Dağların yüksek, göğün yakın, Ankara’nın uzak olduğu; herkesin, hemen hemen aynı duygularla üzülüp, aynı duygularla sevindiği ve bu duyguları başka yerlerde yaşayanların hiç ama hiç bilmediği, onlar bilmediği için buradakilerin kendilerini yalnız, yalıtılmış, belki terk edilmiş hissettiği bu yerde umudun, umutsuzluğun başka başka nedenlerle oluştuğu, birbirinin ıssızlığına muhtaç bu insanların, kerhen yaşarken yanan iki odun gibi birbirine yaslanması, tuhaf bir dram, tuhaf bir hikaye oluşturuyordu.
Dağların yüksek, göğün yakın, Ankara’nın uzak olduğu; herkesin, hemen hemen aynı duygularla üzülüp, aynı duygularla sevindiği ve bu duyguları başka yerlerde yaşayanların hiç ama hiç bilmediği, onlar bilmediği için buradakilerin kendilerini yalnız, yalıtılmış, belki terk edilmiş hissettiği bu yerde umudun, umutsuzluğun başka başka nedenlerle oluştuğu, birbirinin ıssızlığına muhtaç bu insanların, kerhen yaşarken yanan iki odun gibi birbirine yaslanması, tuhaf bir dram, tuhaf bir hikaye oluşturuyordu.