Sivil İtaatsizlik Kamu Vicdanına Çağrı

Stok Kodu:
9789755391625
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
256
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2013-01
Çeviren:
Yakup Coşar
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
%30 indirimli
192,00TL
134,40TL
Taksitli fiyat: 1 x 134,40TL
Tedarikçi Stoğu 3 Adet
9789755391625
422626
Sivil İtaatsizlik Kamu Vicdanına Çağrı
Sivil İtaatsizlik Kamu Vicdanına Çağrı
134.40

Tam bir çürüme dönemi yaşıyoruz. Devlet içerisinde çıkar grupları bugüne dek görülmedik ölçülerde özerkleşti. Herkes kendi “çete”sinin çıkarına göre davranıyor. Devlet bireylere, “omlet yapmak için kırılması gereken yumurtalar” olarak bakıyor. Yeni bir toplumsal mutabakat ihtiyacı var; devlet istemiyor. Mevcut hukuk sistemi zevahiri kurtarmıyor. Bütün insani değerler göreceleşmeye başladı. Peki, bütün bunlara rağmen, vicdanı sızlayan, adalet duygusuna sahip, herkes için haksızlığa karşı çıkan ve haksızlığa karşı çıkan herkesle birlikte davranmayı beceren kişi(lik)ler/birliktelikler imkansız mı? Kimse yok mu?

Sivil İtaatsizlik, haksızlıklara karşı bütün yasal yolların tükendiği noktada kamu vicdanına çağrıyı amaçlayan bir eylem türü. Düşünen, kendisiyle barışık yaşamak isteyen, “onur”dan hala haberdar olan insanların daha vahim toplumsal felaketlerin önüne geçmek için başvurabilecekleri bir çare. Bireyin, kişisel çıkarlar, parti, grup ve çevre çıkarlarından bağımsız olarak, kendisiyle vicdani hesaplaşmasının sonunda giriştiği “demokratik bir isyan türü”. Vicdanın zorladığı bu isyana başka insanların da katılması için düşünsel ortaklığa, ideolojik birliğe gerek yoktur. Karşı olunan konuyu içeren bir ortak anlayışın oluşması, yani kısmi bir düşünsel çakışmanın varlığı yeterlidir.

Başka bir ifadeyle sivil itaatsizlik, gündelik ilişkilerimizde bizi bir arada tutan ahlaki ilkeleri (haksızlıklara karşı çıkmak, yalan söylememek, sahtekarlık yapmamak, sözümüzü tutmak, yaptığımızı sahiplenmek... vb) politik düzeye taşıma, o düzeyde geçerli kılma çabasıdır. Sistemin geneline değil tekil haksızlıklara yöneliktir. Alenidir. Politik ve hukuki sorumluluk üstlenilerek kamu vicdanını kıpırdatmayı hedefleyen, şiddet içermeyen, mevcut yasal yollar tükendikten sonra başvurmak zorunda kalınan, bu nedenle yasadışı ama meşru bir eylem biçimidir.

Elinizdeki kitap konuyla ilgili farklı deneyimlerden yola çıkılarak yazılmış önemli teorik metinleri bir araya getiriyor. Bu metinler, sivil itaatsizliğin Batı'da, yani az çok adil ilişkilerin var olduğu ülkelerdeki düzeltici yanına; demokratik ilişkilerin yerleşmediği ülkelerde ise yapıcı/kurucu yanına da ayrıca dikkat çekiyor. Demokrasi kültürünün gelişmediği ülkelerde kendine güvenmediği için “zor”la varlığını sürdüren devlete karşı direnmeyi içerirken, aynı zamanda, anti totaliter yeni bir kültürün oluşmasının da önünü açıyor sivil itaatsizlik.
“Düzen” yerine “adalet”ten, “onursuz bir suskunluk” yerine “insana saygı gösteren tartışmacı bir çokseslilikten” yana olanlar için...

Tam bir çürüme dönemi yaşıyoruz. Devlet içerisinde çıkar grupları bugüne dek görülmedik ölçülerde özerkleşti. Herkes kendi “çete”sinin çıkarına göre davranıyor. Devlet bireylere, “omlet yapmak için kırılması gereken yumurtalar” olarak bakıyor. Yeni bir toplumsal mutabakat ihtiyacı var; devlet istemiyor. Mevcut hukuk sistemi zevahiri kurtarmıyor. Bütün insani değerler göreceleşmeye başladı. Peki, bütün bunlara rağmen, vicdanı sızlayan, adalet duygusuna sahip, herkes için haksızlığa karşı çıkan ve haksızlığa karşı çıkan herkesle birlikte davranmayı beceren kişi(lik)ler/birliktelikler imkansız mı? Kimse yok mu?

Sivil İtaatsizlik, haksızlıklara karşı bütün yasal yolların tükendiği noktada kamu vicdanına çağrıyı amaçlayan bir eylem türü. Düşünen, kendisiyle barışık yaşamak isteyen, “onur”dan hala haberdar olan insanların daha vahim toplumsal felaketlerin önüne geçmek için başvurabilecekleri bir çare. Bireyin, kişisel çıkarlar, parti, grup ve çevre çıkarlarından bağımsız olarak, kendisiyle vicdani hesaplaşmasının sonunda giriştiği “demokratik bir isyan türü”. Vicdanın zorladığı bu isyana başka insanların da katılması için düşünsel ortaklığa, ideolojik birliğe gerek yoktur. Karşı olunan konuyu içeren bir ortak anlayışın oluşması, yani kısmi bir düşünsel çakışmanın varlığı yeterlidir.

Başka bir ifadeyle sivil itaatsizlik, gündelik ilişkilerimizde bizi bir arada tutan ahlaki ilkeleri (haksızlıklara karşı çıkmak, yalan söylememek, sahtekarlık yapmamak, sözümüzü tutmak, yaptığımızı sahiplenmek... vb) politik düzeye taşıma, o düzeyde geçerli kılma çabasıdır. Sistemin geneline değil tekil haksızlıklara yöneliktir. Alenidir. Politik ve hukuki sorumluluk üstlenilerek kamu vicdanını kıpırdatmayı hedefleyen, şiddet içermeyen, mevcut yasal yollar tükendikten sonra başvurmak zorunda kalınan, bu nedenle yasadışı ama meşru bir eylem biçimidir.

Elinizdeki kitap konuyla ilgili farklı deneyimlerden yola çıkılarak yazılmış önemli teorik metinleri bir araya getiriyor. Bu metinler, sivil itaatsizliğin Batı'da, yani az çok adil ilişkilerin var olduğu ülkelerdeki düzeltici yanına; demokratik ilişkilerin yerleşmediği ülkelerde ise yapıcı/kurucu yanına da ayrıca dikkat çekiyor. Demokrasi kültürünün gelişmediği ülkelerde kendine güvenmediği için “zor”la varlığını sürdüren devlete karşı direnmeyi içerirken, aynı zamanda, anti totaliter yeni bir kültürün oluşmasının da önünü açıyor sivil itaatsizlik.
“Düzen” yerine “adalet”ten, “onursuz bir suskunluk” yerine “insana saygı gösteren tartışmacı bir çokseslilikten” yana olanlar için...

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 134,40    134,40   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat