Doğuda ve Batıda bilhassa kutsal metinler ortaya çıktıktan sonra bu metinleri okuyanların daha iyi anlamaları gayretleriyle ortaya çıktığı ifade edilebilecek metin şerhi ameliyesi, bir metnin insan zihni ve dimağı tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için yapılan açıklama ve îzahlardır. Bu açıklama ve îzahlar kimi zaman bir filolog titizliği ekseninde kimi zaman da bir tercümeden öteye geçemeyecek sûrette teşekkül etmiştir. Fakat en şümullü şerhlerden-örneğin Şem’î Şem’ullâh’ın Mesnevî ve Sûdî’nin Bostan şerhleri-en sâde şerhlere kadar gözlenen ilk amaç, meşrûh eserlerin okuyanlar tarafından daha iyi nasıl anlaşılabileceği gayretleriyle ele alınmış olmalarıdır. İşte şerh metinleri de bu gayret ve çabanın bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır denilebilir.
Türk edebiyatı tarihinde dinî, tasavvufî, ilmî, edebî olmak üzere pek çok eser üzerine çeşitli hususiyetlere sahip yüzlerce şerh kaleme alınmıştır. Şerh söz konusu olduğunda zikredilmesi gereken önemli isimler arasında Şem’î Şem’ullâh, Sûdî, İsmâil Rüsûhî-yi Ankaravî, Sürûrî, Tâhirü’l-Mevlevî gibi şârihler akla ilk gelenlerdir. Şerh edilen edebî eserler arasında bilhassa Hâfız-ı Şirazî, Urfî-i Şirazî, Molla Abdurrahmân Câmî gibi meşhur Fars şairlerinin dîvânlarına yapılan şerhleri; Mesnevî-i Manevî, Bahâristân, Gülistân gibi mesnevîlere yapılan şerhleri; Tuhfe-i Vehbî, Nuhbe-i Vehbî gibi manzum sözlüklere yapılan şerhleri ve son olarak Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Velî gibi bazı mutasavvıfların tasavvufî remizlerle örülü münferit şiirleri üzerine kaleme alınan şerhleri saymak mümkündür.
Doğuda ve Batıda bilhassa kutsal metinler ortaya çıktıktan sonra bu metinleri okuyanların daha iyi anlamaları gayretleriyle ortaya çıktığı ifade edilebilecek metin şerhi ameliyesi, bir metnin insan zihni ve dimağı tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için yapılan açıklama ve îzahlardır. Bu açıklama ve îzahlar kimi zaman bir filolog titizliği ekseninde kimi zaman da bir tercümeden öteye geçemeyecek sûrette teşekkül etmiştir. Fakat en şümullü şerhlerden-örneğin Şem’î Şem’ullâh’ın Mesnevî ve Sûdî’nin Bostan şerhleri-en sâde şerhlere kadar gözlenen ilk amaç, meşrûh eserlerin okuyanlar tarafından daha iyi nasıl anlaşılabileceği gayretleriyle ele alınmış olmalarıdır. İşte şerh metinleri de bu gayret ve çabanın bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır denilebilir.
Türk edebiyatı tarihinde dinî, tasavvufî, ilmî, edebî olmak üzere pek çok eser üzerine çeşitli hususiyetlere sahip yüzlerce şerh kaleme alınmıştır. Şerh söz konusu olduğunda zikredilmesi gereken önemli isimler arasında Şem’î Şem’ullâh, Sûdî, İsmâil Rüsûhî-yi Ankaravî, Sürûrî, Tâhirü’l-Mevlevî gibi şârihler akla ilk gelenlerdir. Şerh edilen edebî eserler arasında bilhassa Hâfız-ı Şirazî, Urfî-i Şirazî, Molla Abdurrahmân Câmî gibi meşhur Fars şairlerinin dîvânlarına yapılan şerhleri; Mesnevî-i Manevî, Bahâristân, Gülistân gibi mesnevîlere yapılan şerhleri; Tuhfe-i Vehbî, Nuhbe-i Vehbî gibi manzum sözlüklere yapılan şerhleri ve son olarak Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Velî gibi bazı mutasavvıfların tasavvufî remizlerle örülü münferit şiirleri üzerine kaleme alınan şerhleri saymak mümkündür.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 192,00 | 192,00 |