İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyen ve bütün bunları bilgisayar niteliğindeki hafızasına depo eden bir kişiydi. Her semtin tarihini, ünlülerini, olaylarını, en ince detayına kadar, bir film seyrettirir gibi okurlarına aktarırdı. İstanbul'a dair bilgi dağarcığımızı zenginleştiren bu orijinal yazılar, o günlerin gazete sütunlarında kaldı. Sermet Muhtar Alus'un bütün yazıları İstanbullular tarafından büyük bir tutkuyla okunurdu. Çünkü bunların hepsinde İstanbul'u seyretmek, İstanbul'u yaşamak olanağı vardı. Romanlarının da hepsinde, eski İstanbul bütün ihtişamı ile güzelliği ve geleneğiyle yaşamaktaydı. Belki onun içindir ki -mizah alanında güçlü bir kalem arkadaşı olan- Refik Halit Karay, Sermet Muhtar'a çok güzel deyim bulmuştu. Ona göre Sermet Muhtar, büyük bir ‘İstanbulist’ti. İstanbulluların gönüllerinde orijinal yazılarıyla, taht kuran bir kişiydi... İstanbul'un canlı rehberiydi... Romanlarının hepsinde İstanbul'un silueti görünür. Aslında Sermet Muhtar Alus'un ‘İstanbul’suz hiçbir yazısı yoktur. Kalbi İstanbul için çarpan, kalemi İstanbul'u konuşturan, beyni İstanbul'la dopdolu bir kişiydi..."
* * *
Sermet Muhtar Alus’un “Eski Defterdekiler” başlığını taşıyan on sekiz röportajı Akşam gazetesinde 3 Mart 1932 – 26 Nisan 1932 tarihleri arasında tefrika edilmiştir. Devrin ileri gelen İstanbullularıyla yapılan bu söyleşilerde Sermet Muhtar, her birine aynı soruları sormuştur. Her söyleşi "Bugün 25 yaşında olsaydınız?" sorusuyla bitmektedir. Biz de bu 18 söyleşinin son sorusundan hareketle eseri bu üst başlıkla yayımlamak istedik. Belki de yaşı ilerlemiş herkesin kendisine sorması gereken bir soru olduğu için... Röportajlar resimli olarak tefrika edildiğinden biz de aynı şekilde resimlere metne dahil ederek yayımladık.
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım:
"Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyen ve bütün bunları bilgisayar niteliğindeki hafızasına depo eden bir kişiydi. Her semtin tarihini, ünlülerini, olaylarını, en ince detayına kadar, bir film seyrettirir gibi okurlarına aktarırdı. İstanbul'a dair bilgi dağarcığımızı zenginleştiren bu orijinal yazılar, o günlerin gazete sütunlarında kaldı. Sermet Muhtar Alus'un bütün yazıları İstanbullular tarafından büyük bir tutkuyla okunurdu. Çünkü bunların hepsinde İstanbul'u seyretmek, İstanbul'u yaşamak olanağı vardı. Romanlarının da hepsinde, eski İstanbul bütün ihtişamı ile güzelliği ve geleneğiyle yaşamaktaydı. Belki onun içindir ki -mizah alanında güçlü bir kalem arkadaşı olan- Refik Halit Karay, Sermet Muhtar'a çok güzel deyim bulmuştu. Ona göre Sermet Muhtar, büyük bir ‘İstanbulist’ti. İstanbulluların gönüllerinde orijinal yazılarıyla, taht kuran bir kişiydi... İstanbul'un canlı rehberiydi... Romanlarının hepsinde İstanbul'un silueti görünür. Aslında Sermet Muhtar Alus'un ‘İstanbul’suz hiçbir yazısı yoktur. Kalbi İstanbul için çarpan, kalemi İstanbul'u konuşturan, beyni İstanbul'la dopdolu bir kişiydi..."
* * *
Sermet Muhtar Alus’un “Eski Defterdekiler” başlığını taşıyan on sekiz röportajı Akşam gazetesinde 3 Mart 1932 – 26 Nisan 1932 tarihleri arasında tefrika edilmiştir. Devrin ileri gelen İstanbullularıyla yapılan bu söyleşilerde Sermet Muhtar, her birine aynı soruları sormuştur. Her söyleşi "Bugün 25 yaşında olsaydınız?" sorusuyla bitmektedir. Biz de bu 18 söyleşinin son sorusundan hareketle eseri bu üst başlıkla yayımlamak istedik. Belki de yaşı ilerlemiş herkesin kendisine sorması gereken bir soru olduğu için... Röportajlar resimli olarak tefrika edildiğinden biz de aynı şekilde resimlere metne dahil ederek yayımladık.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 108,00 | 108,00 |