“Ey şah!
Ne kadar korurlarsa korusunlar seni devrilmeye mahkumsun”
Sürekli yarın telaşındayız.
Kapatıp gözlerimizi bugüne; hayallerimizi umutlarımızı yarınlara saklıyoruz.
Paslanmış yüreğimizden kirli sevgiler akıtıyoruz karşımızdakinin yüreğine. ''Önce ben!'' dediğimiz zamanları yaşıyoruz. Hatta başkalarının hayatını da kullanıyoruz fütursuzca, kendimizinmiş gibi. Çünkü bizler ''Mutsuz Ruhlar Ülkesinin '' insanlarıyız. Başkalarının acılarından zevk alıyoruz. Ve ne kötüdür ki; gittikçe çoğalıyoruz.’’
“Ey şah!
Ne kadar korurlarsa korusunlar seni devrilmeye mahkumsun”
Sürekli yarın telaşındayız.
Kapatıp gözlerimizi bugüne; hayallerimizi umutlarımızı yarınlara saklıyoruz.
Paslanmış yüreğimizden kirli sevgiler akıtıyoruz karşımızdakinin yüreğine. ''Önce ben!'' dediğimiz zamanları yaşıyoruz. Hatta başkalarının hayatını da kullanıyoruz fütursuzca, kendimizinmiş gibi. Çünkü bizler ''Mutsuz Ruhlar Ülkesinin '' insanlarıyız. Başkalarının acılarından zevk alıyoruz. Ve ne kötüdür ki; gittikçe çoğalıyoruz.’’