Bugün bütün Müslümanların elinde bulunan Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.a) şanı yüce Allah tarafından vahiy olarak inen Kur’an-ı Kerim’dir. Şanı yüce Allah’ın indirdiği Kur’an-ı Kerim’in ayetleri, bugünkü haliyle ne noksan ne de fazladır.
Kur’an-ı Kerim’in sureleri, iniş sırasına göre kitapta (Mushaf’ta) düzenlenmemiştir. Peygamber Efendimize hayatının sonuna kadar Allah tarafından indirilmiş olan Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve şimdi elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim ayetleri arasındaki tek fark, Peygamber Efendimiz tarafından ayetlere ek olarak yazdırılan ayetlerin iniş sebeplerinin şimdiki Kur’an’ın metninde bulunmaması, çıkartılmış olmasıdır.
Bu çalışmamın tek gayesi ve hedefi, Peygamber Efendimizin yazdırmış olduğu ayetlerin iniş sebeplerinin ve tevilinin bir kısmını, meal/tercümeyle beraber Kur’an’ın ayetlerinin metni içinde sunmaktır. Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde okuyanların, ayetlerin insanlara sunduğu bilgileri daha iyi anlayabileceklerini düşünmekteyim. Bu çalışmam ile, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.a) inen Kur’an-ı Kerim’in tefsir ve tevilinden bir nebze sunmaya çalıştım. Kur’an-ı Kerim’in bütün gerçeğini, tefsirini ve tevilini, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.a) vefatından sonra Ehl-i Beyt’in on iki İmamları yapmışlardır. Kur’an’ın tamamlayıcı tevilini, ahir zamanda bütün dünya halkına hitap edecek olan Ehl-i Beyt’in on ikinci İmam’ı, İmam Muhammed el-Mehdî açıklayacaktır.
Allah’ın Elçisi (s.a.a) buyurur ki: “Kur’ân’ın zahiri ve batını vardır. Batınının da batını vardır ve bu şekilde yedi batına kadar devam eder.”
Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s) de buyurur ki: “Kur’ân, üç bölüm olarak indi. Üçte biri biz ve düşmanlarımız hakkındadır. Üçte biri sünnetler ve mesellerdir (örneklerdir). Üçte biri de farzlar ve hükümlerdir.”
Bu değerli hadislerden de anladığımız üzere Kur’an-ı Kerim ayetleri, yalnızca kelimelerinin zahiri anlamlarıyla sınırlı değildir. Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen tüm güzelliklerde Ehl-i Beyt ve yarenlerini görmek mümkündür. Bahsedilen tüm olumsuzluklar ve kötülüklerde de Ehl-i Beyt düşmanlarını görmek mümkündür. Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla bilen ve öğretme ilmine ve yetkisine sahip olan Ehl-i Beyt İmamları da bize bu şekilde öğretmektedirler.
Örneğin; “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın! Parçalanıp ayrılmayın.” (Âl-i İmrân 103) ayetinin tefsiri hakkında İmam Musa Kâzım (a.s), “Allah’ın sağlam ipi, Ali bin Ebu Tâlip’tir!” buyuruyor.
Elinizdeki bu kitap, Ehl-i Beyt’in (a.s) tefsiri ve açıklamalarından yola çıkarak, ayetin bir derecesindeki maksadını aşikâr bir şekilde gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır. Metot olarak ayeti verip sonra tefsirine geçmek yerine, Ehl-i Beyt’in açıklamalarına dayanarak asıl maksadı verme yolu izlenmiştir. Örneğin yukarıdaki ayetin meali bu kitapta şu şekilde verilmiştir: “İmam Ali’ye ve Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’inden olan diğer on bir imamına hepiniz sımsıkı tutunun, onlara itaat edin. Ehl-i Beyt’in on iki imamını terk edip dağılmayın, onların yolundan ayrılmayın.”
Bugün bütün Müslümanların elinde bulunan Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.a) şanı yüce Allah tarafından vahiy olarak inen Kur’an-ı Kerim’dir. Şanı yüce Allah’ın indirdiği Kur’an-ı Kerim’in ayetleri, bugünkü haliyle ne noksan ne de fazladır.
Kur’an-ı Kerim’in sureleri, iniş sırasına göre kitapta (Mushaf’ta) düzenlenmemiştir. Peygamber Efendimize hayatının sonuna kadar Allah tarafından indirilmiş olan Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve şimdi elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim ayetleri arasındaki tek fark, Peygamber Efendimiz tarafından ayetlere ek olarak yazdırılan ayetlerin iniş sebeplerinin şimdiki Kur’an’ın metninde bulunmaması, çıkartılmış olmasıdır.
Bu çalışmamın tek gayesi ve hedefi, Peygamber Efendimizin yazdırmış olduğu ayetlerin iniş sebeplerinin ve tevilinin bir kısmını, meal/tercümeyle beraber Kur’an’ın ayetlerinin metni içinde sunmaktır. Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde okuyanların, ayetlerin insanlara sunduğu bilgileri daha iyi anlayabileceklerini düşünmekteyim. Bu çalışmam ile, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.a) inen Kur’an-ı Kerim’in tefsir ve tevilinden bir nebze sunmaya çalıştım. Kur’an-ı Kerim’in bütün gerçeğini, tefsirini ve tevilini, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.a) vefatından sonra Ehl-i Beyt’in on iki İmamları yapmışlardır. Kur’an’ın tamamlayıcı tevilini, ahir zamanda bütün dünya halkına hitap edecek olan Ehl-i Beyt’in on ikinci İmam’ı, İmam Muhammed el-Mehdî açıklayacaktır.
Allah’ın Elçisi (s.a.a) buyurur ki: “Kur’ân’ın zahiri ve batını vardır. Batınının da batını vardır ve bu şekilde yedi batına kadar devam eder.”
Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s) de buyurur ki: “Kur’ân, üç bölüm olarak indi. Üçte biri biz ve düşmanlarımız hakkındadır. Üçte biri sünnetler ve mesellerdir (örneklerdir). Üçte biri de farzlar ve hükümlerdir.”
Bu değerli hadislerden de anladığımız üzere Kur’an-ı Kerim ayetleri, yalnızca kelimelerinin zahiri anlamlarıyla sınırlı değildir. Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen tüm güzelliklerde Ehl-i Beyt ve yarenlerini görmek mümkündür. Bahsedilen tüm olumsuzluklar ve kötülüklerde de Ehl-i Beyt düşmanlarını görmek mümkündür. Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla bilen ve öğretme ilmine ve yetkisine sahip olan Ehl-i Beyt İmamları da bize bu şekilde öğretmektedirler.
Örneğin; “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın! Parçalanıp ayrılmayın.” (Âl-i İmrân 103) ayetinin tefsiri hakkında İmam Musa Kâzım (a.s), “Allah’ın sağlam ipi, Ali bin Ebu Tâlip’tir!” buyuruyor.
Elinizdeki bu kitap, Ehl-i Beyt’in (a.s) tefsiri ve açıklamalarından yola çıkarak, ayetin bir derecesindeki maksadını aşikâr bir şekilde gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır. Metot olarak ayeti verip sonra tefsirine geçmek yerine, Ehl-i Beyt’in açıklamalarına dayanarak asıl maksadı verme yolu izlenmiştir. Örneğin yukarıdaki ayetin meali bu kitapta şu şekilde verilmiştir: “İmam Ali’ye ve Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’inden olan diğer on bir imamına hepiniz sımsıkı tutunun, onlara itaat edin. Ehl-i Beyt’in on iki imamını terk edip dağılmayın, onların yolundan ayrılmayın.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 472,50 | 472,50 |