Spinoza’nın Etika’sı modern etik karakteri çözümlemeye yönelik bir girişimdir usun, özgürlüğün ve istencin terimlerinde, ve “geometrik” tanıtlama yöntemi yoluyla. İnsanı kültürel geriliğin, göreliliğin, yerelliğin ve tarihselliğin ötesinde ele alarak, onda ussal ve dolayısıyla özgür ve evrensel olanı, insanın tam gelişmiş etik kişiliğini çıkarsamayı amaçlar. Törel yaşam bir özgür istenç sorunudur, ve Spinoza için özgürlük ussallıktır. İnsanın etik-dışı karakteri bir bozulma değil, ama yalnızca bir gerilik ve gelişmemişliktir, ve etik gelişim özgürlüğün, istencin gelişimidir.
Tarihsel kültürün gelişme içinde olması aynı zamanda gelişmemişliğinin göstergesidir. Gelişmemişlik gelişmenin öncülü, ve sonlu kültürün yazgısı ortadan kalkmaktır. Kültür kendini değişime ve gelişime direnen tutucu karakterinin gücü yoluyla sürdürür. Ama insanlığın sonlu kültürel görüngüleri insanın özsel doğasına karşılık düşmez.
Spinoza’nın ussallığı, giderek geometrik biçimi içinde bile olsa, yalnızca kültürel yapıların geçiciliğini ve değersizliğini ortaya sermekle kalmaz, ama yalancı felsefeler için saltık eleştirinin, usun eleştirisinin bakış açısını da sunar. Spinoza’nın ussal düşünceye güveni anlaşıldığında, kuşkucu-despotik Aydınlanmanın Spinoza’ya yaklaşımını duygudaş gösterme çabaları yakışıksız girişimlerdir. Ve tözü özdek olarak yorumlama girişimleri felsefeye yabancı ideolojiye ait hermeneutik gereksizliklerdir.
Spinoza’nın düşüncesinin modern tin ile ilişkisini anlayan ve aynı zamanda ondan modern etik karakterin belirlenimlerini öğrenenler ilkin Goethe ve Alman idealistleri oldu. Fichte Spinoza’yı ciddi olarak incelerken, Schelling Spinozacılığın derinliklerine dalmamış hiç kimsenin felsefede tam ve gerçek bilgiye erişemeyeceğini söylüyordu. Hegel için, “Bir felsefeci olmak için ilkin bir Spinozacı olmalısınız; eğer Spinozacılığınız yoksa, bir felsefeniz de yoktur.”
Özgürlük ve gerçeklik için tutkusuna karşın, Spinoza’nın geometrik yöntemi bilgi idealinin gerisinde kalır, ve tanıtlamasız belitlerin yanına eşit ölçüde tanıtlamasız sonsuz Töz imgesi de katılır. Spinoza için Doğa ya da Tanrı (Deus sive Natura) Birdir. Yalnızca Bir vardır ve Bir Sonsuzdur hiç bir Başkası ile sınırlanmayan, hiç bir olumsuzlama içermeyen eksiksiz, arı, belirlenimsiz Töz. Spinoza’nın bu ilişkisiz, bu yalnız Tözü biricik gerçeklik olarak alan dizgesinde başka hiçbirşey için, giderek insan için bile yer yoktur Tanrının bir kipi olmanın dışında. Ve kipin töz ile ilişkisi dışsaldır, eytişimsel değil. Düşüncenin ve uzamın birliği olduğu ileri sürülen Töz güç, sağlamlık, kalıcılıktır, ve bu Tözün granit determinizmi içinde insan Özgürlüğü yalnızca bir yanılsamadır: Doğunun saltık ya da soyut Biri bireyselliğin eşit ölçüde saltık değerini tanımaz. Spinoza’da genç modern düşünce henüz diyalektiğe yabancıdır, henüz karşıtların birliği kavramına erişmemiştir. Tözün monistik belirlenimsizliği insan istencine izin vermez. Gene de ve başka herkesten önce Spinoza’nın kendisi Doğuya özgü bu analitik monizmi tam olarak onu doğrulamaya götüren aynı dikkatsizlik ile yadsır, insanı tözün zorunluğunun üzerine özgürlüğe yükseltir, insanın onu köleleştiren tutku ve itkilerine karşı özgür, e.d. istençli ve duyunçlu olabileceğinde, insanın moral niteliğinde diretir: Us tutkulara köle olmak zorunda değildir. O arkaik Töz kavramı ile karşıtlık içinde, Duyunç ve İstenç özgürlüğü onun felsefesini sözcüğün gerçek anlamında modern yapan yandır: İnsan salt ussal olduğu için değişime ve gelişime, gerçeğin bilgisine erişmeye ve gerçeğin kendisi olmaya özgürdür.
