Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler - 2 Cilt Kutulu Türkiye'de Popüler Romanın İlk Yüzyılının Öyküsü (1875-1975)
Yazması bana büyük zevk veren Korkmayınız Mister Sherlock Holmes'dan sonra Türkiye'de popüler roman ve popüler romancılar hakkında bir kitap yazmayı düşünmeye başladım. Bunu iki nedenle yapmak istiyordum. İlk nedenim, çoğu, dönemimizde adı unutulan ama popüler romanı aşağılamak söz konusu olunca adları anılan, birçoğu ise döneminde çok okunup bugün hiç bilinmeyen, aşağılamak için bile adları anılmayan, bir bölümü de popüler roman yazdıklarında takma ad kullanan yazarların, bu ilgisizliği ve aşağılamayı hak etmediklerini düşünmemden kaynaklanıyordu. Onun için kitabımın adını Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler koydum.
İkinci nedenim ise popüler romanın dönemsel nitelikli olmasından dolayı sevilip okundukları dönemi anlamak açısından taşıdığı öneme inanmamdandı. Bu romanlar edebiyat eleştirmenleri kadar toplumbilimciler için de zengin bir malzeme kaynağıydı. Bu romanları okurken dönemin değer yargılarını, maddi kültür beğenilerini, dönemin yaşamıyla ilgili pek çok bilgiyi, belki de daha önce gözden kaçmış birçok ipucuyla birlikte bulabiliyorduk.
Yazarları ve eserlerini değerlendirirken eleştirmenlerimizin, eğer varsa lütfedip yaptıkları eleştirilerden örnekler vermeye çalıştım. Samimiyetle belirtmek isterim ki çoğu eleştirilerin aşağılayıcı ve insafsızca yapılmış olduğunu gördüm. Sanki kendi edebi değer yargılarının üstünlüğünü göstermenin tek yolu popüler romanları aşağılamaktan geçermiş gibi davranmalarını yadırgadığımı belirtmeliyim. Onların düşüncelerini aktardım ama kişisel kanımca yanlış bulduğum noktalarını da vurguladım. Sonuç olarak bu yapıtımda Türkiye'de popüler romanın ilk yüzyıllık öyküsünü anlatırken söz konusu ettiğim yazarlara tepeden bakmadığımı, onların, özellikle de ilk dönemlerdeki yazarların, ülkemizde roman okuyan bir kitlenin oluşmasındaki katkılarını değerlendirerek baktığımı; onlara olduğunca tarafsızca, anlayışla, hatta deyim yerinde mi bilmiyorum ama şefkatle yaklaştığımı belirtmek isterim. Okuyucunun bütün bu düşüncelerimi profesyonel bir eleştirmenin değil, meraklı, biraz da allame geçinen bir kitap çokseverinin yaklaşık altmış yıllık birikimi olarak değerlendireceğini umuyorum.
Oğlak Yayınları, “Bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yalpalayan, iflah olmaz bir kitap çokseveri” Erol Üyepazarcı'nın bu kapsamlı, “ciddi” ve bir o kadar “keyifli” çalışmasını yayımlamaktan gurur duyuyor.
Yazması bana büyük zevk veren Korkmayınız Mister Sherlock Holmes'dan sonra Türkiye'de popüler roman ve popüler romancılar hakkında bir kitap yazmayı düşünmeye başladım. Bunu iki nedenle yapmak istiyordum. İlk nedenim, çoğu, dönemimizde adı unutulan ama popüler romanı aşağılamak söz konusu olunca adları anılan, birçoğu ise döneminde çok okunup bugün hiç bilinmeyen, aşağılamak için bile adları anılmayan, bir bölümü de popüler roman yazdıklarında takma ad kullanan yazarların, bu ilgisizliği ve aşağılamayı hak etmediklerini düşünmemden kaynaklanıyordu. Onun için kitabımın adını Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler koydum.
İkinci nedenim ise popüler romanın dönemsel nitelikli olmasından dolayı sevilip okundukları dönemi anlamak açısından taşıdığı öneme inanmamdandı. Bu romanlar edebiyat eleştirmenleri kadar toplumbilimciler için de zengin bir malzeme kaynağıydı. Bu romanları okurken dönemin değer yargılarını, maddi kültür beğenilerini, dönemin yaşamıyla ilgili pek çok bilgiyi, belki de daha önce gözden kaçmış birçok ipucuyla birlikte bulabiliyorduk.
Yazarları ve eserlerini değerlendirirken eleştirmenlerimizin, eğer varsa lütfedip yaptıkları eleştirilerden örnekler vermeye çalıştım. Samimiyetle belirtmek isterim ki çoğu eleştirilerin aşağılayıcı ve insafsızca yapılmış olduğunu gördüm. Sanki kendi edebi değer yargılarının üstünlüğünü göstermenin tek yolu popüler romanları aşağılamaktan geçermiş gibi davranmalarını yadırgadığımı belirtmeliyim. Onların düşüncelerini aktardım ama kişisel kanımca yanlış bulduğum noktalarını da vurguladım. Sonuç olarak bu yapıtımda Türkiye'de popüler romanın ilk yüzyıllık öyküsünü anlatırken söz konusu ettiğim yazarlara tepeden bakmadığımı, onların, özellikle de ilk dönemlerdeki yazarların, ülkemizde roman okuyan bir kitlenin oluşmasındaki katkılarını değerlendirerek baktığımı; onlara olduğunca tarafsızca, anlayışla, hatta deyim yerinde mi bilmiyorum ama şefkatle yaklaştığımı belirtmek isterim. Okuyucunun bütün bu düşüncelerimi profesyonel bir eleştirmenin değil, meraklı, biraz da allame geçinen bir kitap çokseverinin yaklaşık altmış yıllık birikimi olarak değerlendireceğini umuyorum.
Oğlak Yayınları, “Bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yalpalayan, iflah olmaz bir kitap çokseveri” Erol Üyepazarcı'nın bu kapsamlı, “ciddi” ve bir o kadar “keyifli” çalışmasını yayımlamaktan gurur duyuyor.