Ülkemiz, demiryolu açısından fakir olmakla birlikte, trenlerin insanlarımız üzerinde bıraktığı etki her zaman güçlü ve kalıcı olmuştur. Özellikle ortayaş ve üstündeki nesillere tren ve istasyon kavramının veya ince ve tiz bir buharlı tren düdüğünün çağrıştırdığı nostaljiyi inkar etmek mümkün değildir.
Kimi insan yakınlarını istasyondan gurbete yolcu etmiş, kimi ise en sevdiklerini ardında bırakarak uzak diyarlara gitmenin hüznünü yaşamıştır. Bu şekliyle ayrılığı, gurbeti, hüznü ve özlemi çağrıştıran istasyon, bazen de kavuşmanın, coşkunun, sevincin tanığı olmuştur.
İnsanlarımızın hafızasına bu derece işlemiş bir olguya diğer ulaşım araçlarında rastlamak mümkün değildir. Demiryolu, maziyi çağrıştıran yönüyle adeta geçmişe kurulan bir köprü gibidir. Mevcut demiryollarımızın önemli bir kısmının Osmanlı döneminden kalması bir yana, yine o dönemde yapılmış olan bir çok hat da bugün artık sınırlarımız içinde değildir. Buna rağmen demiryolu o yörelerle aramızda duygusal bir köprü olmaya devam etmektedir. Demiryolu bu yönüyle sanki Hicaz'dır, Bağdat'tır, Yemen'dir, Üsküb'dür, Bosna'dır, Selanik'tir, Filibe'dir. Demiryolu, her haliyle kaybolan değerlerimize karşın varlığını hala sürdürebilen bir kaç güzel hasletimizin simgesi, bir Osmanlı yadigarıdır.
Gerek ekonomik, gerekse sosyal ve kültürel alanda sahip olduğu önemli konuma karşın, demiryollarının yeteri kadar araştırıldığını iddia etmek zordur. Bu çalışmamızda konu edindiğimiz Rumeli demiryolları inşa edilirken Osmanlı Devleti ekonomik amaç yanında askeri ve siyasi kaygılarla da hareket etmiştir. Hatta bu son ikisi çoğu zaman ekonomik kaygıların önüne çıkmıştır.
Demiryolunun sosyal ve kültürel etkilerinden dışında, bir de ekonomik yönü vardır ki hiç de göz ardı edilemez. Nitekim yakın dönem ekonomik gelişmeleri kapsamında demiryolunun oldukça önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir.
Ülkemiz, demiryolu açısından fakir olmakla birlikte, trenlerin insanlarımız üzerinde bıraktığı etki her zaman güçlü ve kalıcı olmuştur. Özellikle ortayaş ve üstündeki nesillere tren ve istasyon kavramının veya ince ve tiz bir buharlı tren düdüğünün çağrıştırdığı nostaljiyi inkar etmek mümkün değildir.
Kimi insan yakınlarını istasyondan gurbete yolcu etmiş, kimi ise en sevdiklerini ardında bırakarak uzak diyarlara gitmenin hüznünü yaşamıştır. Bu şekliyle ayrılığı, gurbeti, hüznü ve özlemi çağrıştıran istasyon, bazen de kavuşmanın, coşkunun, sevincin tanığı olmuştur.
İnsanlarımızın hafızasına bu derece işlemiş bir olguya diğer ulaşım araçlarında rastlamak mümkün değildir. Demiryolu, maziyi çağrıştıran yönüyle adeta geçmişe kurulan bir köprü gibidir. Mevcut demiryollarımızın önemli bir kısmının Osmanlı döneminden kalması bir yana, yine o dönemde yapılmış olan bir çok hat da bugün artık sınırlarımız içinde değildir. Buna rağmen demiryolu o yörelerle aramızda duygusal bir köprü olmaya devam etmektedir. Demiryolu bu yönüyle sanki Hicaz'dır, Bağdat'tır, Yemen'dir, Üsküb'dür, Bosna'dır, Selanik'tir, Filibe'dir. Demiryolu, her haliyle kaybolan değerlerimize karşın varlığını hala sürdürebilen bir kaç güzel hasletimizin simgesi, bir Osmanlı yadigarıdır.
Gerek ekonomik, gerekse sosyal ve kültürel alanda sahip olduğu önemli konuma karşın, demiryollarının yeteri kadar araştırıldığını iddia etmek zordur. Bu çalışmamızda konu edindiğimiz Rumeli demiryolları inşa edilirken Osmanlı Devleti ekonomik amaç yanında askeri ve siyasi kaygılarla da hareket etmiştir. Hatta bu son ikisi çoğu zaman ekonomik kaygıların önüne çıkmıştır.
Demiryolunun sosyal ve kültürel etkilerinden dışında, bir de ekonomik yönü vardır ki hiç de göz ardı edilemez. Nitekim yakın dönem ekonomik gelişmeleri kapsamında demiryolunun oldukça önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 166,00 | 166,00 |