Bilindiği üzere 6325 sayılı Arabuluculuk Kanununun kabul edilmesi ile 2103 yılından itibaren uyuşmazlığa düşen tarafların uyuşmazlıklarını çözmede bir alternatif olarak arabuluculuktan faydalanma imkanı doğmuştur. Aslında toplumumuzda yasal bir düzenleme olmadan da çoğu bölge ve yöremizde gönüllü arabulucular sayesinde uyuşmazlık çözümlerinin yapıldığı ve Türk insanının bu konuda son derece istekli olduğu bilinen bir gerçektir. Feragat kültürü ve dostane çözüme sıcak bakma kültürünün toplumumuzda hiç de azımsanmayacak derecede olduğu da herkesin malumlarıdır.
Genel olarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve özelde arabuluculuk aslında toplumların barış içerisinde yaşaması, uzlaşma kültürünün yaygınlaşması, toplum refahının artması, stresli değil mutlu insanların daha çok olduğu toplum yapısının oluşması, kısacası; ülkelerin mutlu insanlar ülkesi olması yönünde önemli bir araçtır.
Tarihi insanlık tarihi kadar eski olan uyuşmazlığın doğmasını engellemek çokta mümkün değildir. Doğmasını engelleyemediğimiz uyuşmazlığın çabuk, etkin, kısa sürede ve yeni uyuşmazlıklar çıkarılmaksızın çözülmesi için en etkili yol olan arabuluculuk imkanının tanınması için ülkemiz açısından geç bile kalındığı söylenebilir. Dünyada 161. ülke olarak arabuluculuğu mevzuatımıza kazandırmak geç sayılsa da, beklenenin aksine, ülkemizde arabuluculuk uygulamaları kısa sürede benimsenmiş ve daha önce uygulamaya geçen ülkelerden daha ileri ve iyi uygulama örnekleri verilmiştir. Bu konuda arabuluculuğa Adalet Bakanlığının gerekli önemi ve desteği vermesinin önemli katkıları olmuştur. Özellikle 2013 ve takip eden birkaç yıl arabuluculuğa, kimi kesimlerde bir karşı duruş, reddetme, hatta yok sayma ve olumsuz tavır gösterilerek ilgi gösterilmediği ve ilk yıllarda yapılan sınavlara katılımın az olduğu gözlense de, 24 Kasım 2019 tarihinde yapılacak sınava 30.000' e yakın kişinin katılma başvurusunda bulunması arabuluculuğun genel kabul görmesi açısından son derece önemlidir.
Uyuşmazlığa düşen tarafların yapacakları en klasik ve bilinen yol; yargı yoluna başvurmaları ve sorunlarını çözmeleridir. Ancak, tüm ülkelerde uyuşmazlıkların boyutları, sayısı, niteliği değişkenlik gösterdiğinden, uyuşmazlıklar eskisinden daha çetrefil bir hal alması nedeniyle hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmemiş, bu durum insanları mutsuz kılmıştır. Bu nedenle alternatif uyuşmazlık çözüm yolları benimsenmekte ve uygulanmaktadır. Arabuluculuğa getirilen eleştirinin başında yargıya alternatif getiriliyor şeklinde bir söylem geliştirilse de; yargı yoluna başvurma hakkı her zaman korunmakta ve bu yol kapatılmamaktadır. Bu nedenle arabuluculuk yargıya bir alternatif değil, yargının yanında onun destekçisi bir müessesedir. Yargıya başvurma bir imkân olarak durmalı ve insanlar yargıya başvurabilmelidir. Ancak her zaman yargıya başvuran kişinin memnun kaldığı ve sorununu çözdüğü söylenebilir mi? Bu sorunun cevabı önem kazanmaktadır. Açılan her davanın bir kazananı olsa da diğer taraf açısından kaybetme ve mutsuz olma riski her zaman vardır. Dahası davayı kazananın da son tahlilde mutlu olmadığı haller son derece fazladır. Geç teslim olan bir hakkın yarattığı tahribat yanında sosyal ve ekonomik maliyet nedeniyle kazananın da mutlu olmaması muhtemeldir. Tüm bu nedenlerle insanlar; “..yargı hakkım bir kenarda dursun arabuluculuk yolunu bir deneyim, ne kaybederim ki ? “diye düşünerek arabuluculuk kurumuna yönelmişler ve ortaya hem ihtiyari arabuluculuk, hem de dava şartı arabuluculukta çok ciddi istatistikî rakamlar çıkmıştır. Ülkemizdeki uyuşmazlık çözme oranları ve arabuluculuğa müracaat oranları birçok ülkeden daha yüksektir.
