Jeopolitiğin Türkiye'deki tarihini yazmak, hatta Türkiye'deki jeopolitik kültürün oluşumuna kaynaklık eden ve yeniden üreten jeopolitik söylemlerin izini sürmek öncelikli olarak coğrafi tanımlamaları verili kabul etmemeyi gerekli kılar. Bir kavram olarak ilk defa 1940'larda Türkçekeye kazandırılmış olsa da jeopolitik Avrupa'daki keşfedildiği tarihsel bağlamdan, teorik kökten ve en önemlisi de coğrafi söylem ile politik iktidar arasındaki örtük bağdan kopuk değildir. Jeopolitik Türkiye'de “otorite kazanmış egemen bir dil” olarak gündelik siyasal kültüre derinlemesine nüfuz etmiştir. Bu dilin sayısız örnekleri, farklı çeşitleri ve her şeyden de önemlisi farklı ideolojik pozisyonlara göre değişen farklı “jeopolitik tahayyülleri” vardır.
Elinizdeki kitap tam da bu durumu anlamaya çalışan bir içeriğe sahiptir. Eleştirel jeopolitiğin epistemolojiik önermelerinden, kavramsal dağarcığından ve metodolojiik araçlarından yararlanarak bilgi, söylem ve strateji olarak “coğrafya kaçınılmazdır ilkesinin” dogmatik statüsünü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin jeopolitik söylemine odaklanarak izini sürmektedir. Bir başka ifadeyle, bu kitap Türkiye'nin uluslararası konumuna ilişkin kurguları, tahayyülleri ve tasavvurları eleştirel jeopolitiğin yardımıyla saptamaya çalışarak ordunun jeopolitik söyleminin ve Türkiye'nin mekansal temsillerinin “gramerini” çözme ve siyasette de hâkim olan jeopolitikçi dilin anlaşılmasını sağlama amacındadır. Türkiye'nin dünya siyasetindeki “gerçek rolünün” ve yerinin ne ve neresi olması gerektiğine dair bir tartışma yapmak yerine bu rolü ve yeri mümkün kılan söylemsel mimarinin nasıl oluştuğunu tartışmaktadır.
Jeopolitiğin Türkiye'deki tarihini yazmak, hatta Türkiye'deki jeopolitik kültürün oluşumuna kaynaklık eden ve yeniden üreten jeopolitik söylemlerin izini sürmek öncelikli olarak coğrafi tanımlamaları verili kabul etmemeyi gerekli kılar. Bir kavram olarak ilk defa 1940'larda Türkçekeye kazandırılmış olsa da jeopolitik Avrupa'daki keşfedildiği tarihsel bağlamdan, teorik kökten ve en önemlisi de coğrafi söylem ile politik iktidar arasındaki örtük bağdan kopuk değildir. Jeopolitik Türkiye'de “otorite kazanmış egemen bir dil” olarak gündelik siyasal kültüre derinlemesine nüfuz etmiştir. Bu dilin sayısız örnekleri, farklı çeşitleri ve her şeyden de önemlisi farklı ideolojik pozisyonlara göre değişen farklı “jeopolitik tahayyülleri” vardır.
Elinizdeki kitap tam da bu durumu anlamaya çalışan bir içeriğe sahiptir. Eleştirel jeopolitiğin epistemolojiik önermelerinden, kavramsal dağarcığından ve metodolojiik araçlarından yararlanarak bilgi, söylem ve strateji olarak “coğrafya kaçınılmazdır ilkesinin” dogmatik statüsünü Türk Silahlı Kuvvetleri'nin jeopolitik söylemine odaklanarak izini sürmektedir. Bir başka ifadeyle, bu kitap Türkiye'nin uluslararası konumuna ilişkin kurguları, tahayyülleri ve tasavvurları eleştirel jeopolitiğin yardımıyla saptamaya çalışarak ordunun jeopolitik söyleminin ve Türkiye'nin mekansal temsillerinin “gramerini” çözme ve siyasette de hâkim olan jeopolitikçi dilin anlaşılmasını sağlama amacındadır. Türkiye'nin dünya siyasetindeki “gerçek rolünün” ve yerinin ne ve neresi olması gerektiğine dair bir tartışma yapmak yerine bu rolü ve yeri mümkün kılan söylemsel mimarinin nasıl oluştuğunu tartışmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 180,00 | 180,00 |