluşan bireye yaşaması için parçacık hayatlar bırakan bu büyük düzmeceyi reddediyorum. Einstein'a da söylediğim gibi, cesaret yoksa, verili hiçbir şeyin özgürce yaşanabileceğine inanmıyorum.
(Arka Kapak)
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 8,43 | 8,43 |