YAŞAM, ÖLÜM, TANRI VE GENÇ OLMANIN İSYANI ÜZERİNE MUHTEŞEM VE SARSICI BİR ROMAN
Muhammed, İsa ve Buda’nın iyi şeylere niyet ettiklerine inanıyorum. Benim katlanamadıklarım onların ardından gelen düzenbazlar! Dini çıkarlarına alet eden papazlar ve diğer muktedirler. İnsanları körü körüne itaat etmeye, vergi ödemeye, savaşmaya, kadınları kendi cehennemlerine hapsolmaya davet eden şarlatanlar. İnsan nasıl olur da bir yandan ‘öldürmeyeceksin’ derken, diğer taraftan halkı Tanrı ve anayurt için savaşmaya ve öldürmeye davet edebilir? Yo, hayır! Bizi aldatıyorlar!
Linnea, her gün kendini ispat etmek zorunda olduğu bir dünyaya uyanmanın sefaletiyle boğuşur. İlişkilerin semboller aracılığıyla yürütüldüğü, insanın sahip olduğu eşyalarla tanımlandığı bir dünyada yaşamanın zorluklarını aşmaya çalışır. İnsanı bir umuda bağlayan o saf inanç kirletilir, ruhsuz bir dünyanın ruhu olan din basit bir ticari ürüne çevrilirken “tacirlerin tanrısı”yla ilişkilerini keser. Yaşanan güne, solunan havaya merhaba diyebilmek ve anlamlı bir çığlık gibi yaşayabilmek için yeni bir imla arar hayata.
“Katarina Mazetti’nin diyalogları yıldırım gibi çarpıyor insanı… Sonra yangın yerine dönen ruhumuzdan yeni bir ben yaratmaya çağırıyor bizi.”
Arbetet
“…Mazetti’nin sözcükleri içimizi kor gibi dağlıyor… İtiraz etme yeteneğini kaybetmiş bir insanın yalnızca kuru bir kabuğa dönüştüğünü çarpıyor suratımıza.”
Sydsvenska Dagbladet
YAŞAM, ÖLÜM, TANRI VE GENÇ OLMANIN İSYANI ÜZERİNE MUHTEŞEM VE SARSICI BİR ROMAN
Muhammed, İsa ve Buda’nın iyi şeylere niyet ettiklerine inanıyorum. Benim katlanamadıklarım onların ardından gelen düzenbazlar! Dini çıkarlarına alet eden papazlar ve diğer muktedirler. İnsanları körü körüne itaat etmeye, vergi ödemeye, savaşmaya, kadınları kendi cehennemlerine hapsolmaya davet eden şarlatanlar. İnsan nasıl olur da bir yandan ‘öldürmeyeceksin’ derken, diğer taraftan halkı Tanrı ve anayurt için savaşmaya ve öldürmeye davet edebilir? Yo, hayır! Bizi aldatıyorlar!
Linnea, her gün kendini ispat etmek zorunda olduğu bir dünyaya uyanmanın sefaletiyle boğuşur. İlişkilerin semboller aracılığıyla yürütüldüğü, insanın sahip olduğu eşyalarla tanımlandığı bir dünyada yaşamanın zorluklarını aşmaya çalışır. İnsanı bir umuda bağlayan o saf inanç kirletilir, ruhsuz bir dünyanın ruhu olan din basit bir ticari ürüne çevrilirken “tacirlerin tanrısı”yla ilişkilerini keser. Yaşanan güne, solunan havaya merhaba diyebilmek ve anlamlı bir çığlık gibi yaşayabilmek için yeni bir imla arar hayata.
“Katarina Mazetti’nin diyalogları yıldırım gibi çarpıyor insanı… Sonra yangın yerine dönen ruhumuzdan yeni bir ben yaratmaya çağırıyor bizi.”
Arbetet
“…Mazetti’nin sözcükleri içimizi kor gibi dağlıyor… İtiraz etme yeteneğini kaybetmiş bir insanın yalnızca kuru bir kabuğa dönüştüğünü çarpıyor suratımıza.”
Sydsvenska Dagbladet
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 151,11 | 151,11 |