Arabuluculuğun ülkemizde kabul edildiği 2013 yılında başlangıçta ihtiyari arabuluculuk kabul edilmişken arabuluculuğun beklenenden hızlı bir ivme ile gelişmesi ve toplumsal ihtiyaç, dava şartı arabuluculuğu zorunlu hale getirmiş, öncelikle iş uyuşmazlıkları açısından, kısa bir süre sonra da ticari uyuşmazlıklar açısından dava şartı arabuluculuk kabul edilmiştir. Gelişme böyle devam ettiği sürece dava şartı arabuluculuğun kapsamının genişleyeceği ve bir süre sonra tüm uyuşmazlıkları kapsayacağı beklenmelidir. Bu öngörümüzün haklı çıkma ihtimali son derece yüksektir. Süreç, oraya doğru gitmektedir. Hal böyle olunca arabuluculuk gelecekte daha çok aranan ve daha çok istenen bir meslek olarak ortaya çıkacaktır. 2014 yılında arabuluculukla ilgili (katılımında son derece az olduğu) bir panelde yazarlarımızdan Adem Albayrak 'ın sunumunu bitirirken “ Size 4 kelime söyleyeceğim. Buna inanın.... (geleceğin mesleği arabuluculuk olacak) ”şeklindeki inancımız aynen sürmekte ve gerçekleşme aşamasında olduğu da gözlemlenmektedir.
Ülkemiz açısından son derece önemli bir yer edinen arabuluculuk ile ilgili birçok kitap yazılmış ise de; son değişiklikleri içeren ve özellikle arabuluculuğun temel kavramları ve felsefesini okuyucuya yansıtan, yazarların 10 yıla yakın arabuluculuk bilgi ve birikimini yansıtan kapsamlı, tartışmalı konulara ışık tutan bir kitap yazma istek ve düşüncesi ile bu kitabın yazımına başlanmıştır. Yazıma başlandıktan kısa bir süre sonra yapılacak arabuluculuk sınav tarihi 24.11.2019 olarak açıklanmış ve sınava girecek arabulucu adaylarına yardımcı olması temel amaç haline gelmiş ve o doğrultuda kitap yazımına yön verilmiştir. Yapılacak sınavda “Temel Arabuluculuk Eğitim Katılımcı Kitabı” baz alınarak sorular hazırlanacağından sınavda çıkacak soruların adaylarca rahat bir şekilde cevaplanabilmesi için bu kitap rehber alınmıştır.
Bir özlü sözde de belirtildiği gibi “ Bir işin felsefesini bilmiyor iseniz, hiç bir şey bilmiyorsunuz demektir.” Kitapta, soru bankası şeklinde sorular hazırlamak yerine arabuluculuğun temelleri ve ilkeleri ile felsefesinin okuyucu tarafından öğrenilmesi ve bu kapsamda sınavda gelecek soruların daha kolay bir şekilde cevaplanmasını mümkün kılacağı düşünülmüş ve arabuluculuk sorularla anlatılarak okuyucunun arabuluculuğu tam bir şekilde öğrenmesine yardımcı olmak hedeflenmiştir. Gerçekten de arabuluculuğun temel ilkeleri, işleyişi ve felsefesinin bilinmesi sınavda başarılı olmanın önemli bir koşuludur. Her iki yazarın, daha önceki Arabuluculuk Kurulunda ve sınav kurulunda görev alması nedeniyle edindiği tecrübenin aktarılması ve soru tiplerinin çeşitliliği karşısında soru bankasından soru çözme yerine/yanında, konunun bilinmesinin daha faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
Bu düşüncelerle soru bankası şeklinde değil, arabuluculuğu sorularla anlatma yolu seçilmiş, eksiksiz bir bakış açısı kazanan adayın sınavda başarılı olması amaçlanmıştır. Bundan başka özellikle dava şartı arabuluculukta uygulama sorunları derin bir şekilde ele alınmış, uygulayıcının önüne gelebilecek tüm sorunlu alanlara temas edilmek istenmiştir. Bu anlamda Bölge Adliye Mahkemesi kararları ve Yargıtay içtihatları belli oranda kitaba alınmıştır. İlk baskıda olabilecek eksik ve hataların okuyucudan gelecek yapıcı eleştiriler ile tamamlanacağı, bu anlamda her tür yapıcı eleştiriye açık olduğumuzu belirtmek isteriz. Arabuluculuk ile ilgili tüm ilke, kavram, yasal düzenlemeler ve işleyiş en ince ayrıntısına kadar sorularla açıklanmış bulunmaktadır.
Kitap 4 bölümden oluşturulmuş, 1. Bölümde genel olarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, çatışma teorisi, arabuluculuğun temel ilkeleri ve aşamaları, arabuluculuğun idari yapısı ve genel olarak ihtiyari arabuluculuk uygulamaları sorularla anlatılmış,
2. Bölümde ise özellikle dava şartı arabuluculuk ile ilgili soru ve sorunlar ele alınmıştır.
Bundan başka daha önceki sınavlarda özellikle mevzuatta yer alan sürelerle ilgili sorular sorulduğu gözlemlendiğinden 3. Bölümde arabuluculukta yer alan tüm süreler “Arabuluculukta Süre Düzenlemeleri “ başlığı altında 35 madde halinde okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Bu bölümün özel amacı sınavda sorulabilecek süre sorularının, adaylarca cevaplanabilmesini sağlamaktır.
4. Bölümde kitabın bütünlüğü ve okuyucunun kolay ulaşımı açısından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri, Türkiye Arabulucular Etik Kuralları ve 2019 yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi “Arabuluculuk İle İlgili Mevzuat“ başlığı altında kitaba eklenmiştir.
Bilindiği üzere 6325 sayılı Arabuluculuk Kanununun kabul edilmesi ile 2103 yılından itibaren uyuşmazlığa düşen tarafların uyuşmazlıklarını çözmede bir alternatif olarak arabuluculuktan faydalanma imkanı doğmuştur. Aslında toplumumuzda yasal bir düzenleme olmadan da çoğu bölge ve yöremizde gönüllü arabulucular sayesinde uyuşmazlık çözümlerinin yapıldığı ve Türk insanının bu konuda son derece istekli olduğu bilinen bir gerçektir. Feragat kültürü ve dostane çözüme sıcak bakma kültürünün toplumumuzda hiç de azımsanmayacak derecede olduğu da herkesin malumlarıdır.
Genel olarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve özelde arabuluculuk aslında toplumların barış içerisinde yaşaması, uzlaşma kültürünün yaygınlaşması, toplum refahının artması, stresli değil mutlu insanların daha çok olduğu toplum yapısının oluşması, kısacası; ülkelerin mutlu insanlar ülkesi olması yönünde önemli bir araçtır.
Tarihi insanlık tarihi kadar eski olan uyuşmazlığın doğmasını engellemek çokta mümkün değildir. Doğmasını engelleyemediğimiz uyuşmazlığın çabuk, etkin, kısa sürede ve yeni uyuşmazlıklar çıkarılmaksızın çözülmesi için en etkili yol olan arabuluculuk imkanının tanınması için ülkemiz açısından geç bile kalındığı söylenebilir. Dünyada 161. ülke olarak arabuluculuğu mevzuatımıza kazandırmak geç sayılsa da, beklenenin aksine, ülkemizde arabuluculuk uygulamaları kısa sürede benimsenmiş ve daha önce uygulamaya geçen ülkelerden daha ileri ve iyi uygulama örnekleri verilmiştir. Bu konuda arabuluculuğa Adalet Bakanlığının gerekli önemi ve desteği vermesinin önemli katkıları olmuştur. Özellikle 2013 ve takip eden birkaç yıl arabuluculuğa, kimi kesimlerde bir karşı duruş, reddetme, hatta yok sayma ve olumsuz tavır gösterilerek ilgi gösterilmediği ve ilk yıllarda yapılan sınavlara katılımın az olduğu gözlense de, 24 Kasım 2019 tarihinde yapılacak sınava 30.000' e yakın kişinin katılma başvurusunda bulunması arabuluculuğun genel kabul görmesi açısından son derece önemlidir.
