Akdeniz bölgesindeki şehirler içerisinde en fazla öne çıkanı ise hiç şüphesiz Antalya’dır. Pergamon kralı II. Attalos tarafından bir liman şehri olarak kurulduğu dönemden itibaren Roma, Bizans, Venedik ve Lusignan hâkimiyeti altına giren Antalya, Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 5 Mart 1207’de Selçuklular adına fethinden itibaren birtakım idari düzenlemelerle siyasi ve ekonomik anlamda güçlendirilmiş, uluslararası ticaretteki etkin konumunu devam ettirmiştir. Selçuklular Antalya’yı fethettikten sonra bir kara devleti olmaktan çıkmış ve uluslararası ticarette en önemli adımlardan birini atmışlardır. Sultan Keyhüsrev’in büyük oğlu I. İzzeddin Keykavus devrinde Antalya’daki Selçuklu hâkimiyeti daha da pekiştirilmiş, diğer oğlu, “Ulu Sultan” olarak bilinen Alâeddin Keykubad devrinde ise altın çağını yaşamıştır. Şehirdeki Türk nüfusunun arttırıldığı bu hükümdar devrinde Antalya diğer pek çok millet için cazibe merkezi olmayı sürdürmüştür.
Antalya’nın günümüzde turistler tarafından Türkiye’nin önemli cazibe merkezlerinden biri olarak tanınmasında, eşsiz doğa güzelliklerine, berrak bir denize, sıcakkanlı ve sevecen insanlara sahip olması kadar, içerisinde Antik dönemden Selçuklulara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar uzanan köklü bir tarihi geçmişe sahip olması da önemli bir yere sahiptir. Bu durum Antalya’nın muhtelif dönemlerini tarihinin çok daha iyi araştırılması ve anlaşılması ile çok daha ileri bir seviyeye taşınacaktır.
Genç araştırmacı Ebru Uyar’ın “Türkiye Selçuklu Devleti Dönemi’nde Antalya’nın Siyasî ve Tarihî Coğrafyası” başlığını taşıyan bu çalışması Antalya’nın tarihinin anlaşılması ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışma sayesinde Antalya’da ve civarında Türk-İslâm kültürünün hâkim olmasıyla birlikte gelişen sosyo-kültürel yapı daha iyi anlaşılacak, Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetinin izleri dikkatli bir gözle takip edilebilecektir.
Prof. Dr. Haşim ŞAHİN
Akdeniz bölgesindeki şehirler içerisinde en fazla öne çıkanı ise hiç şüphesiz Antalya’dır. Pergamon kralı II. Attalos tarafından bir liman şehri olarak kurulduğu dönemden itibaren Roma, Bizans, Venedik ve Lusignan hâkimiyeti altına giren Antalya, Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 5 Mart 1207’de Selçuklular adına fethinden itibaren birtakım idari düzenlemelerle siyasi ve ekonomik anlamda güçlendirilmiş, uluslararası ticaretteki etkin konumunu devam ettirmiştir. Selçuklular Antalya’yı fethettikten sonra bir kara devleti olmaktan çıkmış ve uluslararası ticarette en önemli adımlardan birini atmışlardır. Sultan Keyhüsrev’in büyük oğlu I. İzzeddin Keykavus devrinde Antalya’daki Selçuklu hâkimiyeti daha da pekiştirilmiş, diğer oğlu, “Ulu Sultan” olarak bilinen Alâeddin Keykubad devrinde ise altın çağını yaşamıştır. Şehirdeki Türk nüfusunun arttırıldığı bu hükümdar devrinde Antalya diğer pek çok millet için cazibe merkezi olmayı sürdürmüştür.
Antalya’nın günümüzde turistler tarafından Türkiye’nin önemli cazibe merkezlerinden biri olarak tanınmasında, eşsiz doğa güzelliklerine, berrak bir denize, sıcakkanlı ve sevecen insanlara sahip olması kadar, içerisinde Antik dönemden Selçuklulara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar uzanan köklü bir tarihi geçmişe sahip olması da önemli bir yere sahiptir. Bu durum Antalya’nın muhtelif dönemlerini tarihinin çok daha iyi araştırılması ve anlaşılması ile çok daha ileri bir seviyeye taşınacaktır.
Genç araştırmacı Ebru Uyar’ın “Türkiye Selçuklu Devleti Dönemi’nde Antalya’nın Siyasî ve Tarihî Coğrafyası” başlığını taşıyan bu çalışması Antalya’nın tarihinin anlaşılması ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışma sayesinde Antalya’da ve civarında Türk-İslâm kültürünün hâkim olmasıyla birlikte gelişen sosyo-kültürel yapı daha iyi anlaşılacak, Anadolu’daki Selçuklu hâkimiyetinin izleri dikkatli bir gözle takip edilebilecektir.
Prof. Dr. Haşim ŞAHİN
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 297,60 | 297,60 |