Simgeler Sözlüğü

Stok Kodu:
9789758612567
Boyut:
17x24
Sayfa Sayısı:
1339
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-01
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
%24 indirimli
700,00TL
532,00TL
Taksitli fiyat: 1 x 532,00TL
Tedarikçi Stoğu 4 Adet
9789758612567
459851
Simgeler Sözlüğü
Simgeler Sözlüğü
532.00

Simgelerin de bir "amacı" vardır: Zamanın tersine çevrilmezliğine "başkaldırmak" ve insanı, tanrıların mitsel kahramanların başlangıç zamanına "taşımak", geçmişi "yakalamak" geleceği "kurmak" gibi. Çoğunluk "sömürü düzeninde tüketilemeyen", ne olduğu kendi "sessizliğinde saklı" bulunan, yeri zamanı geldiğinde dışa vuracak olan "hiçliğin" kimliklendirilmiş biçimleri olarak çıkarlar karşımıza simgeler. Bir şeyin nasıl varlığa geldiğini nasıl beslenip büyütüldüğünü anlatan karmaşık birer "kültür gerçekliğidir"ler. Her şeyin insanla "konuşmasını" sağlayan "şifre alfabe" nin harfleridir bir bakıma ya da "hiçliğin çocuklar"; eyleme geçtiklerinde, yani güncellendiklerinde "yaşamın sertliğini alırlar" ve dünyayı bizim için daha "yaşanılası bir yer" yaparlar.İnsanın bireysel özü, kendi "içindedir" ama onun bilinebilmesi için kendi dışıyla "nesnel" ilişkiye girmesi koşuldur; çünkü bireysel öz, nesnel ilişkide "okunabilir" : bu yolla bireysel öz, kendini "toplumsal öze taşır": toplumsal öz, "yok sayılmamak" için sevgi, acı, neşe, v.b duygu düşünce durumlarıyla kendini "simge" biçiminde güncelleştirir: artık o, "yadsınmaz" bir toplumsallıktır.Hiçbir şeye sahip olmayan insan önce kendi "varlığını" taşımasını öğrendi; sonra doğanın dilini, yani "simge dilini" duyular yoluyla çözdü: Gökyüzünün berraklığında "sevgi-aşkı" siyahlığında "korku"yu gördü. Rüzgarın alçalıp yükseldiğinde, yıldızların yanıp sönüşünde, gündüz ile gecenin yer değiştirişinde "hikmeti" aradı. Doğanın çıkardığı her seste simgeleri keşfetti; simgelerin tamamında sözün "sırrına" erdi. Evreni "küçük bir nokta"ya, küçük bir nokta olarak algıladıkları kendilerini "verene" dönüştürdüklerinde "sonsuz boşluktan" ya da varlıkların özünden hakikat üretti."Hakikatin izinde "varlığın da yokluğun da bir olduğunu" ya da iyilik ile kötülüğün eş olduğunu" öğrendi.Yaşamdan uzaklaşırsan "simge" senden sakınır; "hiçlik" seninle alay eder; yaşam kendi oyununu oynadığında "hiçlik" simge "doğurup" kendi geleceğini seyreder; yaşamın kendi oyunu "ölüm" tarafından kuşatılmış bir sahnede oynanan bir "trajedidir" çoğunlukla. Bu trajedide her simge "tutunulacak bir daldır.

Simgelerin de bir "amacı" vardır: Zamanın tersine çevrilmezliğine "başkaldırmak" ve insanı, tanrıların mitsel kahramanların başlangıç zamanına "taşımak", geçmişi "yakalamak" geleceği "kurmak" gibi. Çoğunluk "sömürü düzeninde tüketilemeyen", ne olduğu kendi "sessizliğinde saklı" bulunan, yeri zamanı geldiğinde dışa vuracak olan "hiçliğin" kimliklendirilmiş biçimleri olarak çıkarlar karşımıza simgeler. Bir şeyin nasıl varlığa geldiğini nasıl beslenip büyütüldüğünü anlatan karmaşık birer "kültür gerçekliğidir"ler. Her şeyin insanla "konuşmasını" sağlayan "şifre alfabe" nin harfleridir bir bakıma ya da "hiçliğin çocuklar"; eyleme geçtiklerinde, yani güncellendiklerinde "yaşamın sertliğini alırlar" ve dünyayı bizim için daha "yaşanılası bir yer" yaparlar.İnsanın bireysel özü, kendi "içindedir" ama onun bilinebilmesi için kendi dışıyla "nesnel" ilişkiye girmesi koşuldur; çünkü bireysel öz, nesnel ilişkide "okunabilir" : bu yolla bireysel öz, kendini "toplumsal öze taşır": toplumsal öz, "yok sayılmamak" için sevgi, acı, neşe, v.b duygu düşünce durumlarıyla kendini "simge" biçiminde güncelleştirir: artık o, "yadsınmaz" bir toplumsallıktır.Hiçbir şeye sahip olmayan insan önce kendi "varlığını" taşımasını öğrendi; sonra doğanın dilini, yani "simge dilini" duyular yoluyla çözdü: Gökyüzünün berraklığında "sevgi-aşkı" siyahlığında "korku"yu gördü. Rüzgarın alçalıp yükseldiğinde, yıldızların yanıp sönüşünde, gündüz ile gecenin yer değiştirişinde "hikmeti" aradı. Doğanın çıkardığı her seste simgeleri keşfetti; simgelerin tamamında sözün "sırrına" erdi. Evreni "küçük bir nokta"ya, küçük bir nokta olarak algıladıkları kendilerini "verene" dönüştürdüklerinde "sonsuz boşluktan" ya da varlıkların özünden hakikat üretti."Hakikatin izinde "varlığın da yokluğun da bir olduğunu" ya da iyilik ile kötülüğün eş olduğunu" öğrendi.Yaşamdan uzaklaşırsan "simge" senden sakınır; "hiçlik" seninle alay eder; yaşam kendi oyununu oynadığında "hiçlik" simge "doğurup" kendi geleceğini seyreder; yaşamın kendi oyunu "ölüm" tarafından kuşatılmış bir sahnede oynanan bir "trajedidir" çoğunlukla. Bu trajedide her simge "tutunulacak bir daldır.

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 532,00    532,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat