Bu kitabın merkezi ilgisi, Türkiye’de devletle toplum arasında varolan geleneksel çelişkilerin zaman zaman yol açtığı gerginliklerin modernleşme süreci ile ilgisi ve kamu bürokrasisinin demokratikleşme sürecindeki rolü, isteği ve tavrı net bir şekilde ortaya konulmak zorundadır. Bürokrasi sözcüğünün ilk doğrudan çağrışımı, "bugün git yarın gel" deyişinde dile getirilen sonuçsuzluk duygusu olmaktadır. Doğal olarak ‘bürolar’ ise, işlerin ‘yürümediği’, gizemli kararların alındığı ‘mekan’lar olarak algılanmakta; karşılıklı tutum ve davranışları da algı belirlemektedir. Oysa bürokrasi içerisinde yer alan kişiler, açıktır ki, aynı kültürel alanın ve aynı toplumun bir parçasıdır. Buna rağmen farklı bir davranış geliştirmeye neden gerek duyulduğu sadece bugüne ait bir soru işareti olarak değil, tarihin bir mirası olarak da varlığını sürdürmektedir. Modern dünyanın -kendisine atfedilen teknik üstünlüğüyle en etkin gücü haline gelen bürokrasinin, Türk toplumundaki dünden bugüne egemenliğinin kaynaklarının neler olduğu, bu kitabın cevaplarını aramaya çalıştığı sorulardandır. Bu çerçevede, Muharrem Sevil, modernleşme teorilerinin siyasal hayat içerisindeki etkinliklerini; toplumsal değişim içerisinde devletin aracısı olarak görev yapan ve bu değişimin belirlenen proje çerçevesinde gerçekleşmesi konusunda hizmet gören "modernleştiriciler" olarak adlandırdığı bürokrasininin yerini belirlemeye çalışıyor. Bu belirlemeyi yaparken, Türk toplumunun güçlü bir devlet geleneğine sahip olduğunu unutmadan, modernleşmeyi nasıl yaşadığını ve bürokratik yönetim geleneğiyle ilişkisini anlama saikiyle hareket etmektedir.
Bu kitabın merkezi ilgisi, Türkiye’de devletle toplum arasında varolan geleneksel çelişkilerin zaman zaman yol açtığı gerginliklerin modernleşme süreci ile ilgisi ve kamu bürokrasisinin demokratikleşme sürecindeki rolü, isteği ve tavrı net bir şekilde ortaya konulmak zorundadır. Bürokrasi sözcüğünün ilk doğrudan çağrışımı, "bugün git yarın gel" deyişinde dile getirilen sonuçsuzluk duygusu olmaktadır. Doğal olarak ‘bürolar’ ise, işlerin ‘yürümediği’, gizemli kararların alındığı ‘mekan’lar olarak algılanmakta; karşılıklı tutum ve davranışları da algı belirlemektedir. Oysa bürokrasi içerisinde yer alan kişiler, açıktır ki, aynı kültürel alanın ve aynı toplumun bir parçasıdır. Buna rağmen farklı bir davranış geliştirmeye neden gerek duyulduğu sadece bugüne ait bir soru işareti olarak değil, tarihin bir mirası olarak da varlığını sürdürmektedir. Modern dünyanın -kendisine atfedilen teknik üstünlüğüyle en etkin gücü haline gelen bürokrasinin, Türk toplumundaki dünden bugüne egemenliğinin kaynaklarının neler olduğu, bu kitabın cevaplarını aramaya çalıştığı sorulardandır. Bu çerçevede, Muharrem Sevil, modernleşme teorilerinin siyasal hayat içerisindeki etkinliklerini; toplumsal değişim içerisinde devletin aracısı olarak görev yapan ve bu değişimin belirlenen proje çerçevesinde gerçekleşmesi konusunda hizmet gören "modernleştiriciler" olarak adlandırdığı bürokrasininin yerini belirlemeye çalışıyor. Bu belirlemeyi yaparken, Türk toplumunun güçlü bir devlet geleneğine sahip olduğunu unutmadan, modernleşmeyi nasıl yaşadığını ve bürokratik yönetim geleneğiyle ilişkisini anlama saikiyle hareket etmektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 8,84 | 8,84 |