Sevgili Peygamberimizin hayatta olduğu, vahyin peyderpey indiği, dünyanın en değerli insanlarının yaşadığı o güzel günler, her Müslümanın hayalinde en anlamlı, en güzel günlerdi. O günün insanları, nümûne ve rehber insanlardı. Kur’an, onları bize örnek ve model olarak tanıtmıştı.
Hicret gibi kutlu bir yolculuğun son noktası Medine-i Münevvere’de ilk müessese olarak Mescid-i Nebevî’nin temeli atılıyor, ilk uygulama olarak İslâm Kardeşliği ilan ediliyor, o müstesna günlerde yepyeni bir medeniyet, yepyeni bir devlet, yepyeni bir toplum, Kur’an ifadesiyle “en hayırlı ümmet” doğuyordu.
Yaşanan hayat Nebevî Hayat, verilen mesaj Nebevî Mesaj, hakim olan iklim Nebevî İklim idi. Dillerde ve gönüllerde Kur’an yankılanıyor, Allah’ın Kitabı’nın en güzel ve en açık tefsiri olan “Sünnet” denilen uygulama, insanlığa sunuluyordu.
Sevgili Peygamberimiz, “Sahâbe” dediğimiz genç talebelerine muazzam bir iman coşkusu ve heyecanı aşıladı ve Allah’ın dininin tebliğini tamamlayarak Rabbine kavuştu. Ondan sonrakiler bu ulvî sancağa sahip çıktılar. Onun halefleri ve halifeleri aynı çizgiyi büyük bir itina ile takip ettiler.
Bilgisizlik çağının insanları, Efendimizin özel eğitimi sayesinde ilim ve irfanla medenî bir toplumun temelini atacaklar; dinamik, çalışkan, yürekli ve iyiliksever oldukları için, Peygamberimizin ifadesiyle Allah’ın Kitabı’na uydukları için, Allah onları yüceltecekti.
Kitap aynı kitap... Sünnet aynı sünnet... Yol aynı yol... Metot aynı metot… Asırlar geçse de, zaman yaşlansa da ve şartlar değişse de altın yine altın, teneke yine teneke olarak kalacaktır. İlahî ve nebevî gerçekleri uygulayan ve yaşayan kazanacak; bu ulvî hakikatleri yaşama yerine kısır tartışmayı tercih eden, sevgi ve coşku yerine kuşku ve tereddüt aşılayanlar kaybedecektir.
Tatlı, anlaşılır ve sade bir üslupla gönüllere hitap eden bu satırların hayırlara vesile ve ilâhî rızaya nail olmasını niyaz eder, iki cihan saadeti dilerim.
Sevgili Peygamberimizin hayatta olduğu, vahyin peyderpey indiği, dünyanın en değerli insanlarının yaşadığı o güzel günler, her Müslümanın hayalinde en anlamlı, en güzel günlerdi. O günün insanları, nümûne ve rehber insanlardı. Kur’an, onları bize örnek ve model olarak tanıtmıştı.
Hicret gibi kutlu bir yolculuğun son noktası Medine-i Münevvere’de ilk müessese olarak Mescid-i Nebevî’nin temeli atılıyor, ilk uygulama olarak İslâm Kardeşliği ilan ediliyor, o müstesna günlerde yepyeni bir medeniyet, yepyeni bir devlet, yepyeni bir toplum, Kur’an ifadesiyle “en hayırlı ümmet” doğuyordu.
Yaşanan hayat Nebevî Hayat, verilen mesaj Nebevî Mesaj, hakim olan iklim Nebevî İklim idi. Dillerde ve gönüllerde Kur’an yankılanıyor, Allah’ın Kitabı’nın en güzel ve en açık tefsiri olan “Sünnet” denilen uygulama, insanlığa sunuluyordu.
Sevgili Peygamberimiz, “Sahâbe” dediğimiz genç talebelerine muazzam bir iman coşkusu ve heyecanı aşıladı ve Allah’ın dininin tebliğini tamamlayarak Rabbine kavuştu. Ondan sonrakiler bu ulvî sancağa sahip çıktılar. Onun halefleri ve halifeleri aynı çizgiyi büyük bir itina ile takip ettiler.
Bilgisizlik çağının insanları, Efendimizin özel eğitimi sayesinde ilim ve irfanla medenî bir toplumun temelini atacaklar; dinamik, çalışkan, yürekli ve iyiliksever oldukları için, Peygamberimizin ifadesiyle Allah’ın Kitabı’na uydukları için, Allah onları yüceltecekti.
Kitap aynı kitap... Sünnet aynı sünnet... Yol aynı yol... Metot aynı metot… Asırlar geçse de, zaman yaşlansa da ve şartlar değişse de altın yine altın, teneke yine teneke olarak kalacaktır. İlahî ve nebevî gerçekleri uygulayan ve yaşayan kazanacak; bu ulvî hakikatleri yaşama yerine kısır tartışmayı tercih eden, sevgi ve coşku yerine kuşku ve tereddüt aşılayanlar kaybedecektir.
Tatlı, anlaşılır ve sade bir üslupla gönüllere hitap eden bu satırların hayırlara vesile ve ilâhî rızaya nail olmasını niyaz eder, iki cihan saadeti dilerim.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 232,00 | 232,00 |