Uyuşmazlığa düşen tarafların yapacakları en klasik ve bilinen yol; yargı yoluna başvurmaları ve sorunlarını çözmeleridir. Ancak, tüm ülkelerde uyuşmazlıkların boyutları, sayısı, niteliği değişkenlik gösterdiğinden, uyuşmazlıklar eskisinden daha çetrefil bir hal alması nedeniyle hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmemiş, bu durum insanları mutsuz kılmıştır. Bu nedenle alternatif uyuşmazlık çözüm yolları benimsenmekte ve uygulanmaktadır. Arabuluculuğa getirilen eleştirinin başında yargıya alternatif getiriliyor şeklinde bir söylem geliştirilse de; yargı yoluna başvurma hakkı her zaman korunmakta ve bu yol kapatılmamaktadır. Bu nedenle arabuluculuk yargıya bir alternatif değil, yargının yanında onun destekçisi bir müessesedir. Yargıya başvurma bir imkân olarak durmalı ve insanlar yargıya başvurabilmelidir. Ancak her zaman yargıya başvuran kişinin memnun kaldığı ve sorununu çözdüğü söylenebilir mi? Bu sorunun cevabı önem kazanmaktadır. Açılan her davanın bir kazananı olsa da diğer taraf açısından kaybetme ve mutsuz olma riski her zaman vardır. Dahası davayı kazananın da son tahlilde mutlu olmadığı haller son derece fazladır. Geç teslim olan bir hakkın yarattığı tahribat yanında sosyal ve ekonomik maliyet nedeniyle kazananın da mutlu olmaması muhtemeldir. Tüm bu nedenlerle insanlar; “..yargı hakkım bir kenarda dursun arabuluculuk yolunu bir deneyim, ne kaybederim ki ? “diye düşünerek arabuluculuk kurumuna yönelmişler ve ortaya hem ihtiyari arabuluculuk, hem de dava şartı arabuluculukta çok ciddi istatistikî rakamlar çıkmıştır. Ülkemizdeki uyuşmazlık çözme oranları ve arabuluculuğa müracaat oranları birçok ülkeden daha yüksektir.
Arabuluculuğun ülkemizde kabul edildiği 2013 yılında başlangıçta ihtiyari arabuluculuk kabul edilmişken arabuluculuğun beklenenden hızlı bir ivme ile gelişmesi ve toplumsal ihtiyaç, dava şartı arabuluculuğu zorunlu hale getirmiş, öncelikle iş uyuşmazlıkları açısından, kısa bir süre sonra da ticari uyuşmazlıklar açısından dava şartı arabuluculuk kabul edilmiştir. Gelişme böyle devam ettiği sürece dava şartı arabuluculuğun kapsamının genişleyeceği ve bir süre sonra tüm uyuşmazlıkları kapsayacağı beklenmelidir. Bu öngörümüzün haklı çıkma ihtimali son derece yüksektir. Süreç, oraya doğru gitmektedir. Hal böyle olunca arabuluculuk gelecekte daha çok aranan ve daha çok istenen bir meslek olarak ortaya çıkacaktır. 2014 yılında arabuluculukla ilgili (katılımında son derece az olduğu) bir panelde yazarlarımızdan Adem Albayrak 'ın sunumunu bitirirken “ Size 4 kelime söyleyeceğim. Buna inanın.... (geleceğin mesleği arabuluculuk olacak) ”şeklindeki inancımız aynen sürmekte ve gerçekleşme aşamasında olduğu da gözlemlenmektedir.
Ülkemiz açısından son derece önemli bir yer edinen arabuluculuk ile ilgili birçok kitap yazılmış ise de; son değişiklikleri içeren ve özellikle arabuluculuğun temel kavramları ve felsefesini okuyucuya yansıtan, yazarların 10 yıla yakın arabuluculuk bilgi ve birikimini yansıtan kapsamlı, tartışmalı konulara ışık tutan bir kitap yazma istek ve düşüncesi ile bu kitabın yazımına başlanmıştır. Yazıma başlandıktan kısa bir süre sonra yapılacak arabuluculuk sınav tarihi 24.11.2019 olarak açıklanmış ve sınava girecek arabulucu adaylarına yardımcı olması temel amaç haline gelmiş ve o doğrultuda kitap yazımına yön verilmiştir. Yapılacak sınavda “Temel Arabuluculuk Eğitim Katılımcı Kitabı” baz alınarak sorular hazırlanacağından sınavda çıkacak soruların adaylarca rahat bir şekilde cevaplanabilmesi için bu kitap rehber alınmıştır.
Bir özlü sözde de belirtildiği gibi “ Bir işin felsefesini bilmiyor iseniz, hiç bir şey bilmiyorsunuz demektir.” Kitapta, soru bankası şeklinde sorular hazırlamak yerine arabuluculuğun temelleri ve ilkeleri ile felsefesinin okuyucu tarafından öğrenilmesi ve bu kapsamda sınavda gelecek soruların daha kolay bir şekilde cevaplanmasını mümkün kılacağı düşünülmüş ve arabuluculuk sorularla anlatılarak okuyucunun arabuluculuğu tam bir şekilde öğrenmesine yardımcı olmak hedeflenmiştir. Gerçekten de arabuluculuğun temel ilkeleri, işleyişi ve felsefesinin bilinmesi sınavda başarılı olmanın önemli bir koşuludur. Her iki yazarın, daha önceki Arabuluculuk Kurulunda ve sınav kurulunda görev alması nedeniyle edindiği tecrübenin aktarılması ve soru tiplerinin çeşitliliği karşısında soru bankasından soru çözme yerine/yanında, konunun bilinmesinin daha faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
Bu düşüncelerle soru bankası şeklinde değil, arabuluculuğu sorularla anlatma yolu seçilmiş, eksiksiz bir bakış açısı kazanan adayın sınavda başarılı olması amaçlanmıştır. Bundan başka özellikle dava şartı arabuluculukta uygulama sorunları derin bir şekilde ele alınmış, uygulayıcının önüne gelebilecek tüm sorunlu alanlara temas edilmek istenmiştir. Bu anlamda Bölge Adliye Mahkemesi kararları ve Yargıtay içtihatları belli oranda kitaba alınmıştır. İlk baskıda olabilecek eksik ve hataların okuyucudan gelecek yapıcı eleştiriler ile tamamlanacağı, bu anlamda her tür yapıcı eleştiriye açık olduğumuzu belirtmek isteriz. Arabuluculuk ile ilgili tüm ilke, kavram, yasal düzenlemeler ve işleyiş en ince ayrıntısına kadar sorularla açıklanmış bulunmaktadır.
Kitap 4 bölümden oluşturulmuş, 1. Bölümde genel olarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, çatışma teorisi, arabuluculuğun temel ilkeleri ve aşamaları, arabuluculuğun idari yapısı ve genel olarak ihtiyari arabuluculuk uygulamaları sorularla anlatılmış,
2. Bölümde ise özellikle dava şartı arabuluculuk ile ilgili soru ve sorunlar ele alınmıştır.
Bundan başka daha önceki sınavlarda özellikle mevzuatta yer alan sürelerle ilgili sorular sorulduğu gözlemlendiğinden 3. Bölümde arabuluculukta yer alan tüm süreler “Arabuluculukta Süre Düzenlemeleri “ başlığı altında 35 madde halinde okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Bu bölümün özel amacı sınavda sorulabilecek süre sorularının, adaylarca cevaplanabilmesini sağlamaktır.
4. Bölümde kitabın bütünlüğü ve okuyucunun kolay ulaşımı açısından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri, Türkiye Arabulucular Etik Kuralları ve 2019 yılı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi “Arabuluculuk İle İlgili Mevzuat“ başlığı altında kitaba eklenmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 70,20 | 70,20 |