Gözlerimizi köylerimize, şehirlerimize kapattık, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızı, komşularımızı, hatta akrabalarımızı göremedik. Baksaydık, Oğuzların (Türkmenler) beraberinde Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz, Pomak gibi sosyal gruplar görecektik. Türkiye Türklerini, sadece Oğuzlardan ibaret sandık ve ders kitaplarına öyle yazdık. Batı Türklüğü dedik, ama nasıl oluştuğunu hiç gündeme almadık. Sanki milletler tam teşekkülleriyle den ortaya çıkmıştı. Tarih içerisinde gelişip serpilmeyi anlayamadık.Batıda milliyetçilik, romantizmden doğmuştu. Çok fazla romantik olmamız, gerçekliğimizle aramızda bir perde oldu. Batılılar sonunda tanımlamalarının yanlışlığını gördüler. Renan, Gellner, Hobsbawm, Anderson ve daha niceleri, detaylı araştırmalarla hataları tamamen gün ışığına çıkardılar. Biz yine de kendi gerçekliğimizi, kendi araştırmalarımızla ortaya koyamadık. TİMAŞ Yayınlarının okurlarla buluşturduğu Türkler ve Ötekileştirdiklerimiz, Batı tipi milliyetçiliğin ülkemize aynen iktibas edilmesinin sebep olduğu sorunları tüm açıklığıyla ortaya seriyor ve bu toprakların dokusuna uygun bir dille önerilerde bulunuyor. Dayı, antropoloji, sosyoloji, tarih ve kültür disiplinlerinin verilerinden alabildiğine faydalanarak hazırladığı çalışmanın amacını şöyle izah ediyor:Millî birliğimizin tehdit altında olduğu bu dönemde, genellikle yapıldığının aksine bölücü akımları değil, bütünlüğümüzün temeli olması gereken Türk milleti anlayışımızı sorgulamak. Her toplumunun oluşum ve yapısal farklılıklarından dolayı, Batılı ve sabit şablonlarla genel-geçer bir izah yapılamayacağını göstermek.Sosyal birliklerin şimdiye kadar farklı kimliklerle adlandırılmalarını, düşünce tarihindeki paradigma değişmeleriyle açıklamak.Milletlerin biyolojik üremelerle değil, sosyal birleşmelerle oluştuğunu ispat ederek etnik ve ırkî köken izahlarını geçersiz kılmak. Türk milliyetçileriyle ayrılıkçı milliyetçilerin, fikirleri ters olmasına rağmen, aynı terminolojiyi kullandıklarını ve bu terminolojinin yanlış olduğunu izah etmek.Millet anlayışımız doğru mu?Türk Milleti tanımlaması, Türk düşünürler tarafından mı, yoksa Batılılar tarafından mı yapıldı? Bilimsel diye önümüze konulan tanımlar, sosyal yapımızı aksettiriyor mu? Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz ve Pomakların Türklük açısından konumu nedir? Her birimiz akrabalarımızdan, komşularımızdan, iş, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızdan koparılmıyor muyuz?Lozanda konuştuğumuz başka, okullarda öğrettiğimiz başka olmadı mı?Efsane ve destanlardan daha bilim dışı olan tanımların bizi parçalamasına izin verecek miyiz? Bilim şahidimizdirDayı, ideolojik tesir altında kalmadan, ülkemizin gerçek yapısını ortaya koymak maksadıyla yazdığı satırlarına bilimi, yerküreyi ve tarihi şahit tutuyor: Bilim şahidimizdir: Bütün izahlarımız felsefe, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji, filoloji ve tarih branşlarındaki yerli ve yabancı en ciddi bilim adamlarının eserlerinden kaynaklanmaktadır.Zaman şahidimizdir: Birlikteliğimiz bin yılı bulan bir zaman dilimini kapsamaktadır.Yerküre şahidimizdir: Bulunduğumuz bölge ve gittiğimiz yerler bizi hep birlikte görmüştür.Devlet adamlarımız şahidimizdir, damarlarımızdaki kan şahidimizdir, türkülerimiz şahidimizdir.
Gözlerimizi köylerimize, şehirlerimize kapattık, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızı, komşularımızı, hatta akrabalarımızı göremedik. Baksaydık, Oğuzların (Türkmenler) beraberinde Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz, Pomak gibi sosyal gruplar görecektik. Türkiye Türklerini, sadece Oğuzlardan ibaret sandık ve ders kitaplarına öyle yazdık. Batı Türklüğü dedik, ama nasıl oluştuğunu hiç gündeme almadık. Sanki milletler tam teşekkülleriyle den ortaya çıkmıştı. Tarih içerisinde gelişip serpilmeyi anlayamadık.Batıda milliyetçilik, romantizmden doğmuştu. Çok fazla romantik olmamız, gerçekliğimizle aramızda bir perde oldu. Batılılar sonunda tanımlamalarının yanlışlığını gördüler. Renan, Gellner, Hobsbawm, Anderson ve daha niceleri, detaylı araştırmalarla hataları tamamen gün ışığına çıkardılar. Biz yine de kendi gerçekliğimizi, kendi araştırmalarımızla ortaya koyamadık. TİMAŞ Yayınlarının okurlarla buluşturduğu Türkler ve Ötekileştirdiklerimiz, Batı tipi milliyetçiliğin ülkemize aynen iktibas edilmesinin sebep olduğu sorunları tüm açıklığıyla ortaya seriyor ve bu toprakların dokusuna uygun bir dille önerilerde bulunuyor. Dayı, antropoloji, sosyoloji, tarih ve kültür disiplinlerinin verilerinden alabildiğine faydalanarak hazırladığı çalışmanın amacını şöyle izah ediyor:Millî birliğimizin tehdit altında olduğu bu dönemde, genellikle yapıldığının aksine bölücü akımları değil, bütünlüğümüzün temeli olması gereken Türk milleti anlayışımızı sorgulamak. Her toplumunun oluşum ve yapısal farklılıklarından dolayı, Batılı ve sabit şablonlarla genel-geçer bir izah yapılamayacağını göstermek.Sosyal birliklerin şimdiye kadar farklı kimliklerle adlandırılmalarını, düşünce tarihindeki paradigma değişmeleriyle açıklamak.Milletlerin biyolojik üremelerle değil, sosyal birleşmelerle oluştuğunu ispat ederek etnik ve ırkî köken izahlarını geçersiz kılmak. Türk milliyetçileriyle ayrılıkçı milliyetçilerin, fikirleri ters olmasına rağmen, aynı terminolojiyi kullandıklarını ve bu terminolojinin yanlış olduğunu izah etmek.Millet anlayışımız doğru mu?Türk Milleti tanımlaması, Türk düşünürler tarafından mı, yoksa Batılılar tarafından mı yapıldı? Bilimsel diye önümüze konulan tanımlar, sosyal yapımızı aksettiriyor mu? Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz ve Pomakların Türklük açısından konumu nedir? Her birimiz akrabalarımızdan, komşularımızdan, iş, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızdan koparılmıyor muyuz?Lozanda konuştuğumuz başka, okullarda öğrettiğimiz başka olmadı mı?Efsane ve destanlardan daha bilim dışı olan tanımların bizi parçalamasına izin verecek miyiz? Bilim şahidimizdirDayı, ideolojik tesir altında kalmadan, ülkemizin gerçek yapısını ortaya koymak maksadıyla yazdığı satırlarına bilimi, yerküreyi ve tarihi şahit tutuyor: Bilim şahidimizdir: Bütün izahlarımız felsefe, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji, filoloji ve tarih branşlarındaki yerli ve yabancı en ciddi bilim adamlarının eserlerinden kaynaklanmaktadır.Zaman şahidimizdir: Birlikteliğimiz bin yılı bulan bir zaman dilimini kapsamaktadır.Yerküre şahidimizdir: Bulunduğumuz bölge ve gittiğimiz yerler bizi hep birlikte görmüştür.Devlet adamlarımız şahidimizdir, damarlarımızdaki kan şahidimizdir, türkülerimiz şahidimizdir.