Ufuk Çizgisi, çağdaş İtalyan yazar Antonio Tabucchi’nin bir gerilim romanı. Romanın kahramın Spino, İtalya’nın bir liman kentinde, morgda görevlidir. Getirilen cesetleri, özelliklerine göre sınıflandırıp bir deftere kaydeden Spino’nun, cesetlerle arasında duygusal bağlar kurmak gibi garip bir özelliği vardır. Ama bir gece getirilen ceset, her şeyi değiştirir. Öldürülen bu delikanlıyı kimse arayıp sormaz. Delikanlıyı kendi gençliğine benzeten Spino, onun yaşamını merak eder. Delikanlıyı tanıyabileceğini umduğu birtakım insanları bulur, onlara sorular sorar. Ardından da, kimden olduğu bilinmeyen yanıtlar gelmeye başlar. Beklenmedik yerlerde Spino’ya randevular verilmeye başlar. Beklenmedik yerlerde Spino’ya randevular verilmeye başlanır. Spino, delikanlının başına gelenleri yavaş yavaş anlamaya başlamıştır, ama çözümün beklediği yerde karşısına çıkmayacağını da fark etmiştir. Sıranın kendisine gelmekte olduğunu sezmektedir. Spino, her insanın kendi içinde bir bilmece olduğunu, kendini keşfetmek istiyorsa her şeyi yeni baştan kurması, eski defterleri karıştırması, başkalarının tanıklığına başvurması, yitik izleri sürmesi gerektiğini anlayacaktır. Kendi gizini açığa kavuşturmak isteyen Spino’nun, özdeşleştiği ‘öteki’nin peşine düşerek kendi yazgısının izlerini sürmesi gerekecektir. Antonio Tabucchi’de sık sık görüldüğü gibi, Spino’nunki de bir içsel arayış, nesneler arasındaki bağların bir derlenmesidir. Antonio Tabucchi, ‘de sık sık görüldüğü gibi, Spino’nunki de bir içsel arayış, nesneler arasındaki bağların bir derlenmesidir. Antonio Tabucchi, ‘Kurbanın değil, araştıranın kimliği üzerine, olmayan bir romanın hikayesi’ olarak adlandırıyor bu ilginç romanını.
Ufuk Çizgisi, çağdaş İtalyan yazar Antonio Tabucchi’nin bir gerilim romanı. Romanın kahramın Spino, İtalya’nın bir liman kentinde, morgda görevlidir. Getirilen cesetleri, özelliklerine göre sınıflandırıp bir deftere kaydeden Spino’nun, cesetlerle arasında duygusal bağlar kurmak gibi garip bir özelliği vardır. Ama bir gece getirilen ceset, her şeyi değiştirir. Öldürülen bu delikanlıyı kimse arayıp sormaz. Delikanlıyı kendi gençliğine benzeten Spino, onun yaşamını merak eder. Delikanlıyı tanıyabileceğini umduğu birtakım insanları bulur, onlara sorular sorar. Ardından da, kimden olduğu bilinmeyen yanıtlar gelmeye başlar. Beklenmedik yerlerde Spino’ya randevular verilmeye başlar. Beklenmedik yerlerde Spino’ya randevular verilmeye başlanır. Spino, delikanlının başına gelenleri yavaş yavaş anlamaya başlamıştır, ama çözümün beklediği yerde karşısına çıkmayacağını da fark etmiştir. Sıranın kendisine gelmekte olduğunu sezmektedir. Spino, her insanın kendi içinde bir bilmece olduğunu, kendini keşfetmek istiyorsa her şeyi yeni baştan kurması, eski defterleri karıştırması, başkalarının tanıklığına başvurması, yitik izleri sürmesi gerektiğini anlayacaktır. Kendi gizini açığa kavuşturmak isteyen Spino’nun, özdeşleştiği ‘öteki’nin peşine düşerek kendi yazgısının izlerini sürmesi gerekecektir. Antonio Tabucchi’de sık sık görüldüğü gibi, Spino’nunki de bir içsel arayış, nesneler arasındaki bağların bir derlenmesidir. Antonio Tabucchi, ‘de sık sık görüldüğü gibi, Spino’nunki de bir içsel arayış, nesneler arasındaki bağların bir derlenmesidir. Antonio Tabucchi, ‘Kurbanın değil, araştıranın kimliği üzerine, olmayan bir romanın hikayesi’ olarak adlandırıyor bu ilginç romanını.