Vücudumu ısıtmaya gücü yetmeyen giysilerin içindeyim, aylardan Kasım ve o, flüt virtüözü Kamil Şekerkaran, Karaköy-Kabataş arası yolda "Yaz, oğlum, başarırsın" diyor...
Her saniyesi farkına varılarak yaşanılmış hayli yıl sonra, adı Fransız bir kahvehanede Attila İlhan gözlük camlarına yapışmış sis'i şu sözleriyle dağıtıyor: "Senin baban Sultanhamam'da iplik tüccarı değil, edebiyat nankör ve para getirmez iş. Çalış, para kazan, belki birgün boş zaman bulursan yazmayı da yaşamına katarsın..."
Kafamın içinde, tamamlayamadığım şaheserimle (?) yirmi yıldır boğuşurken, gözü-kulağı doymuş okuyucunun karşısına "utancım" sayacağım bu yapıtla çıkıyorum.
Düşler benim kölemdi, artık ben onların emrindeyim ve onlar, beni bilemeyeceğim bir yere doğru taşımaya başladılar.
2. Savaştan sonra "yaşam"ı bir daha asla özgür bırakmamak üzere yerin dibine gömdük. Bizler Dünya üzerinde "yaşam" adını verdiğimiz sahte bir kimlikle gezinen hayaletler gibiyiz. Yalnızlık, bunaltı, sevgisizlik... içinde çırpınarak öz'ü arıyor ve bulamıyoruz. Kendi kibiri içinde yaşayan edebiyat ise mermer kaidesi üzerinde büyüyen Caesar'lar çoğaltmakla meşgul. Çünkü, edebiyat yalnızca kendisiyle ilgilenilmesini isteyecek denli "bencil" bir uğraşı... Ona sarılan kişiyi üne, hatta paraya kavuştururken, sevgi-merhamet-yardım gibi değerlerden uzaklaştırıyor. Seneca'nın şu sözü ile onaylandığımı sanırım: "Aramızda alimler yetişmeye başlayalı, iyi insanlar ortadan kayboldu".
Merhaba, takdir bilir okuyucu! Senin sevgine, merhametine ve yardımına ihtiyacımız var...
-A. Metin Övet-
(Arka Kapak)
Vücudumu ısıtmaya gücü yetmeyen giysilerin içindeyim, aylardan Kasım ve o, flüt virtüözü Kamil Şekerkaran, Karaköy-Kabataş arası yolda "Yaz, oğlum, başarırsın" diyor...
Her saniyesi farkına varılarak yaşanılmış hayli yıl sonra, adı Fransız bir kahvehanede Attila İlhan gözlük camlarına yapışmış sis'i şu sözleriyle dağıtıyor: "Senin baban Sultanhamam'da iplik tüccarı değil, edebiyat nankör ve para getirmez iş. Çalış, para kazan, belki birgün boş zaman bulursan yazmayı da yaşamına katarsın..."
Kafamın içinde, tamamlayamadığım şaheserimle (?) yirmi yıldır boğuşurken, gözü-kulağı doymuş okuyucunun karşısına "utancım" sayacağım bu yapıtla çıkıyorum.
Düşler benim kölemdi, artık ben onların emrindeyim ve onlar, beni bilemeyeceğim bir yere doğru taşımaya başladılar.
2. Savaştan sonra "yaşam"ı bir daha asla özgür bırakmamak üzere yerin dibine gömdük. Bizler Dünya üzerinde "yaşam" adını verdiğimiz sahte bir kimlikle gezinen hayaletler gibiyiz. Yalnızlık, bunaltı, sevgisizlik... içinde çırpınarak öz'ü arıyor ve bulamıyoruz. Kendi kibiri içinde yaşayan edebiyat ise mermer kaidesi üzerinde büyüyen Caesar'lar çoğaltmakla meşgul. Çünkü, edebiyat yalnızca kendisiyle ilgilenilmesini isteyecek denli "bencil" bir uğraşı... Ona sarılan kişiyi üne, hatta paraya kavuştururken, sevgi-merhamet-yardım gibi değerlerden uzaklaştırıyor. Seneca'nın şu sözü ile onaylandığımı sanırım: "Aramızda alimler yetişmeye başlayalı, iyi insanlar ortadan kayboldu".
Merhaba, takdir bilir okuyucu! Senin sevgine, merhametine ve yardımına ihtiyacımız var...
-A. Metin Övet-
(Arka Kapak)
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 3,70 | 3,70 |