Bugün Türkiye’nin iyi yönetilmesi için, bir siyasi kimlik olarak hareket edecek ve toplumla bağ kuracak güçlü bir sosyal demokratik oluşuma gereksinim duyuyoruz, ama böyle bir oluşumun hangi kurumsal, felsefi sosyolojik ve siyasi temeller üzerine kurulacağı üzerine de ciddi bir çalışma ve tartışma sürecini de başlatmıyoruz. İlginç olarak, gereksinim duyulan sosyal demokrasinin ne olduğu, hangi tarihsel ve kuramsal koşular içinde, aynı zamanda farklı mekanlar içinde, geçirdiği değişimler ve dönüşümler üzerine Türkiye’de çok az sayıda ciddi çalışmaların yapıldığını söyleyebiliriz. İbrahim Sarıtaş tarafından titiz bir bilimsel ve akademik çalışma içinde hazırlanmış elinizdeki kitap, içerdiği karşılaştırılmalı ve tarihsel çözümlemeyle bu boşluğu dolduruyor. Almanya ve Türkiye örneklerinde sosyal demokrasinin kapsamlı bir incelemesini sunan bu çalışmayı, bu konuyla ilgili çalışan ve düşünen herkese tavsiye ederim. E. Fuat Keyman Sosyal demokrasinin tarihsel gelişimi, iki gerilim hattı üzerinde cereyan ediyor: Bir yandan "evrensel -uluslararsı" ile "yerel -milli’nin gerilimi, diğer yandan - zaman zaman redikalizme de açık - bir reforizm ile statükoculuk arasındaki gerilim... İbrahim Sarıtaş’ın, sosyal demokrasinin menşe ülkesi sayılan Almanya’daki tarihsel gelişimi ve Türkiye’de Ortanın Solu’ndan bugüne uzanan çizgiyi ele alan incelemesi, bu gerilimler üzerine yeniden düşünmek için bir zemin sunuyor. Bu kitaptan da çıkarabiliyoruz ki, galiba, Alman sosyal demokrasinin hikayesi, reformizmin olası radikal içeriklerinden gitgide kopmanın hikayesidir. Gliba Türkiye sosyal demokrasinin hikayesi de, bu akımın evrensel ilkelerine gitgide "soyunmanın" hikayesi... Ayrıca iki örneğin mukayesi yazarın da üzerinde durduğu gibi, Türkiye’deki "sosyal demokrat" kimlikli politikanın kendi üzerine eleştirel düşünmekten neredeyse "sistemli" olarak kaçınmasıyla temayüz ettiğini gösteriyor! Tanıl Bora
Bugün Türkiye’nin iyi yönetilmesi için, bir siyasi kimlik olarak hareket edecek ve toplumla bağ kuracak güçlü bir sosyal demokratik oluşuma gereksinim duyuyoruz, ama böyle bir oluşumun hangi kurumsal, felsefi sosyolojik ve siyasi temeller üzerine kurulacağı üzerine de ciddi bir çalışma ve tartışma sürecini de başlatmıyoruz. İlginç olarak, gereksinim duyulan sosyal demokrasinin ne olduğu, hangi tarihsel ve kuramsal koşular içinde, aynı zamanda farklı mekanlar içinde, geçirdiği değişimler ve dönüşümler üzerine Türkiye’de çok az sayıda ciddi çalışmaların yapıldığını söyleyebiliriz. İbrahim Sarıtaş tarafından titiz bir bilimsel ve akademik çalışma içinde hazırlanmış elinizdeki kitap, içerdiği karşılaştırılmalı ve tarihsel çözümlemeyle bu boşluğu dolduruyor. Almanya ve Türkiye örneklerinde sosyal demokrasinin kapsamlı bir incelemesini sunan bu çalışmayı, bu konuyla ilgili çalışan ve düşünen herkese tavsiye ederim. E. Fuat Keyman Sosyal demokrasinin tarihsel gelişimi, iki gerilim hattı üzerinde cereyan ediyor: Bir yandan "evrensel -uluslararsı" ile "yerel -milli’nin gerilimi, diğer yandan - zaman zaman redikalizme de açık - bir reforizm ile statükoculuk arasındaki gerilim... İbrahim Sarıtaş’ın, sosyal demokrasinin menşe ülkesi sayılan Almanya’daki tarihsel gelişimi ve Türkiye’de Ortanın Solu’ndan bugüne uzanan çizgiyi ele alan incelemesi, bu gerilimler üzerine yeniden düşünmek için bir zemin sunuyor. Bu kitaptan da çıkarabiliyoruz ki, galiba, Alman sosyal demokrasinin hikayesi, reformizmin olası radikal içeriklerinden gitgide kopmanın hikayesidir. Gliba Türkiye sosyal demokrasinin hikayesi de, bu akımın evrensel ilkelerine gitgide "soyunmanın" hikayesi... Ayrıca iki örneğin mukayesi yazarın da üzerinde durduğu gibi, Türkiye’deki "sosyal demokrat" kimlikli politikanın kendi üzerine eleştirel düşünmekten neredeyse "sistemli" olarak kaçınmasıyla temayüz ettiğini gösteriyor! Tanıl Bora
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 148,50 | 148,50 |