Gerçeklik, algılarımızdan ibarettir. Kurgu, hayal gücünün doğumundan beri bu algıların ötesini imler: gerçekliği tüm parçalarıyla bir bütün olarak kavramamızı sağlayandır. Uyarıcıların kaosunda gerçeği görebilmemizin tek yolu bizi öteye çağıran “gerçekdışı” kurmacadır. Aklın geldiği noktada gerçek ve kurgu karşıtlığı yerini bir koşutluğa bırakmıştır ancak bu ikisi yine de birbirleriyle savaşır. Kutsal olan tek savaş budur. Zihnin tüm güçlerinin bu büyük muharebenin tarafları olduğu er meydanı da edebiyattır. Her şeye kadir ve aynı anda her yerde olan gerçekliğin diktası edebiyatla her an, dur durak bilmeden alaşağı edilir. Kurgu, baskın gerçekliği onu inşa ederek yıkandır.
Eleştiri ise bu ilişkinin çıplak anatomisidir. Düşünen aklın çağrıya, kendi doğasının çağrısına, cevap vermeye cüret ettiği anda konumlanır. Bu savaşın kazananı, kaybedeni, cephesi, silahı, askeri, sebebi, anlamsızlığıdır: hepsinden önce de dayatılan gerçekliğin reddi. Olmayan bir savaşta, ama yine de ölmektir eleştiri.
Eleştiriyi tehlikeli hâle getireceğiz!
Kaos Çocuk Parkı, “Kara Güneş Kitaplığı Edebiyat İncelemeleri Serisi”nin ilk kitabını gururla sunar:
“Şiir doğal olarak iletişimdir ve bu gerçeğe saygılı her kâşifin yapması gerektiği gibi en uzaktaki gerçeği, en yakındaki ile birleştirmeyi gerektirir. Bu, eleştirmenin ayrıca dikkat etmesi gereken bir şeydir.”
Şairin sorumluluğu, şiirini hangi temeller üzerine kurduğu, gerçekliği olduğu gibi mi yoksa olması gerektiği gibi mi yansıttığı ve hatta “içsel yargılar”ını, içinde bulunduğu çağın gerçeklerini yansıtmaya yeğ tutup tutmaması gerekliliği hususları, Aristoteles’ten bu yana eleştiri biliminin en tartışmalı sorunlarındandır. Buna ek olarak eleştirinin kendi içinde izlemesi gereken yöntemlerle ilgili, onun söz konusu eserle kurması gereken ilişki biçimlerine dair çeşitli görüşler de mevcuttur. “Şiirden Sesler Korosu”nda, Koray Feyiz büyük bir titizlikle edebiyat tarihinin ebedi sorunlarını şiirin ve şairin köklerinden sürdüğü izle eleştiri ve edebiyatı, teori ve pratiği, kimi zaman birbirine çarpıştırıp kimi zaman da uzlaştırarak ama mutlaka yakından ilişkilendirerek günümüz Türkçe şiirine yansıtıyor. 2000’li yıllarda ülke şiirinin geçirdiği evreleri Türkçe şiirin köşetaşlarıyla, çağımız düşün dünyasını şekillendiren başlıca düşünce hareketlerinin ışığında mercek altına alırken aynı zamanda okuyucuyu eleştirinin mevcut durumuyla yine bu bağlamda yüzleşmeye çağırarak çağımızın gerektirdiklerine cevap veriyor.
Gerçeklik, algılarımızdan ibarettir. Kurgu, hayal gücünün doğumundan beri bu algıların ötesini imler: gerçekliği tüm parçalarıyla bir bütün olarak kavramamızı sağlayandır. Uyarıcıların kaosunda gerçeği görebilmemizin tek yolu bizi öteye çağıran “gerçekdışı” kurmacadır. Aklın geldiği noktada gerçek ve kurgu karşıtlığı yerini bir koşutluğa bırakmıştır ancak bu ikisi yine de birbirleriyle savaşır. Kutsal olan tek savaş budur. Zihnin tüm güçlerinin bu büyük muharebenin tarafları olduğu er meydanı da edebiyattır. Her şeye kadir ve aynı anda her yerde olan gerçekliğin diktası edebiyatla her an, dur durak bilmeden alaşağı edilir. Kurgu, baskın gerçekliği onu inşa ederek yıkandır.
Eleştiri ise bu ilişkinin çıplak anatomisidir. Düşünen aklın çağrıya, kendi doğasının çağrısına, cevap vermeye cüret ettiği anda konumlanır. Bu savaşın kazananı, kaybedeni, cephesi, silahı, askeri, sebebi, anlamsızlığıdır: hepsinden önce de dayatılan gerçekliğin reddi. Olmayan bir savaşta, ama yine de ölmektir eleştiri.
Eleştiriyi tehlikeli hâle getireceğiz!
Kaos Çocuk Parkı, “Kara Güneş Kitaplığı Edebiyat İncelemeleri Serisi”nin ilk kitabını gururla sunar:
“Şiir doğal olarak iletişimdir ve bu gerçeğe saygılı her kâşifin yapması gerektiği gibi en uzaktaki gerçeği, en yakındaki ile birleştirmeyi gerektirir. Bu, eleştirmenin ayrıca dikkat etmesi gereken bir şeydir.”
Şairin sorumluluğu, şiirini hangi temeller üzerine kurduğu, gerçekliği olduğu gibi mi yoksa olması gerektiği gibi mi yansıttığı ve hatta “içsel yargılar”ını, içinde bulunduğu çağın gerçeklerini yansıtmaya yeğ tutup tutmaması gerekliliği hususları, Aristoteles’ten bu yana eleştiri biliminin en tartışmalı sorunlarındandır. Buna ek olarak eleştirinin kendi içinde izlemesi gereken yöntemlerle ilgili, onun söz konusu eserle kurması gereken ilişki biçimlerine dair çeşitli görüşler de mevcuttur. “Şiirden Sesler Korosu”nda, Koray Feyiz büyük bir titizlikle edebiyat tarihinin ebedi sorunlarını şiirin ve şairin köklerinden sürdüğü izle eleştiri ve edebiyatı, teori ve pratiği, kimi zaman birbirine çarpıştırıp kimi zaman da uzlaştırarak ama mutlaka yakından ilişkilendirerek günümüz Türkçe şiirine yansıtıyor. 2000’li yıllarda ülke şiirinin geçirdiği evreleri Türkçe şiirin köşetaşlarıyla, çağımız düşün dünyasını şekillendiren başlıca düşünce hareketlerinin ışığında mercek altına alırken aynı zamanda okuyucuyu eleştirinin mevcut durumuyla yine bu bağlamda yüzleşmeye çağırarak çağımızın gerektirdiklerine cevap veriyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 26,39 | 26,39 |