İnternet tabanlı ağ teknolojilerinin gelişiminin kullanıcılara sunduğu imkanlar, birçok disiplinlerarası konunun da tartışılmasına zemin hazırlamıştır. Elinizde bulunan bu eser, internetin kamusal alan olup olmadığı, birbirini bütünleyen gözetim ve güvenlik kavramları, panoptikon çağdan omniptikona uzanan değişim, post-truth dönemde dezenformasyonun sosyal medya etkileşimleri gibi pek çok farklı konuyu tartışarak ışık tutmaktadır.
Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi ile hayatımıza giren sosyal medya; haber alma ve eğlence amaçlı paylaşımların çok ötesine geçerek tüm dünyada hak ve adalet arayışı için seslerini duyurmaya çalışanların aktif olarak kullandığı bir platforma dönüşmüştür. Sosyal medyada seslerin yükseltilmesi ve bilgi akışının sağlanması; belirli bir olay hakkında farkındalık yaratılması ve bu konu ile ilgili ilişkiler kurulmasını sağlamaktadır.
Sosyal medya, insanların bir araya gelip destek bulduğu, bir amaç için büyük kalabalıkların toplanabildiği, çevrim içi fikirlerin paylaşılması ile küresel ölçekte ses getirebilecek etki yaratılabilecek bir ortamdır. Dolayısıyla, “sosyal medyada adalet arayışı”; ifade özgürlüğü, aktivizm, dijitalleşme, adalet, iletişim, ağ toplumu, gözetim, denetim gibi kavramların teknolojik gelişmelerle birlikte yaşanan değişim ve dönüşümler neticesinde yeniden yorumlanmasını gerekli kılmıştır. Artık protestolar sadece fiziksel mekanlarda değil siber ortamlarda da kitleleri harekete geçirebilmektedir.
Dijitalizm ile literatüre giren hashtag (#), like, retweet, emoji, internet meme ya da mention (@) kullanarak dünyanın herhangi bir yerinde haksızlığa uğradığını düşünen, adaletin yerine getirilmediğini savunan herhangi birinin çığlığı tüm dünyada yankılanmakta, yayılmakta ve destek bulmaktadır. Bu araştırmada, tüm dünyada öne çıkan hak ve adalet arayışlarına, kadın şiddeti başta olmak üzere ırkçılık ya da cinsel tacize gibi farklı birçok konuya yer verilmiştir.
İnternet tabanlı ağ teknolojilerinin gelişiminin kullanıcılara sunduğu imkanlar, birçok disiplinlerarası konunun da tartışılmasına zemin hazırlamıştır. Elinizde bulunan bu eser, internetin kamusal alan olup olmadığı, birbirini bütünleyen gözetim ve güvenlik kavramları, panoptikon çağdan omniptikona uzanan değişim, post-truth dönemde dezenformasyonun sosyal medya etkileşimleri gibi pek çok farklı konuyu tartışarak ışık tutmaktadır.
Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi ile hayatımıza giren sosyal medya; haber alma ve eğlence amaçlı paylaşımların çok ötesine geçerek tüm dünyada hak ve adalet arayışı için seslerini duyurmaya çalışanların aktif olarak kullandığı bir platforma dönüşmüştür. Sosyal medyada seslerin yükseltilmesi ve bilgi akışının sağlanması; belirli bir olay hakkında farkındalık yaratılması ve bu konu ile ilgili ilişkiler kurulmasını sağlamaktadır.
Sosyal medya, insanların bir araya gelip destek bulduğu, bir amaç için büyük kalabalıkların toplanabildiği, çevrim içi fikirlerin paylaşılması ile küresel ölçekte ses getirebilecek etki yaratılabilecek bir ortamdır. Dolayısıyla, “sosyal medyada adalet arayışı”; ifade özgürlüğü, aktivizm, dijitalleşme, adalet, iletişim, ağ toplumu, gözetim, denetim gibi kavramların teknolojik gelişmelerle birlikte yaşanan değişim ve dönüşümler neticesinde yeniden yorumlanmasını gerekli kılmıştır. Artık protestolar sadece fiziksel mekanlarda değil siber ortamlarda da kitleleri harekete geçirebilmektedir.
Dijitalizm ile literatüre giren hashtag (#), like, retweet, emoji, internet meme ya da mention (@) kullanarak dünyanın herhangi bir yerinde haksızlığa uğradığını düşünen, adaletin yerine getirilmediğini savunan herhangi birinin çığlığı tüm dünyada yankılanmakta, yayılmakta ve destek bulmaktadır. Bu araştırmada, tüm dünyada öne çıkan hak ve adalet arayışlarına, kadın şiddeti başta olmak üzere ırkçılık ya da cinsel tacize gibi farklı birçok konuya yer verilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 131,25 | 131,25 |