Günümüzde şiddet çoğu zaman aşırı biçimler alıyor. Bunun üzerine düşünmek şiddet, siyaset ve medeniyet üzerine düşünmek demek. Geleceğin belirsizleştiği, içine kapanma ve nefret eğilimlerinin arttığı bir dönemde, şiddete başvurmanın cazibesine kapılmaya yol açacak tarihten devraldığımız iblislere teslim olmamak nasıl mümkün olabilir? Bunun için güvenlikçi ve otoriter reflekslere, değişime direniş üzerine düşünmek ertelenemez bir ihtiyaç. Aynı zamanda bu kopma anları bir bellek çalışması gereğini gündeme getiriyor. Bu kopuş anlarını, Étienne Balibar'ın ''aşırı şiddet'' olarak tanımladığı duruma teslim olmadan nasıl aşabiliriz?
''Siyaset, Şiddet, Sürgünü/Sürgünü Bozma'' başlığıyla İstanbul'da düzenlenen uluslararası konferans vesilesiyle yayımlanan bu kitapta, Pınar Selek otoriter bir rejimde feminist ve antimilitarist mücadelelerin siyasal repertuarın değişimine yaptıkları katkıya ışık tutuyor. Ahmet İnsel, demokratik geçiş konusundaki siyasal kuramları ele alarak, Türkiye'de bir yüzyılı aşan bir süreden beri devam eden ve bitmeyen ''geçiş/dönüşüm'' döneminin sürekliliklerini sorguluyor. Konferanstaki tartışmaların merkezinde yer alan Balibar'ın metni ise şiddet figürlerinin ikircilliğini ve şiddetle karşılaşan siyasetin sorunlarını ele alıyor. Bireysel ve toplu şiddet neden bir türlü aşılamıyor? Şiddeti yok etmek mümkün değilse, o zaman buna teslim olmadan, bu gerçeği nasıl dönüştürebilir, bir siyasal pratiğe çevirebiliriz? Elinizdeki kitap, şiddet karşıtı siyaset geliştirmek için siyaset ve şiddet üzerine düşünmeye davet ediyor.
Günümüzde şiddet çoğu zaman aşırı biçimler alıyor. Bunun üzerine düşünmek şiddet, siyaset ve medeniyet üzerine düşünmek demek. Geleceğin belirsizleştiği, içine kapanma ve nefret eğilimlerinin arttığı bir dönemde, şiddete başvurmanın cazibesine kapılmaya yol açacak tarihten devraldığımız iblislere teslim olmamak nasıl mümkün olabilir? Bunun için güvenlikçi ve otoriter reflekslere, değişime direniş üzerine düşünmek ertelenemez bir ihtiyaç. Aynı zamanda bu kopma anları bir bellek çalışması gereğini gündeme getiriyor. Bu kopuş anlarını, Étienne Balibar'ın ''aşırı şiddet'' olarak tanımladığı duruma teslim olmadan nasıl aşabiliriz?
''Siyaset, Şiddet, Sürgünü/Sürgünü Bozma'' başlığıyla İstanbul'da düzenlenen uluslararası konferans vesilesiyle yayımlanan bu kitapta, Pınar Selek otoriter bir rejimde feminist ve antimilitarist mücadelelerin siyasal repertuarın değişimine yaptıkları katkıya ışık tutuyor. Ahmet İnsel, demokratik geçiş konusundaki siyasal kuramları ele alarak, Türkiye'de bir yüzyılı aşan bir süreden beri devam eden ve bitmeyen ''geçiş/dönüşüm'' döneminin sürekliliklerini sorguluyor. Konferanstaki tartışmaların merkezinde yer alan Balibar'ın metni ise şiddet figürlerinin ikircilliğini ve şiddetle karşılaşan siyasetin sorunlarını ele alıyor. Bireysel ve toplu şiddet neden bir türlü aşılamıyor? Şiddeti yok etmek mümkün değilse, o zaman buna teslim olmadan, bu gerçeği nasıl dönüştürebilir, bir siyasal pratiğe çevirebiliriz? Elinizdeki kitap, şiddet karşıtı siyaset geliştirmek için siyaset ve şiddet üzerine düşünmeye davet ediyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 12,78 | 12,78 |