Doğumunun 300. yılını idrak ettiğimiz Türkmen kültürünün ikbal yıldızı Mahtumkulu Firâkî (1724-1807), aksiyoner kişiliğiyle dikkat çeken bir fikir ve dava adamı olarak medeniyet tarihimizin en seçkin isimlerinden birisidir. Her şeyden önce o, Türkmenlerin ruh dünyasını imar, millî kimliğini inşa eden ve kalemi kılıçtan keskin bilerek düşüncelerini şiirle yoğurmuş bir mütefekkirdir.
Merv, Semerkant, Hive, Buhara, Andican gibi Türk-İslam medeniyetinin kadim kültür merkezlerinden devraldığı tarihsel birikimle yetişmiş, “Hakikat yolunda rehbersiz gezmek olmaz” diyerek Türkistan’ın manevi kandilleriyle bağ kurmuş, gönlünde yaktığı irfan kıvılcımlarıyla yolumuzu aydınlatan bir meşaleye dönüşmüştür.
Şiirlerinde Türkmenistan’ın siyasi birliğinden ilk defa gür bir sedayla bahsetmiş, savunduğu birlik ülküsüyle bağımsızlık mücadelesinin fikrî temellerini atmış, Türkmen dilinin edebî dil olarak teşekkülüne öncülük etmiştir. İçinde bulunduğu dönemin şartlarını ve toplumun sorunlarını edebî detaylara sararak en berrak ve anlaşılır bir üslupla anlatmayı tercih etmiştir. Kendisine bir aile geleneği olarak dedesinin adı verilen Mahtumkulu, yakın aralıklarla sevdiklerini kaybetmesinden dolayı ayrılık anlamına gelen Firâkî mahlasını kullanmıştır.
Bu çalışma; Türkmenistan ve Özbekistan’da yapılan alan araştırmalarıyla 10 yılı aşkın bir yazı serüveni sonucunda şairin hayatı, yetiştiği edebî muhit, sanat anlayışı, dîvânı, Mahtumkulu araştırmaları tarihi ve eserlerinden seçmeler olmak üzere altı bölümden oluşmaktadır.
Sözün özü; Oğuz Han’ın, Korkut Ata’nın, Köroğlu (Göroglı)’nun, Alp Arslan’ın, Sultan Sancar’ın kahramanlık hikâyeleriyle yetişen Türkmenler; Mahtumkulu’nun başlattığı birlik çağrısıyla gönül sofrasının başında yeniden birleşmeyi başararak Bağımsız Türkmenistan Cumhuriyeti ile millî iradeyi taçlandırmıştır.
“Söyler Mahtumkulu, sözüm âlemdir
Yüce halka nasihatim, ilimdir”
Doğumunun 300. yılını idrak ettiğimiz Türkmen kültürünün ikbal yıldızı Mahtumkulu Firâkî (1724-1807), aksiyoner kişiliğiyle dikkat çeken bir fikir ve dava adamı olarak medeniyet tarihimizin en seçkin isimlerinden birisidir. Her şeyden önce o, Türkmenlerin ruh dünyasını imar, millî kimliğini inşa eden ve kalemi kılıçtan keskin bilerek düşüncelerini şiirle yoğurmuş bir mütefekkirdir.
Merv, Semerkant, Hive, Buhara, Andican gibi Türk-İslam medeniyetinin kadim kültür merkezlerinden devraldığı tarihsel birikimle yetişmiş, “Hakikat yolunda rehbersiz gezmek olmaz” diyerek Türkistan’ın manevi kandilleriyle bağ kurmuş, gönlünde yaktığı irfan kıvılcımlarıyla yolumuzu aydınlatan bir meşaleye dönüşmüştür.
Şiirlerinde Türkmenistan’ın siyasi birliğinden ilk defa gür bir sedayla bahsetmiş, savunduğu birlik ülküsüyle bağımsızlık mücadelesinin fikrî temellerini atmış, Türkmen dilinin edebî dil olarak teşekkülüne öncülük etmiştir. İçinde bulunduğu dönemin şartlarını ve toplumun sorunlarını edebî detaylara sararak en berrak ve anlaşılır bir üslupla anlatmayı tercih etmiştir. Kendisine bir aile geleneği olarak dedesinin adı verilen Mahtumkulu, yakın aralıklarla sevdiklerini kaybetmesinden dolayı ayrılık anlamına gelen Firâkî mahlasını kullanmıştır.
Bu çalışma; Türkmenistan ve Özbekistan’da yapılan alan araştırmalarıyla 10 yılı aşkın bir yazı serüveni sonucunda şairin hayatı, yetiştiği edebî muhit, sanat anlayışı, dîvânı, Mahtumkulu araştırmaları tarihi ve eserlerinden seçmeler olmak üzere altı bölümden oluşmaktadır.
Sözün özü; Oğuz Han’ın, Korkut Ata’nın, Köroğlu (Göroglı)’nun, Alp Arslan’ın, Sultan Sancar’ın kahramanlık hikâyeleriyle yetişen Türkmenler; Mahtumkulu’nun başlattığı birlik çağrısıyla gönül sofrasının başında yeniden birleşmeyi başararak Bağımsız Türkmenistan Cumhuriyeti ile millî iradeyi taçlandırmıştır.
“Söyler Mahtumkulu, sözüm âlemdir
Yüce halka nasihatim, ilimdir”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 292,50 | 292,50 |