Provence... Nice’den Avignon’a Fransız Riviera’sının büyük bölümünü oluşturan kıyı şeridine tepeden bakan, minyatür Orta Çağ kentlerinin peş peşe sıralandığı bölge. Günümüzde Avignon, her yıl düzenlenen tiyatro festivaliyle ünlü. Riviera ise yerleşik ve yürüyen doğal güzellikleriyle nam salıyor. Çoğu bugünkü Monaco Prensi’nin ataları tarafından kurulmuş olan Orta Çağ kentleri ise, mor lavanta tarlalarıyla birbirinden ayrılan tepeler üzerinde kurulu. Kollarınızı iki yana açtığınızda iki taraftaki evlere değebildiğiniz, çoğu merdivenli daracık sokakları, taş oyma kalecikleri, kuleleri ve surlarıyla sizi büyüleyip götüren bir zamanların derebeylik merkezleri. O tepelerde şimdi Matisse’in mimarî planından rahip kostümlerine kadar her şeyini tasarladığı minik bir kilise, Renoir’ın meyve ağaçlarıyla dolu koca bahçe içindeki müzeye dönüştürülmüş evi, Picasso’nun, Abidin Dino’nun yıllarını geçirdiği kasabalar var. Tadına doyulmaz bir güzellik. Scipio’nun Düşü, bu dingin güzelliğe gelinceye kadar o topraklarda yaşananları üç ayrı çağın öyküsüyle anlatıyor bize. 7. yüzyıl, 14. yüzyıl ve 20. yüzyılın 2. Dünya Savaşıyla heder edilen yılları. İster kilise egemenliğinin hüküm sürdüğü dönemler olsun, ister kara veba salgınları, ister Nazi vebası, küçük insanların küçük hesapları ve iktidar hırsları hep aynı. Iain Pears’in, Provence bölgesini kasıp kavurmuş üç çağa yayılan anlatısını beğeneceğiniz umuduyla.
Provence... Nice’den Avignon’a Fransız Riviera’sının büyük bölümünü oluşturan kıyı şeridine tepeden bakan, minyatür Orta Çağ kentlerinin peş peşe sıralandığı bölge. Günümüzde Avignon, her yıl düzenlenen tiyatro festivaliyle ünlü. Riviera ise yerleşik ve yürüyen doğal güzellikleriyle nam salıyor. Çoğu bugünkü Monaco Prensi’nin ataları tarafından kurulmuş olan Orta Çağ kentleri ise, mor lavanta tarlalarıyla birbirinden ayrılan tepeler üzerinde kurulu. Kollarınızı iki yana açtığınızda iki taraftaki evlere değebildiğiniz, çoğu merdivenli daracık sokakları, taş oyma kalecikleri, kuleleri ve surlarıyla sizi büyüleyip götüren bir zamanların derebeylik merkezleri. O tepelerde şimdi Matisse’in mimarî planından rahip kostümlerine kadar her şeyini tasarladığı minik bir kilise, Renoir’ın meyve ağaçlarıyla dolu koca bahçe içindeki müzeye dönüştürülmüş evi, Picasso’nun, Abidin Dino’nun yıllarını geçirdiği kasabalar var. Tadına doyulmaz bir güzellik. Scipio’nun Düşü, bu dingin güzelliğe gelinceye kadar o topraklarda yaşananları üç ayrı çağın öyküsüyle anlatıyor bize. 7. yüzyıl, 14. yüzyıl ve 20. yüzyılın 2. Dünya Savaşıyla heder edilen yılları. İster kilise egemenliğinin hüküm sürdüğü dönemler olsun, ister kara veba salgınları, ister Nazi vebası, küçük insanların küçük hesapları ve iktidar hırsları hep aynı. Iain Pears’in, Provence bölgesini kasıp kavurmuş üç çağa yayılan anlatısını beğeneceğiniz umuduyla.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 17,06 | 17,06 |