Anayasamızda idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanan zararların, idare tarafından karşılanacağı ilke olarak belirlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Fakat idarenin sorumluluğunun şartları, içeriği vs. gibi hususlara ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İdarenin sorumluluğuyla ilgili boşluklar özel hukuktan yararlanılarak ve yüksek yargının içtihatları ile doldurulmaya çalışılmaktadır. Tam yargı davalarının esasa ilişkin şartlarının incelenmesi idarenin hukuki sorumluluğunun incelenmesidir. İdarenin sorumluluğu doktrin ve yargı kararları ile doğmuş ve gelişmiştir. İdarenin sorumluluğundan söz edebilmek için, zarara neden olan faaliyetin idare hukuku kurallarına göre idareye atfedilebilir nitelikte olması gerekmektedir.
Tazminat hakkının doğabilmesi için kusur şartı aranmamaktadır. İdarenin üzerindeki yükümlülüklerin çoğalması ve hizmetlerin artması nedeniyle kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminata hükmedilmektedir. Kusursuz sorumluluk ilkesi sosyal risk kavramı ile açıklanmaya çalışılmıştır.
İdarenin sorumluluğu için zararla idari işlem, eylem veya sözleşme arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Ayrıca zarara sebebiyet veren idari işlem, eylem veya sözleşmenin bir hizmet kusuru teşkil etmesi ya da kusursuz sorumluluk kavram ve ilkelerinin uygulanmasına elverişli nitelikte olması gerekir.
İdarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya sözleşmesi ile bir zararın doğup doğmadığı, idarenin doğan zararı tazmin etmekle sorumlu olup olmadığı, idare aleyhine, idari yargıda açılacak tazminat davasında tespit edilecektir.
İdare hukuku kendisine özgü yapısı nedeniyle tazminat davaları yönünden, özel hukuka çokça göndermeler yapılmakta ve özel hukuktan tazminatın belirlenmesi, hesaplanması bakımından çokça yararlanılmaktadır. İdarinin faaliyetleri neticesinde hakları ihlal edilenler, tam yargı davası açarak zararlarının tazminini idareden talep edebilmektedirler.
Anayasamızda idarenin eylem ve işlemlerinden kaynaklanan zararların, idare tarafından karşılanacağı ilke olarak belirlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Fakat idarenin sorumluluğunun şartları, içeriği vs. gibi hususlara ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İdarenin sorumluluğuyla ilgili boşluklar özel hukuktan yararlanılarak ve yüksek yargının içtihatları ile doldurulmaya çalışılmaktadır. Tam yargı davalarının esasa ilişkin şartlarının incelenmesi idarenin hukuki sorumluluğunun incelenmesidir. İdarenin sorumluluğu doktrin ve yargı kararları ile doğmuş ve gelişmiştir. İdarenin sorumluluğundan söz edebilmek için, zarara neden olan faaliyetin idare hukuku kurallarına göre idareye atfedilebilir nitelikte olması gerekmektedir.
Tazminat hakkının doğabilmesi için kusur şartı aranmamaktadır. İdarenin üzerindeki yükümlülüklerin çoğalması ve hizmetlerin artması nedeniyle kusursuz sorumluluk hallerinde de tazminata hükmedilmektedir. Kusursuz sorumluluk ilkesi sosyal risk kavramı ile açıklanmaya çalışılmıştır.
İdarenin sorumluluğu için zararla idari işlem, eylem veya sözleşme arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Ayrıca zarara sebebiyet veren idari işlem, eylem veya sözleşmenin bir hizmet kusuru teşkil etmesi ya da kusursuz sorumluluk kavram ve ilkelerinin uygulanmasına elverişli nitelikte olması gerekir.
İdarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya sözleşmesi ile bir zararın doğup doğmadığı, idarenin doğan zararı tazmin etmekle sorumlu olup olmadığı, idare aleyhine, idari yargıda açılacak tazminat davasında tespit edilecektir.
İdare hukuku kendisine özgü yapısı nedeniyle tazminat davaları yönünden, özel hukuka çokça göndermeler yapılmakta ve özel hukuktan tazminatın belirlenmesi, hesaplanması bakımından çokça yararlanılmaktadır. İdarinin faaliyetleri neticesinde hakları ihlal edilenler, tam yargı davası açarak zararlarının tazminini idareden talep edebilmektedirler.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 252,00 | 252,00 |