Telekız, birebir yaşandıktan sonra yazılmış bir roman. Jeannette Angell, üniversitede sosyoloji, tarih, antropoloji dersleri vermekteydi. Birlikte yaşadığı erkek arkadaşı, birikmiş tüm parasını alıp ortadan kaybolunca, yaşamı tümden değişti. Gündüzleri öğretim üyeliğini sürdürürken, geceleri telekızlık yapmaya başladı. Üç yıl sonra eski yaşamına geri döndüğünde, toplumun telekızlıkla ilgili yargılarının tümden yanlış olduğunu düşünüyordu: “Telekızların da ahlak kuralları vardır. Aramızda Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Bağımsızlar, Sosyalistler, Liberaller bulunur. Kimimiz küçük hayvanları severiz. Ne seks manyağıyızdır, ne de nemfoman. Biz de ilişkiler yaşarız, güven veririz, sır saklarız. Bizler de birilerinin kızı, kardeşi, annesi ya da eşiyizdir!“ Bu romanda anlatılanlar, 1990'ların ikinci yarısında
Boston kentinde yaşandı. Yazarın adı dışında tüm adlar değiştirildi, ama karakterlerin hepsi gerçek.
''Üniversitede öğretim üyesiydi.34 yaşında telekızlık yapmaya başladı.Üç yıl sonra eski yaşamına döndüğünde, toplumun telekızlıkla ilgili yargılarının tümden yanlış olduğunu düşünüyordu.Jeannette Angell'ın bu deneyiminden bir roman doğdu...''
Yale Üniversitesinde İlahiyat masterini tamamlayan Jeannette Angell, Kilise tarihi üzerine doktora yapmak için Boston Üniversitesine girdiyse de, sonradan branş değiştirerek antropolojiyi seçti ve öğretim görevlisi olarak Harvard, M.I.T ve London School of Economics gibi Amerika'nın ve İngiltere'nin önde gelen üniversitelerinde sosyoloji, tarih, din ve antropoloji dersleri vermeye başladı.
34 yaşındayken, birlikte yaşadığı erkek arkadaşı, Angell'in birikmiş paralarını alıp onu terkedince Jeannete malî sıkıntıya düştü. Gazetede “escort“ kızlar arayan bir ilan yaşamını tamamen değiştirdi; para sorunlarından kurtulmak için çifte meslekte çalışmaya başladı: Gündüzleri üniversite öğretim görevlisi, geceleri telekız.Bu kitap Angell'in telekız olarak çalıştığı üç yılın hikâyesi. Angell, toplumun fahişelik mesleğiyle ilgili yanlış kavramlarını gözlemlediği ve o tanımadığımız o dünyadaki kadınların yaşamlarından duygulandığı, onlara birşeyler vermek istediği için bu kitabı yazarak şu sözlerle sundu:
Herkes bu konuda yığınla soru sorar. Yaptın mı sahiden? Nasıl başladın? Nasıldı? Bu servisi ne tür insanlar kullanır? Ne tür kızlar çalışır?
İnsanlar bu konuyu konuşmak ister, aynı soruları defalarca sorarlar, öğrendikleri yetmez onlara. Biraz yasak, biraz gizemli, pornografiyle alaya alınan, tutucuların topa tuttuğu ve hemen herkesin hakkında fikir yürüttüğü bir dünyaya göz attıkları duygusuna kapılırlar.
Telekızların ahlak kuralları vardır. Bizler de herkes gibi kendi dinimize, inancımıza göre kararlar alırız. Aramızda Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Bağımsızlar, Sosyalistler ve Liberaller bulunur. Kimimiz küçük hayvanları severiz. Ne seks manyağıyızdır ne de nemfoman. Biz de ilişkiler yaşarız, güven veririz, sır saklarız. Bizler de birilerinin kızı, kardeşi, annesi ve eşiyizdir.
Bu kitabı yazarken kendi adım dışında herkesin adını değiştirdim, anlayışla karşılayacağınızı biliyorum. Ama hiçbiri uydurma karakterler değil. Hepsi gerçek insanlar. Her şey 1990'ların ikinci yarısında Boston'da yaşandı. İnanın bana.
Peki... merakınız arttı mı, siz de yaşananları bilmek isteyenler arasına katıldınız mı? Biz telekızların neler düşündüklerini, neler hissettiklerini, kim olduklarını öğrenmek istiyor musunuz?
Öyleyse dünyama hoş geldiniz...
İkinci işini üç yıl sonra bırakan Jeannette Angell, son on yıldır yalnızca yazarlık alanında çalışmalarını sürdürüyor. Türkçe'ye çevrilmemiş Legende (Efsane), Wings (Kanatlar), Flight (Uçuş) ve The Illusionist (İllüzyonist) adında dört romanı olan, çeşitli dergilere de makaleler yazan Angell'in Telekız'dan sonra yazdığı en yeni kitabı Madam (Mama) yakında Can Yayınları tarafından yayınlanacak.
