Bir zamanlar içimdeki çocuğun penceresi hep bahara doğru açılırdı. O zamanlar dünya bu kadar soğuk değildi. Herkes birbirini sevgi ile karşılar, birbirlerinin mutluluklarından kendilerine pay çıkarırdı. Eşyaların salgın bir hastalığa dönüşmediği zamanlardı bu zamanlar. Bu zamanlarda karşıdaki insanın zenginliğine göre değişmezdi üslup. İnsanın zenginliği kalbinin aynasıydı. Tencerelerin içinde pişen yemekler çeşit çeşit değildi. Lakin sevgiyle pişirilen yemeklerin tadı bir başkaydı. Odaların dar ama huzurun arşıâlâya çıktığı yuvalarda büyüyordu çocuklar. Robotlaşmamışlardı o zamanlar. Ne yazık ki insan geçmişi düzeltemediği gibi geçmişe de dönemiyordu. Bunca acının vuku bulduğu dünyaya tek başıma merhem olamazdım. İçinde kin ve kötülükten başka bir şey bulunmayan insanların kirlettiği dünyadan iliğimle, kemiğimle nefret etmiştim. Ama biliyordum bir yerlerde güzel insanlar hâlâ yaşıyordu. O güzel insanların karşısında saygıyla dizlerimin üstüne çöküp avuçlarının içinden damlayan sevgi sularını tüm dünyaya serpmek isterdim. İşte buydu taşlaşmaktan korkan kalplere dayanma gücünü veren. İşte buydu siyaha boyanmış caddelerden ara sokaklara kaçıp soluk aldıran. Bir gün elbet her insan kalbinin yansıması olan kendi evini bulacaktı.
Bir zamanlar içimdeki çocuğun penceresi hep bahara doğru açılırdı. O zamanlar dünya bu kadar soğuk değildi. Herkes birbirini sevgi ile karşılar, birbirlerinin mutluluklarından kendilerine pay çıkarırdı. Eşyaların salgın bir hastalığa dönüşmediği zamanlardı bu zamanlar. Bu zamanlarda karşıdaki insanın zenginliğine göre değişmezdi üslup. İnsanın zenginliği kalbinin aynasıydı. Tencerelerin içinde pişen yemekler çeşit çeşit değildi. Lakin sevgiyle pişirilen yemeklerin tadı bir başkaydı. Odaların dar ama huzurun arşıâlâya çıktığı yuvalarda büyüyordu çocuklar. Robotlaşmamışlardı o zamanlar. Ne yazık ki insan geçmişi düzeltemediği gibi geçmişe de dönemiyordu. Bunca acının vuku bulduğu dünyaya tek başıma merhem olamazdım. İçinde kin ve kötülükten başka bir şey bulunmayan insanların kirlettiği dünyadan iliğimle, kemiğimle nefret etmiştim. Ama biliyordum bir yerlerde güzel insanlar hâlâ yaşıyordu. O güzel insanların karşısında saygıyla dizlerimin üstüne çöküp avuçlarının içinden damlayan sevgi sularını tüm dünyaya serpmek isterdim. İşte buydu taşlaşmaktan korkan kalplere dayanma gücünü veren. İşte buydu siyaha boyanmış caddelerden ara sokaklara kaçıp soluk aldıran. Bir gün elbet her insan kalbinin yansıması olan kendi evini bulacaktı.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 210,18 | 210,18 |