Ali Emirî Efendi'nin Birinci Dünya Savaşı sırasında kaleme almış olduğu bu eser, Doğu Vilayetlerini, özellikle Diyarbakır şehrini yakından ilgilendirmektedir.
Eserde genel hatlarıyla doğu vilayetlerimizin zengin kültür ve tarihinin anlatılmasının yanında, bölgenin nasıl Türk hâkimiyetine geçtiği, demografik yapı, Ermeni Meselesi ve eğitimin ve vatan sevgisinin önemi üzerinde durulmuştur. Yazar, son devir Osmanlı aydını ve şark bilimleri alanında devrinin önde gelen isimlerinden birisi olması sebebiyle, meselelere Osmanlı Devleti'nin birlik ve bütünlüğü açısından bakmaktadır. Şark Meselesi'nin fiili olarak gerçekleştirilmesi için Ermenileri piyon olarak seçen Batılı devletlerin tutumuna karşı, Ali Emirî yörede alınması gereken tedbirler üzerinde durmakta ve bazı teklifler yapmaktadır. Özellikle Taşnakyan ve Hınçakyan gibi Ermeni komitecilerinin olayların dışında kalmak isteyen Ermeniler üzerinde uyguladıkları baskılara eserinde geniş yer vermektedir.
Ali Emirî'nin ilme ve kültüre verdiği önemin en güzel göstergesi, başta Türk dili ve kültürünün temel eseri durumunda olan Divan-ı Lügati't-Türk olmak üzere, pek çok yazma eseri kaybolmaktan ve yurt dışına kaçırılmaktan kurtarmış ve ömrü boyunca topladığı bu kitapları da çok sevdiği milletine hediye etmiş olmasıdır. Bir ömrü dolduracak kadar güçlü olan bu kitap sevgisi Ali Emiri Efendi'ye maddî olarak çok şey kaybettirmiş, fakat milletimize çok zengin bir kütüphane, İstanbul Fatih'teki Millet Kütüphanesini kazandırmıştır.
Ali Emirî'nin milletine vakfettiği kitaplarını Fransızlar satın almak için 30.000 Türk lirası teklif etmişlerdir. Fransızların bu teklifine Ali Emiri'nin verdiği cevap, herkese ders olacak milli bir cevaptır: “Ben kitapları devletimin bana ödediği maaşla topladım. Öldüğüm zaman milletime kalması için! Bir daha böyle bir teklifle gelirseniz sizi buradan kovarım.”
Ali Emirî Efendi'nin Birinci Dünya Savaşı sırasında kaleme almış olduğu bu eser, Doğu Vilayetlerini, özellikle Diyarbakır şehrini yakından ilgilendirmektedir.
Eserde genel hatlarıyla doğu vilayetlerimizin zengin kültür ve tarihinin anlatılmasının yanında, bölgenin nasıl Türk hâkimiyetine geçtiği, demografik yapı, Ermeni Meselesi ve eğitimin ve vatan sevgisinin önemi üzerinde durulmuştur. Yazar, son devir Osmanlı aydını ve şark bilimleri alanında devrinin önde gelen isimlerinden birisi olması sebebiyle, meselelere Osmanlı Devleti'nin birlik ve bütünlüğü açısından bakmaktadır. Şark Meselesi'nin fiili olarak gerçekleştirilmesi için Ermenileri piyon olarak seçen Batılı devletlerin tutumuna karşı, Ali Emirî yörede alınması gereken tedbirler üzerinde durmakta ve bazı teklifler yapmaktadır. Özellikle Taşnakyan ve Hınçakyan gibi Ermeni komitecilerinin olayların dışında kalmak isteyen Ermeniler üzerinde uyguladıkları baskılara eserinde geniş yer vermektedir.
Ali Emirî'nin ilme ve kültüre verdiği önemin en güzel göstergesi, başta Türk dili ve kültürünün temel eseri durumunda olan Divan-ı Lügati't-Türk olmak üzere, pek çok yazma eseri kaybolmaktan ve yurt dışına kaçırılmaktan kurtarmış ve ömrü boyunca topladığı bu kitapları da çok sevdiği milletine hediye etmiş olmasıdır. Bir ömrü dolduracak kadar güçlü olan bu kitap sevgisi Ali Emiri Efendi'ye maddî olarak çok şey kaybettirmiş, fakat milletimize çok zengin bir kütüphane, İstanbul Fatih'teki Millet Kütüphanesini kazandırmıştır.
Ali Emirî'nin milletine vakfettiği kitaplarını Fransızlar satın almak için 30.000 Türk lirası teklif etmişlerdir. Fransızların bu teklifine Ali Emiri'nin verdiği cevap, herkese ders olacak milli bir cevaptır: “Ben kitapları devletimin bana ödediği maaşla topladım. Öldüğüm zaman milletime kalması için! Bir daha böyle bir teklifle gelirseniz sizi buradan kovarım.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 136,50 | 136,50 |