Telekız, birebir yaşandıktan sonra yazılmış bir roman. Jeannette Angell, üniversitede sosyoloji, tarih, antropoloji dersleri vermekteydi. Birlikte yaşadığı erkek arkadaşı, birikmiş tüm parasını alıp ortadan kaybolunca, yaşamı tümden değişti. Gündüzleri öğretim üyeliğini sürdürürken, geceleri telekızlık yapmaya başladı. Üç yıl sonra eski yaşamına geri döndüğünde, toplumun telekızlıkla ilgili yargılarının tümden yanlış olduğunu düşünüyordu: “Telekızların da ahlak kuralları vardır. Aramızda Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Bağımsızlar, Sosyalistler, Liberaller bulunur. Kimimiz küçük hayvanları severiz. Ne seks manyağıyızdır, ne de nemfoman. Biz de ilişkiler yaşarız, güven veririz, sır saklarız. Bizler de birilerinin kızı, kardeşi, annesi ya da eşiyizdir!“ Bu romanda anlatılanlar, 1990'ların ikinci yarısında
Boston kentinde yaşandı. Yazarın adı dışında tüm adlar değiştirildi, ama karakterlerin hepsi gerçek.
''Üniversitede öğretim üyesiydi.34 yaşında telekızlık yapmaya başladı.Üç yıl sonra eski yaşamına döndüğünde, toplumun telekızlıkla ilgili yargılarının tümden yanlış olduğunu düşünüyordu.Jeannette Angell'ın bu deneyiminden bir roman doğdu...''
Yale Üniversitesinde İlahiyat masterini tamamlayan Jeannette Angell, Kilise tarihi üzerine doktora yapmak için Boston Üniversitesine girdiyse de, sonradan branş değiştirerek antropolojiyi seçti ve öğretim görevlisi olarak Harvard, M.I.T ve London School of Economics gibi Amerika'nın ve İngiltere'nin önde gelen üniversitelerinde sosyoloji, tarih, din ve antropoloji dersleri vermeye başladı.
34 yaşındayken, birlikte yaşadığı erkek arkadaşı, Angell'in birikmiş paralarını alıp onu terkedince Jeannete malî sıkıntıya düştü. Gazetede “escort“ kızlar arayan bir ilan yaşamını tamamen değiştirdi; para sorunlarından kurtulmak için çifte meslekte çalışmaya başladı: Gündüzleri üniversite öğretim görevlisi, geceleri telekız.Bu kitap Angell'in telekız olarak çalıştığı üç yılın hikâyesi. Angell, toplumun fahişelik mesleğiyle ilgili yanlış kavramlarını gözlemlediği ve o tanımadığımız o dünyadaki kadınların yaşamlarından duygulandığı, onlara birşeyler vermek istediği için bu kitabı yazarak şu sözlerle sundu:
Herkes bu konuda yığınla soru sorar. Yaptın mı sahiden? Nasıl başladın? Nasıldı? Bu servisi ne tür insanlar kullanır? Ne tür kızlar çalışır?
İnsanlar bu konuyu konuşmak ister, aynı soruları defalarca sorarlar, öğrendikleri yetmez onlara. Biraz yasak, biraz gizemli, pornografiyle alaya alınan, tutucuların topa tuttuğu ve hemen herkesin hakkında fikir yürüttüğü bir dünyaya göz attıkları duygusuna kapılırlar.
Telekızların ahlak kuralları vardır. Bizler de herkes gibi kendi dinimize, inancımıza göre kararlar alırız. Aramızda Demokratlar, Cumhuriyetçiler, Bağımsızlar, Sosyalistler ve Liberaller bulunur. Kimimiz küçük hayvanları severiz. Ne seks manyağıyızdır ne de nemfoman. Biz de ilişkiler yaşarız, güven veririz, sır saklarız. Bizler de birilerinin kızı, kardeşi, annesi ve eşiyizdir.
Bu kitabı yazarken kendi adım dışında herkesin adını değiştirdim, anlayışla karşılayacağınızı biliyorum. Ama hiçbiri uydurma karakterler değil. Hepsi gerçek insanlar. Her şey 1990'ların ikinci yarısında Boston'da yaşandı. İnanın bana.
Peki... merakınız arttı mı, siz de yaşananları bilmek isteyenler arasına katıldınız mı? Biz telekızların neler düşündüklerini, neler hissettiklerini, kim olduklarını öğrenmek istiyor musunuz?
Öyleyse dünyama hoş geldiniz...
İkinci işini üç yıl sonra bırakan Jeannette Angell, son on yıldır yalnızca yazarlık alanında çalışmalarını sürdürüyor. Türkçe'ye çevrilmemiş Legende (Efsane), Wings (Kanatlar), Flight (Uçuş) ve The Illusionist (İllüzyonist) adında dört romanı olan, çeşitli dergilere de makaleler yazan Angell'in Telekız'dan sonra yazdığı en yeni kitabı Madam (Mama) yakında Can Yayınları tarafından yayınlanacak.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 12,41 | 12,41 |