Dünyanın en büyük imparatorluklarından biri, Osmanlı İmparatorluğu, birkaç yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde çöktü. Öyle bir imparatorluktu ki bu, Bourbon ve Napolyon Fransası'ndan, Avusturya-Macaristan ve Rus imparatorluklarından çok daha uzun bir süre yaşamayı başarmıştı. Bu çöküşle birlikte yerini aralarında Türkiye, Irak, Suriye, eski Ürdün, Filistin ve -sonradan Suudi Arabistan'ın parçası olan- Hicaz da dahil olmak üzere bir dizi farklı ve sorunlu krallık, cumhuriyet, şeyhlik ve manda yönetimi aldı. İmparatorluğun çöküş döneminin son aşamasında Osmanlının nasıl bir dağılma süreci yaşadığı yeterince açıktır. Yeterince açık olmayan, bu dağılma sürecinin neden söz konusu dönemde yaşanmış olduğudur. 1908'deki Jön Türk Devriminin ardında hangi faktörler yatmaktadır? Nasıl olmuştur da savaş meydanlarının o korkulu Osmanlı ordusu Balkan Savaşları sırasında bozguna uğramıştır? Bu süreçte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin rolü nedir? Bunlar, bu çalışmanın yanıt aradığı sorulardan bazılarıdır. Bir de pek çok özelliğiyle Osmanlı toplumsal ve siyasal düzeninin çöküşten sonra da yaşamaya devam etmesi sorunu vardır. Bu özellikler arasında, askerin devlet siyasetindeki baskın yeri, dinin kimlik belirleyici bir unsur olarak oynadığı önemli rol ve eşrafın yerel siyasetteki belirleyici rolü sayılabilir. Yakın tarihin iz bırakan olaylarını, Osmanlı devletinin Rumlar, Ermeniler, Kürtlere, Araplara ilişkin politikalarını ve hep hassas bir konu olagelen Ermeni tehciri meselesini, bu kez de resmî olmayan bir bakış açısından öğrenmek isteyenler için Macfie, soğukkanlı ve dengeli tutumuyla önemli bir kapı açıyor. Yakın ve Ortadoğu tarihi uzmanı, Profesör A. L. Macfie'nin Atatürk (1996) ve Doğu Sorunu (1989) adlı kitapları var.
Dünyanın en büyük imparatorluklarından biri, Osmanlı İmparatorluğu, birkaç yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde çöktü. Öyle bir imparatorluktu ki bu, Bourbon ve Napolyon Fransası'ndan, Avusturya-Macaristan ve Rus imparatorluklarından çok daha uzun bir süre yaşamayı başarmıştı. Bu çöküşle birlikte yerini aralarında Türkiye, Irak, Suriye, eski Ürdün, Filistin ve -sonradan Suudi Arabistan'ın parçası olan- Hicaz da dahil olmak üzere bir dizi farklı ve sorunlu krallık, cumhuriyet, şeyhlik ve manda yönetimi aldı. İmparatorluğun çöküş döneminin son aşamasında Osmanlının nasıl bir dağılma süreci yaşadığı yeterince açıktır. Yeterince açık olmayan, bu dağılma sürecinin neden söz konusu dönemde yaşanmış olduğudur. 1908'deki Jön Türk Devriminin ardında hangi faktörler yatmaktadır? Nasıl olmuştur da savaş meydanlarının o korkulu Osmanlı ordusu Balkan Savaşları sırasında bozguna uğramıştır? Bu süreçte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin rolü nedir? Bunlar, bu çalışmanın yanıt aradığı sorulardan bazılarıdır. Bir de pek çok özelliğiyle Osmanlı toplumsal ve siyasal düzeninin çöküşten sonra da yaşamaya devam etmesi sorunu vardır. Bu özellikler arasında, askerin devlet siyasetindeki baskın yeri, dinin kimlik belirleyici bir unsur olarak oynadığı önemli rol ve eşrafın yerel siyasetteki belirleyici rolü sayılabilir. Yakın tarihin iz bırakan olaylarını, Osmanlı devletinin Rumlar, Ermeniler, Kürtlere, Araplara ilişkin politikalarını ve hep hassas bir konu olagelen Ermeni tehciri meselesini, bu kez de resmî olmayan bir bakış açısından öğrenmek isteyenler için Macfie, soğukkanlı ve dengeli tutumuyla önemli bir kapı açıyor. Yakın ve Ortadoğu tarihi uzmanı, Profesör A. L. Macfie'nin Atatürk (1996) ve Doğu Sorunu (1989) adlı kitapları var.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 15,41 | 15,41 |