Tasavvufun gayesi Hz. Peygamber'in (sav) örnekliği ile şahsiyet bulan erdemli ve örnek insan yetiştirmektir. İnsan eğitimi üzerine disipline olan tasavvuf ilmini nazarî ve amelî olmak üzere iki kısımda ele almamız mümkündür. Tasavvuf ilminin amelî yönü ahlakî ilkelerdir. Nazarî yönü ise insanı merkeze alan varlık görüşüdür. Bu görüş insanın Hakk'ın halîfesi olması ve yüce yaratıcının niteliklerinin / isimlerinin insan ile tebârüz etmesi fikrine dayanmaktadır.
Yaratılmazdan evvel Allah ile bir olan insan bir takım aşama, tavır ve mertebelerden geçerek Yüce Allah'ın gayr u sivâsı olmuştur. Sûfîlerin nazariyelerine göre yaratılış ile Hakk'tan ayrılan, beden ve ten elbisesine bürünerek Hakk'tan uzaklaşan insanın tasavvufî terbiye ile yeniden Allah ile bir olma şuur ve idrakine ulaşması mümkün olmaktadır.
Sûfîlerin insan eğitimi için ön gördüğü metotları ortaya çıkaran fikrî arka plan tasavvuf eğitimi teorisinin konusunu oluşturmaktadır. İnsana atfedilen ontolojik yaklaşım ve nefs üzerine kapsamlı bir tefekkürden ibaret olan bu fikriyâtın özü Kur'ân ve sünnette vaz edilen ilahî ilkelerdir. “Kendini bilen rabbini tanır” düsturu bu fikriyatın çerçevesini oluşturmaktadır. Sûfîlerin sünnet-i nebevîyeden çıkardıkları manaya göre Yüce Allah'ı tanımanın yolu Hakk'ın sûreti üzere yaratılan insandan geçmektedir. Bu itibar ile tasavvuf eğitimi teorisi bütünüyle insanın kendini tanıması üzerine bina kılınmıştır.
Tasavvufun gayesi Hz. Peygamber'in (sav) örnekliği ile şahsiyet bulan erdemli ve örnek insan yetiştirmektir. İnsan eğitimi üzerine disipline olan tasavvuf ilmini nazarî ve amelî olmak üzere iki kısımda ele almamız mümkündür. Tasavvuf ilminin amelî yönü ahlakî ilkelerdir. Nazarî yönü ise insanı merkeze alan varlık görüşüdür. Bu görüş insanın Hakk'ın halîfesi olması ve yüce yaratıcının niteliklerinin / isimlerinin insan ile tebârüz etmesi fikrine dayanmaktadır.
Yaratılmazdan evvel Allah ile bir olan insan bir takım aşama, tavır ve mertebelerden geçerek Yüce Allah'ın gayr u sivâsı olmuştur. Sûfîlerin nazariyelerine göre yaratılış ile Hakk'tan ayrılan, beden ve ten elbisesine bürünerek Hakk'tan uzaklaşan insanın tasavvufî terbiye ile yeniden Allah ile bir olma şuur ve idrakine ulaşması mümkün olmaktadır.
Sûfîlerin insan eğitimi için ön gördüğü metotları ortaya çıkaran fikrî arka plan tasavvuf eğitimi teorisinin konusunu oluşturmaktadır. İnsana atfedilen ontolojik yaklaşım ve nefs üzerine kapsamlı bir tefekkürden ibaret olan bu fikriyâtın özü Kur'ân ve sünnette vaz edilen ilahî ilkelerdir. “Kendini bilen rabbini tanır” düsturu bu fikriyatın çerçevesini oluşturmaktadır. Sûfîlerin sünnet-i nebevîyeden çıkardıkları manaya göre Yüce Allah'ı tanımanın yolu Hakk'ın sûreti üzere yaratılan insandan geçmektedir. Bu itibar ile tasavvuf eğitimi teorisi bütünüyle insanın kendini tanıması üzerine bina kılınmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 16,75 | 16,75 |