Dikmen Gürün, Yıldız Kenter’in Ankara Halkevi ve ardından Ankara Devlet Konservatuarı’na adım attığı 1940’lı yıllardan başlayarak günümüze uzanıyor. Tiyatro ile dopdolu geçen bir yaşamı okurla paylaşırken ülkenin içinden geçtiği süreçleri de yansıtıyor. Yıldız Kenter şöyle diyor kitapla ilgili olarak: “Beni çocukluk yıllarımdan bu günlere duyarlı bir dille taşımış. Tiyatro çevresinde dönen bir hayatı doğrularıyla, yanlışlarıyla işlemiş. Mücadelemi, mücadelemizi paylaşmış. Titizlikle yapmış bunu.”
“Tiyatro Benim Hayatım”, yaşamı tüm renkleriyle yakalamış ve sahnenin merkezine yerleştirmiş güçlü bir sanatçının, Yıldız Kenter’in hikâyesini anlatıyor. Ankara Devlet Tiyatrosu yılları, İstanbul’a geliş, Karaca Tiyatrosu, Site Oyuncuları, Kent Oyuncuları olarak Dormen Tiyatrosu’nda paylaşılan yıllar ve büyük maddi zorluklarla kendi tiyatrolarının, Kenter Tiyatrosu’nun devletten tek kuruş destek almadan inşa edilişi ve bu adımı büyük bir cesaretle atan, elini taşın altına koyan Yıldız Kenter başta olmak üzere; Müşfik Kenter’in, Kâmran Yüce’nin, Şükran Güngör’ün, Kent Oyuncuları’nın uğraşları…
İki büyük oyuncunun, iki kardeşin; Yıldız ve Müşfik Kenter’in birlikte ve ayrı ayrı sergiledikleri onca oyun, onca unutulmaz performans… Başarılı nice oyunlar, oyuncular…Kenter Tiyatrosu sahnesinden yetişen isimler… Yıldız Kenter’in tükenmek bilmeyen enerjisinden, öğretme ve öğrenme tutkusundan yararlanan öğrenciler… Böylesine yoğun bir tiyatro yaşamında sinemaya, ekrana ayrılan zamanlar ama yine de tiyatronun her zaman, her şeye galebe çaldığı gerçeği…
Yıldız Kenter’in kendi sözleriyle: “Tiyatro Benim Hayatım sanki başkasına ait bir hayat hikayesiymiş gibi merak uyandırdı bende. İlgiyle okudum. Biyografimin yazılmasını heyecan verici buluyorum. Biyografilerin ders anlamında da önemli olduğunu düşünüyorum. O nedenle kitabın benim hayatımdan öte, o dönemin tiyatro yaşantısını veriyor olması çok önemli.”
Dikmen Gürün, Yıldız Kenter’in Ankara Halkevi ve ardından Ankara Devlet Konservatuarı’na adım attığı 1940’lı yıllardan başlayarak günümüze uzanıyor. Tiyatro ile dopdolu geçen bir yaşamı okurla paylaşırken ülkenin içinden geçtiği süreçleri de yansıtıyor. Yıldız Kenter şöyle diyor kitapla ilgili olarak: “Beni çocukluk yıllarımdan bu günlere duyarlı bir dille taşımış. Tiyatro çevresinde dönen bir hayatı doğrularıyla, yanlışlarıyla işlemiş. Mücadelemi, mücadelemizi paylaşmış. Titizlikle yapmış bunu.”
“Tiyatro Benim Hayatım”, yaşamı tüm renkleriyle yakalamış ve sahnenin merkezine yerleştirmiş güçlü bir sanatçının, Yıldız Kenter’in hikâyesini anlatıyor. Ankara Devlet Tiyatrosu yılları, İstanbul’a geliş, Karaca Tiyatrosu, Site Oyuncuları, Kent Oyuncuları olarak Dormen Tiyatrosu’nda paylaşılan yıllar ve büyük maddi zorluklarla kendi tiyatrolarının, Kenter Tiyatrosu’nun devletten tek kuruş destek almadan inşa edilişi ve bu adımı büyük bir cesaretle atan, elini taşın altına koyan Yıldız Kenter başta olmak üzere; Müşfik Kenter’in, Kâmran Yüce’nin, Şükran Güngör’ün, Kent Oyuncuları’nın uğraşları…
İki büyük oyuncunun, iki kardeşin; Yıldız ve Müşfik Kenter’in birlikte ve ayrı ayrı sergiledikleri onca oyun, onca unutulmaz performans… Başarılı nice oyunlar, oyuncular…Kenter Tiyatrosu sahnesinden yetişen isimler… Yıldız Kenter’in tükenmek bilmeyen enerjisinden, öğretme ve öğrenme tutkusundan yararlanan öğrenciler… Böylesine yoğun bir tiyatro yaşamında sinemaya, ekrana ayrılan zamanlar ama yine de tiyatronun her zaman, her şeye galebe çaldığı gerçeği…
Yıldız Kenter’in kendi sözleriyle: “Tiyatro Benim Hayatım sanki başkasına ait bir hayat hikayesiymiş gibi merak uyandırdı bende. İlgiyle okudum. Biyografimin yazılmasını heyecan verici buluyorum. Biyografilerin ders anlamında da önemli olduğunu düşünüyorum. O nedenle kitabın benim hayatımdan öte, o dönemin tiyatro yaşantısını veriyor olması çok önemli.”