Nübüvvet halkasının sonuncusu olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in risâlet öncesi ve sonrası yaşamı Müslümanlar için büyük önem arz etmektedir. Onun hakkında gerek Müslümanlar gerekse de gayrimüslimler tarafından sayısızca eser kaleme alınmış, âdeta yaşamı en ince ayrıntılarına kadar ortaya konulmuştur. Hâtemü'l-enbiyâ olan ve insanlık tarihinin kırılma noktasını oluşturan Allah Resûlü'nün söz, fiil ve takrirlerinin kaybolmasından endişe eden sahâbîler onun hayatını o günün şartlarına göre kayda geçirmeye çalışmışlardır. Sahâbî neslinden sonra gelen Tâbiî nesli de aynı kararlılık içerisinde onun rol-model hayatını konu edinen pek çok eser yazarak âdeta Siyer ilminin kurucuları olarak kabul edilmişlerdir. Siyer malzemesi hadis faaliyetleri içerisinde kayda geçirilmiş, İbn İshâk ile birlikte müstakil eserler ortaya çıkmaya başlamıştır. Hicrî on birinci asra kadar kaleme alınan eserler, Siyer konusunda yazılacak eserlere ve yapılacak araştırmalara kaynaklık edebilecek özelliklere sahiptir. Bu sebeple ilmî ve akademik araştırmalarda Siyer ilminin temel kaynakları hassasiyetle dikkate alınmalı ve âdeta tonlarca toprak içerisinde bulunan altını çıkarabilmek için gösterilen titiz bir çalışma edasıyla doğru bilgiye ulaşılmalıdır. Bu bağlamda ilim adamı olaylara bir yargıç, bir heykeltıraş, bir ressam ve bir senarist mantığıyla yaklaşarak hâdiselere şekil vermeye ve yargıda bulunmaya çalışmamalı, kendisine yansıyan ve görünen olayları bir fotoğrafçı ve bir kameraman duyarlılığı ile olup-biteni olduğu gibi kareye almalıdır. İlmî ve akademik bir üslupla kaleme alınan bu eser, Siyer ilminin gelişimine katkı sağlayan müelliflerin ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasını amaçlamaktadır.
Nübüvvet halkasının sonuncusu olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'in risâlet öncesi ve sonrası yaşamı Müslümanlar için büyük önem arz etmektedir. Onun hakkında gerek Müslümanlar gerekse de gayrimüslimler tarafından sayısızca eser kaleme alınmış, âdeta yaşamı en ince ayrıntılarına kadar ortaya konulmuştur. Hâtemü'l-enbiyâ olan ve insanlık tarihinin kırılma noktasını oluşturan Allah Resûlü'nün söz, fiil ve takrirlerinin kaybolmasından endişe eden sahâbîler onun hayatını o günün şartlarına göre kayda geçirmeye çalışmışlardır. Sahâbî neslinden sonra gelen Tâbiî nesli de aynı kararlılık içerisinde onun rol-model hayatını konu edinen pek çok eser yazarak âdeta Siyer ilminin kurucuları olarak kabul edilmişlerdir. Siyer malzemesi hadis faaliyetleri içerisinde kayda geçirilmiş, İbn İshâk ile birlikte müstakil eserler ortaya çıkmaya başlamıştır. Hicrî on birinci asra kadar kaleme alınan eserler, Siyer konusunda yazılacak eserlere ve yapılacak araştırmalara kaynaklık edebilecek özelliklere sahiptir. Bu sebeple ilmî ve akademik araştırmalarda Siyer ilminin temel kaynakları hassasiyetle dikkate alınmalı ve âdeta tonlarca toprak içerisinde bulunan altını çıkarabilmek için gösterilen titiz bir çalışma edasıyla doğru bilgiye ulaşılmalıdır. Bu bağlamda ilim adamı olaylara bir yargıç, bir heykeltıraş, bir ressam ve bir senarist mantığıyla yaklaşarak hâdiselere şekil vermeye ve yargıda bulunmaya çalışmamalı, kendisine yansıyan ve görünen olayları bir fotoğrafçı ve bir kameraman duyarlılığı ile olup-biteni olduğu gibi kareye almalıdır. İlmî ve akademik bir üslupla kaleme alınan bu eser, Siyer ilminin gelişimine katkı sağlayan müelliflerin ve eserlerinin daha iyi anlaşılmasını amaçlamaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 208,78 | 208,78 |