“Festival günlerinde, aynı gün içinde izleyeceğim üçüncü filmin başlamasını, gözlerim yorgun ve beynim durgun olarak beklerken dahi ışıklar kapanınca heyecanlanmaktan kendimi alamam. İşte bu duyguyu hissetmeyenlerin, bir başka deyişle, sinemanın büyüsüne kapılmamış olanların, sinefilleri anlamasının zor olduğu kanısındayım.”
“Ruhuma Dokunan Filmler”, bize, Neşe Ürel'in bir ömürlük “sinefil” emeğinin damla damla biriktirdiği filmlerden kareler izletiyor. Sadece perdeye yansıyanları değil, perdenin dışındaki hayatı da izliyoruz: Yazlık sinemalarda ay çekirdeklerine, hastane ziyaretine gelen bir festival programına, hava muhalefetine rağmen izlenen filmlere şahit oluyoruz; gözlerimizin önünde kendi hayatımızın filmleri canlanıyor. Neşe Ürel'in hayatının filmlerini, ya da, daha doğru bir ifadeyle, filmlerinin hayatını izlerken kendi hayatımız da bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden kayıp gidiyor. Ancak, endişelenmiyoruz, hüzünlü ama ümitli bir mutlulukla hatırlıyoruz her şeyi. Salondan çıkarken, pek de aşina olmadığımız, ismi kulağa biraz tuhaf gelen “sinefil” kimdir, ne hisseder, iyice bir öğreniyoruz:
“Yaşlandığımda; evden çıkabildiğim, aklım başımda olduğu sürece, elimde bastonumla hiç gocunmadan sinemanın yolunu tutacağımdan emin olabilirsiniz. Daha çok yaşlandığımda ise arşivimdeki filmler imdadıma yetişecektir diye umuyorum. Gördüğünüz gibi gelecek için hayallerim hep sinema üstüne. Hayata gözlerimi yumana kadar dilerim sinemasız kalmam.”
Ruhu sinemaya uğramış herkes beğeniyle okuyacak.
“Festival günlerinde, aynı gün içinde izleyeceğim üçüncü filmin başlamasını, gözlerim yorgun ve beynim durgun olarak beklerken dahi ışıklar kapanınca heyecanlanmaktan kendimi alamam. İşte bu duyguyu hissetmeyenlerin, bir başka deyişle, sinemanın büyüsüne kapılmamış olanların, sinefilleri anlamasının zor olduğu kanısındayım.”
“Ruhuma Dokunan Filmler”, bize, Neşe Ürel'in bir ömürlük “sinefil” emeğinin damla damla biriktirdiği filmlerden kareler izletiyor. Sadece perdeye yansıyanları değil, perdenin dışındaki hayatı da izliyoruz: Yazlık sinemalarda ay çekirdeklerine, hastane ziyaretine gelen bir festival programına, hava muhalefetine rağmen izlenen filmlere şahit oluyoruz; gözlerimizin önünde kendi hayatımızın filmleri canlanıyor. Neşe Ürel'in hayatının filmlerini, ya da, daha doğru bir ifadeyle, filmlerinin hayatını izlerken kendi hayatımız da bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden kayıp gidiyor. Ancak, endişelenmiyoruz, hüzünlü ama ümitli bir mutlulukla hatırlıyoruz her şeyi. Salondan çıkarken, pek de aşina olmadığımız, ismi kulağa biraz tuhaf gelen “sinefil” kimdir, ne hisseder, iyice bir öğreniyoruz:
“Yaşlandığımda; evden çıkabildiğim, aklım başımda olduğu sürece, elimde bastonumla hiç gocunmadan sinemanın yolunu tutacağımdan emin olabilirsiniz. Daha çok yaşlandığımda ise arşivimdeki filmler imdadıma yetişecektir diye umuyorum. Gördüğünüz gibi gelecek için hayallerim hep sinema üstüne. Hayata gözlerimi yumana kadar dilerim sinemasız kalmam.”
Ruhu sinemaya uğramış herkes beğeniyle okuyacak.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 71,82 | 71,82 |