Dünya kapitalizmi, bir kez daha, yıkıcı toplumsal sonuçlar doğuran bir bunalım döneminden geçerken, sosyal adaletsizliklere tepki gösterenlerin sesleri de giderek yükseliyor. 2011 yılında, pek çok ülkede yüz binlerin katıldığı mitingler düzenlenirken, emperyalist dünyanın merkezi olan ABD'de bile, “dünya devrimi” sloganını kullanan “Wall Street'i İşgal Et” hareketi ortaya çıktı.
Erkin Özalp, kendi deyimiyle “kapitalizmin yeniden sorgulanmakta olduğu” bir dönemde, kapitalizmi sorgulayan hareketlerin Marksizme nasıl bakması gerektiğini ve Marksizmin bu hareketlerden neler öğrenebileceğini tartışıyor.
Yazara göre, bu tartışmaları yaparken, ilk olarak, Marx'ın her şeyden önce bir “işçi sınıfı devrimcisi” olduğunun yeniden hatırlatılması gerekiyor.
Marx'ın ilk devrim modelini ve daha sonra bu modelde yaptığı değişiklikleri ele alan Özalp, “bir devrimcinin kapitalizm eleştirisi” olan Kapital'in bazı temel tezlerini sunduktan ve 21. yüzyılda devrim mücadelesi yürütenlerin Sovyetler Birliği deneyimine nasıl yaklaşması gerektiğini ele aldıktan sonra, bu deneyimin aşılmasını da sağlayacak olan yeni dönem olanakları üzerinde duruyor.
Son bölümde özellikle Türkiye solunun güncel siyasal görevlerini tartışan yazar, kitabın hedefini, tek cümleyle, şöyle özetliyor: “21. yüzyılda, Marx'ın öngördüğü gibi kitlelerin eseri olacak ve insanların kendi kendilerini yönetmelerini sağlayacak olan devrimlerin yolunun nasıl açılabileceği tartışmasına katkıda bulunmak”.
Dünya kapitalizmi, bir kez daha, yıkıcı toplumsal sonuçlar doğuran bir bunalım döneminden geçerken, sosyal adaletsizliklere tepki gösterenlerin sesleri de giderek yükseliyor. 2011 yılında, pek çok ülkede yüz binlerin katıldığı mitingler düzenlenirken, emperyalist dünyanın merkezi olan ABD'de bile, “dünya devrimi” sloganını kullanan “Wall Street'i İşgal Et” hareketi ortaya çıktı.
Erkin Özalp, kendi deyimiyle “kapitalizmin yeniden sorgulanmakta olduğu” bir dönemde, kapitalizmi sorgulayan hareketlerin Marksizme nasıl bakması gerektiğini ve Marksizmin bu hareketlerden neler öğrenebileceğini tartışıyor.
Yazara göre, bu tartışmaları yaparken, ilk olarak, Marx'ın her şeyden önce bir “işçi sınıfı devrimcisi” olduğunun yeniden hatırlatılması gerekiyor.
Marx'ın ilk devrim modelini ve daha sonra bu modelde yaptığı değişiklikleri ele alan Özalp, “bir devrimcinin kapitalizm eleştirisi” olan Kapital'in bazı temel tezlerini sunduktan ve 21. yüzyılda devrim mücadelesi yürütenlerin Sovyetler Birliği deneyimine nasıl yaklaşması gerektiğini ele aldıktan sonra, bu deneyimin aşılmasını da sağlayacak olan yeni dönem olanakları üzerinde duruyor.
Son bölümde özellikle Türkiye solunun güncel siyasal görevlerini tartışan yazar, kitabın hedefini, tek cümleyle, şöyle özetliyor: “21. yüzyılda, Marx'ın öngördüğü gibi kitlelerin eseri olacak ve insanların kendi kendilerini yönetmelerini sağlayacak olan devrimlerin yolunun nasıl açılabileceği tartışmasına katkıda bulunmak”.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 99,00 | 99,00 |