Tehlikeli Estetik Edebi Metnin Anlamı Üzerine

Stok Kodu:
9786052127780
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
386
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%29 indirimli
200,00TL
142,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 142,00TL
Tedarikçi Stoğu 6 Adet
9786052127780
453770
Tehlikeli Estetik
Tehlikeli Estetik Edebi Metnin Anlamı Üzerine
142.00

“Yaşamak”la “yazmak” arasında “hesap görmek” kabilinden bir ilişki vardır. İnsanoğlunun yazı ile ilişkisi unutmamak ısrarı üzerine kuruludur; hâlbuki bizi idare eden unutmak arzumuzdur. Çünkü insan, yazarak zaman selinin önünden “kendini kurtardığını” zanneder. Oysa yazmak bir yanıyla daima unutarak ve kavrayarak arınmaktır. Ne yazarsak yazalım, yazı bizim bedenimiz, yazı bizim rüyamız, yazı bizim formumuz ve içeriğimizdir. Peş peşe sıraladığım ifadelerin aslında üslubu tarif ettiğinin elbette farkındayım. Ama sonuçta yazı zihnimizin stili değil midir?

Elinizdeki kitabı teşkil eden yazılar, genel bir alışkanlığın göstergesidir. Her akademisyen, çalışma hayatının bir noktasında geride bıraktığı yazılarını toplayıp kitap halinde neşreder ya da neşretmek ister. Çünkü yazılarımız, kendi tarihi şartları çerçevesinde, bize, bizim kültürel ve fiziki coğrafyamıza ve elbette psiko-sosyal dünyamıza dairdir. Hayır! Dâhildir demek yanlış; doğrusu, yazılarımızın bizim kaybolmuş bedenimiz olduğu gerçeğidir. Bir kısmı doksanlı yıllara, bir kısmı da yakın zamanlara ait olan -yayın tarihi itibariyle elbet- bu yazılar, demek ki, kullandığımız metaforlar hatırlanacak olursa, benim ve kültürel coğrafyamın bedenidir. Kitapta bulunan Mehmet Akif, Yahya Kemal’, Oğuz Atay’, İsmet Özel ve benzeri isimlere; doğu-batı, modernizm-gelenek, köylülük-şehirlilik gibi bazı meselelere ilişkin yazılar, başkalarının tecrübelerini anlama çabasının ürünleridir. Şahsi tecrübelerimize eklediğimiz başkalarının tecrübeleri bizi zenginleştiren malzemeler olarak çoğu zaman devrin ruhuna göre form değiştirirken, her nesil kendi romanını, her insan da kendi romanını yazar. Bir aynaya benzeyen zihnimin kaynakları olarak elinizdeki kitabı teşkil eden yazılar, kendi olma kavgasında yorulup artık sakinleşmiş bir öznenin, büyük kısmı itibariyle, ilk tecrübeleridir. Kısacası, yazan-insan içine doğduğu coğrafyanın psiko-linguistik temsili ise, yazdıkları da o coğrafyanın ifşasıdır.

“Yaşamak”la “yazmak” arasında “hesap görmek” kabilinden bir ilişki vardır. İnsanoğlunun yazı ile ilişkisi unutmamak ısrarı üzerine kuruludur; hâlbuki bizi idare eden unutmak arzumuzdur. Çünkü insan, yazarak zaman selinin önünden “kendini kurtardığını” zanneder. Oysa yazmak bir yanıyla daima unutarak ve kavrayarak arınmaktır. Ne yazarsak yazalım, yazı bizim bedenimiz, yazı bizim rüyamız, yazı bizim formumuz ve içeriğimizdir. Peş peşe sıraladığım ifadelerin aslında üslubu tarif ettiğinin elbette farkındayım. Ama sonuçta yazı zihnimizin stili değil midir?

Elinizdeki kitabı teşkil eden yazılar, genel bir alışkanlığın göstergesidir. Her akademisyen, çalışma hayatının bir noktasında geride bıraktığı yazılarını toplayıp kitap halinde neşreder ya da neşretmek ister. Çünkü yazılarımız, kendi tarihi şartları çerçevesinde, bize, bizim kültürel ve fiziki coğrafyamıza ve elbette psiko-sosyal dünyamıza dairdir. Hayır! Dâhildir demek yanlış; doğrusu, yazılarımızın bizim kaybolmuş bedenimiz olduğu gerçeğidir. Bir kısmı doksanlı yıllara, bir kısmı da yakın zamanlara ait olan -yayın tarihi itibariyle elbet- bu yazılar, demek ki, kullandığımız metaforlar hatırlanacak olursa, benim ve kültürel coğrafyamın bedenidir. Kitapta bulunan Mehmet Akif, Yahya Kemal’, Oğuz Atay’, İsmet Özel ve benzeri isimlere; doğu-batı, modernizm-gelenek, köylülük-şehirlilik gibi bazı meselelere ilişkin yazılar, başkalarının tecrübelerini anlama çabasının ürünleridir. Şahsi tecrübelerimize eklediğimiz başkalarının tecrübeleri bizi zenginleştiren malzemeler olarak çoğu zaman devrin ruhuna göre form değiştirirken, her nesil kendi romanını, her insan da kendi romanını yazar. Bir aynaya benzeyen zihnimin kaynakları olarak elinizdeki kitabı teşkil eden yazılar, kendi olma kavgasında yorulup artık sakinleşmiş bir öznenin, büyük kısmı itibariyle, ilk tecrübeleridir. Kısacası, yazan-insan içine doğduğu coğrafyanın psiko-linguistik temsili ise, yazdıkları da o coğrafyanın ifşasıdır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 142,00    142,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat