Recaizade Mahmut Ekrem Bütün Eserleri-4 / Piyesler Afife Anjelik - Atala - Vuslat - Havada Çarpışan Sesler - Çok Bilen Çok Yanılır

Stok Kodu:
9786057858290
Boyut:
17x24
Sayfa Sayısı:
311
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Kategori:
%15 indirimli
350,00TL
297,50TL
9786057858290
394281
Recaizade Mahmut Ekrem Bütün Eserleri-4 / Piyesler
Recaizade Mahmut Ekrem Bütün Eserleri-4 / Piyesler Afife Anjelik - Atala - Vuslat - Havada Çarpışan Sesler - Çok Bilen Çok Yanılır
297.50

Recaîzade Mahmut Ekrem’in “Bütün Eserleri”nin dördüncü cildi, onun piyeslerini içeriyor. Edebî hayatında şiirin ardından en çok eser verdiği tür tiyatro olan Recaîzade Ekrem’in dört piyesi vardır. Bunlar Afife Anjelik (1870), Atala (1873), Vuslat (1874) ve Çok Bilen Çok Yanılır (1916) adlarını taşıyor. Afife Anjelik’in yayım tarihi, Recaîzade Ekrem’in edebî faaliyete tiyatro ile baş ladığını göstermektedir. Dolayısıyla, kronolojik bakımdan şiirden daha önce olsa da onun kurmaca külliyatındaki niceliksel öncelik şiire aittir. Üstelik, o, birkaç yıl içinde yazıp yayımladığı oyunlarının ardından yönünü şiire çevire­cek ve o türdeki eserleriyle ün kazanacaktır. Hazırladığımız külliyatın düzen­lemesini yaparken tiyatroyu bu gerekçeyle dördüncü cilde bırakmayı tercih ettik.

Recaîzade Ekrem’in piyeslerini kaynakları açısından iki gruba ayırmak mümkündür. İlk iki oyunu, batılı; son ikisi ise yerli özellikler taşır. Belki ikin­ci grubu da kendi içinde ayırabiliriz; çünkü, Vuslat, bütünüyle İstanbul mer­kezliyken, Çok Bilen Çok Yanılır, daha doğudan, ortadoğu coğrafyasında te­mel bulmuş Binbir Gündüz Hikâyeleri’nden güçlü esintiler taşımaktadır. Bu ayrıştırmadan, Recaîzade Ekrem’in, tiyatro türündeki eserlerinde yabancı/ batı kökenli bir beslenmeden yerli/ doğulu bir temele yöneldiğini belirtmek mümkündür. Yerele dönüş, tiyatrolarının diline de yansımıştır. Yazar, birkaç yıl içinde art arda kaleme aldığı bu oyunlarda giderek sadeleşen ve hatta halk ağzına yakınlaşan bir dil kullanmıştır. Bu noktada aykırı bir durumun varlı­ğı dikkat çekiyor. Piyes yazarı Ekrem, batılı metinlerden doğulu kaynaklara dönerken; şair Ekrem ise yerli, doğulu bir noktadan batılı bir estetik/ poetik anlayışa ulaşmıştır. Piyes yazarı Recaîzade Ekrem, 1870 yılında ilk oyununu tamamen yabancı bir kurmaca ortamda örerken aynı sırada yazdığı şiirleri sa­dece bir yıl sonra, Nağme-i Seher adlı ilk kitabında, tam bir Divan şairi edasıyla “tedvin” edecektir.

Recîzade Ekrem’in piyesleri, içinde benim de bulunduğum bir ekip ta­rafından hazırlanan ve sadece kurmaca eserlerle sınırlı kalan ilk külliyatın içinde de yer bularak yayımlanmıştı (Bütün Eserleri, C.1, haz. İsmail Parlatır, Nurullah Çetin, Hakan Sazyek, MEB Yayınları, İstanbul, 1997). Yeni külliyatı hazırlarken bizzat özgün metinleri temel aldığımızı belirtmek isteriz. Bu bağ­lamda ilk külliyatla da karşılaştırma yaparak kimi eksiklikleri ve birkaç yanlış okumayı da giderme imkânı bulduk.

Recaîzade Ekrem’in, şiir kitaplarındaki görsellik titizliğini oyunlarında bulmak güç. Bunda onların basıldığı onyılın teknik imkânlarının büyük rolü olsa gerek. Dolayısıyla, bir sonraki onyılda biraz daha yetkinleşen basım ge­reçlerinin söz gelimi Zemzemelere nasıl yansıdığını biliyoruz. Oysa piyesleri sıradan bir mizanpajla ve değişik sayfa düzeniyle basılmış. Biz de onların ilk basımlarındaki özgün biçim özelliklerini koruduk. Bir başka deyişle, oyunlar arasında sayfa düzeni bakımından farklılık olması, özgün metinlerin sayfa dü­zenine sadık kalma tutumumuzdan kaynaklanmaktadır. Ancak, metinlerdeki imlâ işaretleri üzerinde az da olsa tasarrufta bulunmak zorunda kaldık.

Recaîzade Mahmut Ekrem külliyatının bu cildini, bir önceki ciltten yak­laşık bir yıl sonra çıkarabiliyor olmamız -bilinen ve bilinmeyen koşullar al­tında- mutluluk verici. İzleyen ciltte Üstad’ın hikâyeleri ve romanı; altıncı ciltte çevirileri, makaleleri ve mektupları yer alacak. Külliyatın son cildi, Ta­lim-i Edebiyat’ı barındıracak. Hayatın da bu plânımızı destekleyeceğini ümit ediyoruz.

Kitaptaki konuların ana başlıkları:

Afife Anjelik
Atala
Vuslat
Havada Çarpışan Sesler
Çok Bilen Çok Yanılır

Recaîzade Mahmut Ekrem’in “Bütün Eserleri”nin dördüncü cildi, onun piyeslerini içeriyor. Edebî hayatında şiirin ardından en çok eser verdiği tür tiyatro olan Recaîzade Ekrem’in dört piyesi vardır. Bunlar Afife Anjelik (1870), Atala (1873), Vuslat (1874) ve Çok Bilen Çok Yanılır (1916) adlarını taşıyor. Afife Anjelik’in yayım tarihi, Recaîzade Ekrem’in edebî faaliyete tiyatro ile baş ladığını göstermektedir. Dolayısıyla, kronolojik bakımdan şiirden daha önce olsa da onun kurmaca külliyatındaki niceliksel öncelik şiire aittir. Üstelik, o, birkaç yıl içinde yazıp yayımladığı oyunlarının ardından yönünü şiire çevire­cek ve o türdeki eserleriyle ün kazanacaktır. Hazırladığımız külliyatın düzen­lemesini yaparken tiyatroyu bu gerekçeyle dördüncü cilde bırakmayı tercih ettik.

Recaîzade Ekrem’in piyeslerini kaynakları açısından iki gruba ayırmak mümkündür. İlk iki oyunu, batılı; son ikisi ise yerli özellikler taşır. Belki ikin­ci grubu da kendi içinde ayırabiliriz; çünkü, Vuslat, bütünüyle İstanbul mer­kezliyken, Çok Bilen Çok Yanılır, daha doğudan, ortadoğu coğrafyasında te­mel bulmuş Binbir Gündüz Hikâyeleri’nden güçlü esintiler taşımaktadır. Bu ayrıştırmadan, Recaîzade Ekrem’in, tiyatro türündeki eserlerinde yabancı/ batı kökenli bir beslenmeden yerli/ doğulu bir temele yöneldiğini belirtmek mümkündür. Yerele dönüş, tiyatrolarının diline de yansımıştır. Yazar, birkaç yıl içinde art arda kaleme aldığı bu oyunlarda giderek sadeleşen ve hatta halk ağzına yakınlaşan bir dil kullanmıştır. Bu noktada aykırı bir durumun varlı­ğı dikkat çekiyor. Piyes yazarı Ekrem, batılı metinlerden doğulu kaynaklara dönerken; şair Ekrem ise yerli, doğulu bir noktadan batılı bir estetik/ poetik anlayışa ulaşmıştır. Piyes yazarı Recaîzade Ekrem, 1870 yılında ilk oyununu tamamen yabancı bir kurmaca ortamda örerken aynı sırada yazdığı şiirleri sa­dece bir yıl sonra, Nağme-i Seher adlı ilk kitabında, tam bir Divan şairi edasıyla “tedvin” edecektir.

Recîzade Ekrem’in piyesleri, içinde benim de bulunduğum bir ekip ta­rafından hazırlanan ve sadece kurmaca eserlerle sınırlı kalan ilk külliyatın içinde de yer bularak yayımlanmıştı (Bütün Eserleri, C.1, haz. İsmail Parlatır, Nurullah Çetin, Hakan Sazyek, MEB Yayınları, İstanbul, 1997). Yeni külliyatı hazırlarken bizzat özgün metinleri temel aldığımızı belirtmek isteriz. Bu bağ­lamda ilk külliyatla da karşılaştırma yaparak kimi eksiklikleri ve birkaç yanlış okumayı da giderme imkânı bulduk.

Recaîzade Ekrem’in, şiir kitaplarındaki görsellik titizliğini oyunlarında bulmak güç. Bunda onların basıldığı onyılın teknik imkânlarının büyük rolü olsa gerek. Dolayısıyla, bir sonraki onyılda biraz daha yetkinleşen basım ge­reçlerinin söz gelimi Zemzemelere nasıl yansıdığını biliyoruz. Oysa piyesleri sıradan bir mizanpajla ve değişik sayfa düzeniyle basılmış. Biz de onların ilk basımlarındaki özgün biçim özelliklerini koruduk. Bir başka deyişle, oyunlar arasında sayfa düzeni bakımından farklılık olması, özgün metinlerin sayfa dü­zenine sadık kalma tutumumuzdan kaynaklanmaktadır. Ancak, metinlerdeki imlâ işaretleri üzerinde az da olsa tasarrufta bulunmak zorunda kaldık.

Recaîzade Mahmut Ekrem külliyatının bu cildini, bir önceki ciltten yak­laşık bir yıl sonra çıkarabiliyor olmamız -bilinen ve bilinmeyen koşullar al­tında- mutluluk verici. İzleyen ciltte Üstad’ın hikâyeleri ve romanı; altıncı ciltte çevirileri, makaleleri ve mektupları yer alacak. Külliyatın son cildi, Ta­lim-i Edebiyat’ı barındıracak. Hayatın da bu plânımızı destekleyeceğini ümit ediyoruz.

Kitaptaki konuların ana başlıkları:

Afife Anjelik
Atala
Vuslat
Havada Çarpışan Sesler
Çok Bilen Çok Yanılır

Tüm kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 297,50    297,50   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat