Boğazlar, Truva Savaşı’yla başlayıp Peloponez Savaşı sonrasında sırasıyla site devletlerinin, Perslerin, Romalıların, Makedonların, Müslüman Arapların, Rusların, Türklerin, Avrupalıların, Amerikalıların sahiplik, bu mümkün değilse egemenlik paylaşımı mücadelesiyle örülü tarihi çok sayıda çatışmaya ve savaşa neden oldu. Bazen de bizzat Boğazlar jeopolitiği barışı kolaylaştırıcı bir rol üstlendi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1936 Pazar günü TBMM’nin ikinci yasama yılı açılış konuşmasında, bir hafta sonra yürürlüğü resmen başlayacak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne vurgu yaparak Türk Boğazları’nın ve Boğazlar geçiş rejiminin tarihî akışta oynadığı, oynayabileceği belirleyici olgusal rolü şu sözlerle açıklamıştı:
“Tarihte birçok defa münakaşa ve ihtiras vesilesi olmuş olan Boğazlar, artık tamamile
Türk hâkimiyeti idaresinde, yalnız ticaret ve dostluk münasebetlerinin muvasala yolu
hâline girmiştir. Bundan böyle muharib herhangi bir devletin harb sefinelerinin Boğazlar’dan geçmesi memnudur.”
Atatürk’ün yerinde tespit ettiği gibi Boğazlar barışın anahtarı, savaşların kilidi, uygarlık gelişiminin değiş tokuş rotası, kültürel zenginliğin alt ve üst akıntılarla değişim sahasıdır. Boğazlar olmasaydı İstanbul da olmaz, tarihî siyasetin sıklet merkezi farklı bir yerde gelişirdi.
Günümüz gelişmelerinin de dikkate alındığı bu kapsayıcı çalışma, uzak ya da yakın olması fark etmeksizin yerkürede hüküm sürmüş uygarlıkların hemen tamamının Boğazlar’ı kontrol etme arzusu, Boğazlar’ın tarihî temsil ettiği iç içe geçmiş çok taraflı etkileşimi, devletler arası politikaların ve deniz hukukunun sürece etkileri göz önünde bulundurularak hazırlandı.
Tarihin Akışının Değiştiği Su Yolu: Türk Boğazları, meraklısına müthiş detaylar sunuyor…
Boğazlar, Truva Savaşı’yla başlayıp Peloponez Savaşı sonrasında sırasıyla site devletlerinin, Perslerin, Romalıların, Makedonların, Müslüman Arapların, Rusların, Türklerin, Avrupalıların, Amerikalıların sahiplik, bu mümkün değilse egemenlik paylaşımı mücadelesiyle örülü tarihi çok sayıda çatışmaya ve savaşa neden oldu. Bazen de bizzat Boğazlar jeopolitiği barışı kolaylaştırıcı bir rol üstlendi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1936 Pazar günü TBMM’nin ikinci yasama yılı açılış konuşmasında, bir hafta sonra yürürlüğü resmen başlayacak Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne vurgu yaparak Türk Boğazları’nın ve Boğazlar geçiş rejiminin tarihî akışta oynadığı, oynayabileceği belirleyici olgusal rolü şu sözlerle açıklamıştı:
“Tarihte birçok defa münakaşa ve ihtiras vesilesi olmuş olan Boğazlar, artık tamamile
Türk hâkimiyeti idaresinde, yalnız ticaret ve dostluk münasebetlerinin muvasala yolu
hâline girmiştir. Bundan böyle muharib herhangi bir devletin harb sefinelerinin Boğazlar’dan geçmesi memnudur.”
Atatürk’ün yerinde tespit ettiği gibi Boğazlar barışın anahtarı, savaşların kilidi, uygarlık gelişiminin değiş tokuş rotası, kültürel zenginliğin alt ve üst akıntılarla değişim sahasıdır. Boğazlar olmasaydı İstanbul da olmaz, tarihî siyasetin sıklet merkezi farklı bir yerde gelişirdi.
Günümüz gelişmelerinin de dikkate alındığı bu kapsayıcı çalışma, uzak ya da yakın olması fark etmeksizin yerkürede hüküm sürmüş uygarlıkların hemen tamamının Boğazlar’ı kontrol etme arzusu, Boğazlar’ın tarihî temsil ettiği iç içe geçmiş çok taraflı etkileşimi, devletler arası politikaların ve deniz hukukunun sürece etkileri göz önünde bulundurularak hazırlandı.
Tarihin Akışının Değiştiği Su Yolu: Türk Boğazları, meraklısına müthiş detaylar sunuyor…
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 335,80 | 335,80 |