Spinoza’nın Etika’sı modern etik karakteri çözümlemeye yönelik bir girişimdir usun, özgürlüğün ve istencin terimlerinde, ve “geometrik” tanıtlama yöntemi yoluyla. İnsanı kültürel geriliğin, göreliliğin, yerelliğin ve tarihselliğin ötesinde ele alarak, onda ussal ve dolayısıyla özgür ve evrensel olanı, insanın tam gelişmiş etik kişiliğini çıkarsamayı amaçlar. Törel yaşam bir özgür istenç sorunudur, ve Spinoza için özgürlük ussallıktır. İnsanın etik-dışı karakteri bir bozulma değil, ama yalnızca bir gerilik ve gelişmemişliktir, ve etik gelişim özgürlüğün, istencin gelişimidir.
Tarihsel kültürün gelişme içinde olması aynı zamanda gelişmemişliğinin göstergesidir. Gelişmemişlik gelişmenin öncülü, ve sonlu kültürün yazgısı ortadan kalkmaktır. Kültür kendini değişime ve gelişime direnen tutucu karakterinin gücü yoluyla sürdürür. Ama insanlığın sonlu kültürel görüngüleri insanın özsel doğasına karşılık düşmez.
Spinoza’nın ussallığı, giderek geometrik biçimi içinde bile olsa, yalnızca kültürel yapıların geçiciliğini ve değersizliğini ortaya sermekle kalmaz, ama yalancı felsefeler için saltık eleştirinin, usun eleştirisinin bakış açısını da sunar. Spinoza’nın ussal düşünceye güveni anlaşıldığında, kuşkucu-despotik Aydınlanmanın Spinoza’ya yaklaşımını duygudaş gösterme çabaları yakışıksız girişimlerdir. Ve tözü özdek olarak yorumlama girişimleri felsefeye yabancı ideolojiye ait hermeneutik gereksizliklerdir.
Spinoza’nın düşüncesinin modern tin ile ilişkisini anlayan ve aynı zamanda ondan modern etik karakterin belirlenimlerini öğrenenler ilkin Goethe ve Alman idealistleri oldu. Fichte Spinoza’yı ciddi olarak incelerken, Schelling Spinozacılığın derinliklerine dalmamış hiç kimsenin felsefede tam ve gerçek bilgiye erişemeyeceğini söylüyordu. Hegel için, “Bir felsefeci olmak için ilkin bir Spinozacı olmalısınız; eğer Spinozacılığınız yoksa, bir felsefeniz de yoktur.”
Özgürlük ve gerçeklik için tutkusuna karşın, Spinoza’nın geometrik yöntemi bilgi idealinin gerisinde kalır, ve tanıtlamasız belitlerin yanına eşit ölçüde tanıtlamasız sonsuz Töz imgesi de katılır. Spinoza için Doğa ya da Tanrı (Deus sive Natura) Birdir. Yalnızca Bir vardır ve Bir Sonsuzdur hiç bir Başkası ile sınırlanmayan, hiç bir olumsuzlama içermeyen eksiksiz, arı, belirlenimsiz Töz. Spinoza’nın bu ilişkisiz, bu yalnız Tözü biricik gerçeklik olarak alan dizgesinde başka hiçbirşey için, giderek insan için bile yer yoktur Tanrının bir kipi olmanın dışında. Ve kipin töz ile ilişkisi dışsaldır, eytişimsel değil. Düşüncenin ve uzamın birliği olduğu ileri sürülen Töz güç, sağlamlık, kalıcılıktır, ve bu Tözün granit determinizmi içinde insan Özgürlüğü yalnızca bir yanılsamadır: Doğunun saltık ya da soyut Biri bireyselliğin eşit ölçüde saltık değerini tanımaz. Spinoza’da genç modern düşünce henüz diyalektiğe yabancıdır, henüz karşıtların birliği kavramına erişmemiştir. Tözün monistik belirlenimsizliği insan istencine izin vermez. Gene de ve başka herkesten önce Spinoza’nın kendisi Doğuya özgü bu analitik monizmi tam olarak onu doğrulamaya götüren aynı dikkatsizlik ile yadsır, insanı tözün zorunluğunun üzerine özgürlüğe yükseltir, insanın onu köleleştiren tutku ve itkilerine karşı özgür, e.d. istençli ve duyunçlu olabileceğinde, insanın moral niteliğinde diretir: Us tutkulara köle olmak zorunda değildir. O arkaik Töz kavramı ile karşıtlık içinde, Duyunç ve İstenç özgürlüğü onun felsefesini sözcüğün gerçek anlamında modern yapan yandır: İnsan salt ussal olduğu için değişime ve gelişime, gerçeğin bilgisine erişmeye ve gerçeğin kendisi olmaya özgürdür.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |