Yüce Allah, Resulüne (sav) vahvetmeve başladığında Mekke'nin vadilerinde tek başına idi. Olacak olanlardan habersizdi. Yüce Allah'ın biricik habibi olduğunu bilmiyordu. Şirkin karanlık cağlarında, fıtratın aydınlattığı yolda ilahi murakabe ile yol alıyordu. Nihayet Yüce Rabbimiz, âlemlere rahmet olsun, kullarını cahilivenin bataklığından yıkarsın ve onları temizlesin diye onu âlemlere seçti ve üstün kıldı. Nihayet, onunla birlikte emaneti taşıyacak bir nesle ihtiyaç, vardı. Bu emaneti olduğu gibi kavrayıp eda edecek bir nesle. Nebimiz (sav) Allah'tan aldığı vahyi davet etmeye başladı.
Yeryüzü alabildiğince karanlıktı ve yeryüzünü aydınlatacak nurun ilk kıvılcımı çakılmıştı, "Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar!" [74/1-2] Bütün âlemi kuşatacak, kıyamete kadar sönmeyecek imanın kıvılcımı! Karanlıklar içerisinde bunalmış, yolunu aydınlatacak bir ışığın özlemini çekenler hemen bu ışığın etrafında öbekleştiler. İşte ilk nesil olacak ve Râşit Hilâfeti kurup, kitabı ve sünneti kendilerinden sonraki kardeşlerim* aktaracak çekirdek kadro bu halkadaydı. Hz. Ebu Bekir buradaydı, Hz. Ömer buradaydı, Hz. Osman buradaydı, Hz. Ali buradaydı ve daha diğerleri... Rasulullah'ın elinde, vahyin kontrolünde birçok imtihandan geçerek ilk nesil yetişti. Rasulullah'ın sünnetini iliklerine kadar içtiler.
Kuranı, Rasıılullah (sav)'in Menheci üzere fehmettiler Sonraki dönemlerde insanlar İslam'ın temel iki kaynağı Kuran'ı ve Sünneti eski cahiliye felsefesi ile anlamaya ve yorumlamaya başlayınca birçok garip görüş ortaya çıktı. Bu sapkınlıkların bazıları Yahudi, Mecusi veya Yunan felsefesinden esinlenerek Müslümanların akidelerini ve dinlerini ifsat etmek için kasıtlı olarak islam düşmanları tarafından türetilmişti. Bu fırkalardan birisi de Şia taifesiydi. Ali (ra) yüceltmek ve diğer sahabelerden üstün tutmak söylemleri ile ortava çıktı/çıkarıldı. Daha Ali (ra) vefat etmeden bile O'nun ilahlığını konuşacak kadar ileri gidenleri oldu. Bir birinden farklı söylemde onlarca kola ayrıldılar. Anlaşılması güç olan ise, Ali'yi sevip yüceltmek ve Ehl-i Bevte saygı duymak, nasıl olurda İslam’ın kendisiyle savaşmak için gönderildiği bir şirk akidesine dönüşürdü. Bu samimiyetle açıklanacak sınırları çoktan asmıştı. Bu kitapta kısaca Şia'nın ortaya çıkışını ve inanç esaslarını ele alacağız.
Yüce Allah, Resulüne (sav) vahvetmeve başladığında Mekke'nin vadilerinde tek başına idi. Olacak olanlardan habersizdi. Yüce Allah'ın biricik habibi olduğunu bilmiyordu. Şirkin karanlık cağlarında, fıtratın aydınlattığı yolda ilahi murakabe ile yol alıyordu. Nihayet Yüce Rabbimiz, âlemlere rahmet olsun, kullarını cahilivenin bataklığından yıkarsın ve onları temizlesin diye onu âlemlere seçti ve üstün kıldı. Nihayet, onunla birlikte emaneti taşıyacak bir nesle ihtiyaç, vardı. Bu emaneti olduğu gibi kavrayıp eda edecek bir nesle. Nebimiz (sav) Allah'tan aldığı vahyi davet etmeye başladı.
Yeryüzü alabildiğince karanlıktı ve yeryüzünü aydınlatacak nurun ilk kıvılcımı çakılmıştı, "Ey bürünüp sarınan! Kalk ve uyar!" [74/1-2] Bütün âlemi kuşatacak, kıyamete kadar sönmeyecek imanın kıvılcımı! Karanlıklar içerisinde bunalmış, yolunu aydınlatacak bir ışığın özlemini çekenler hemen bu ışığın etrafında öbekleştiler. İşte ilk nesil olacak ve Râşit Hilâfeti kurup, kitabı ve sünneti kendilerinden sonraki kardeşlerim* aktaracak çekirdek kadro bu halkadaydı. Hz. Ebu Bekir buradaydı, Hz. Ömer buradaydı, Hz. Osman buradaydı, Hz. Ali buradaydı ve daha diğerleri... Rasulullah'ın elinde, vahyin kontrolünde birçok imtihandan geçerek ilk nesil yetişti. Rasulullah'ın sünnetini iliklerine kadar içtiler.
Kuranı, Rasıılullah (sav)'in Menheci üzere fehmettiler Sonraki dönemlerde insanlar İslam'ın temel iki kaynağı Kuran'ı ve Sünneti eski cahiliye felsefesi ile anlamaya ve yorumlamaya başlayınca birçok garip görüş ortaya çıktı. Bu sapkınlıkların bazıları Yahudi, Mecusi veya Yunan felsefesinden esinlenerek Müslümanların akidelerini ve dinlerini ifsat etmek için kasıtlı olarak islam düşmanları tarafından türetilmişti. Bu fırkalardan birisi de Şia taifesiydi. Ali (ra) yüceltmek ve diğer sahabelerden üstün tutmak söylemleri ile ortava çıktı/çıkarıldı. Daha Ali (ra) vefat etmeden bile O'nun ilahlığını konuşacak kadar ileri gidenleri oldu. Bir birinden farklı söylemde onlarca kola ayrıldılar. Anlaşılması güç olan ise, Ali'yi sevip yüceltmek ve Ehl-i Bevte saygı duymak, nasıl olurda İslam’ın kendisiyle savaşmak için gönderildiği bir şirk akidesine dönüşürdü. Bu samimiyetle açıklanacak sınırları çoktan asmıştı. Bu kitapta kısaca Şia'nın ortaya çıkışını ve inanç esaslarını ele alacağız.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 33,50 | 33,50 |