Medeniyetimizin büyük bir yıkıma ve parçalanmaya maruz kaldığı geçtiğimiz asırda, bu medeniyetin temel kaidelerinden olan tasavvuf geleneğinin nakli hususunda köprü vazifesi görmüş şahıslardan biri Saffet Yetkin’dir. Şeyh Saffet, Osmanlı’nın son döneminde Tasavvuf ismini verdiği gazeteyle ve cemiyet-i sûfiyye bünyesinde yaptığı çalışmalarla bir ihya faaliyeti içine girmiştir. Cumhuriyet döneminde ise hayal kırıklığıyla sonuçlanan siyasî çabaların ardından, kendi dünyasına çekilmiş ve önemli tasavvuf ve düşünce klasiklerini Türkçe’ye kazandırarak Türk-İslâm kimliğinin omurgasını oluşturan bu irfan geleneğini yeni düzene taşımaya gayret etmiştir.
Tercüme ettiği eserler yanında kaleme aldığı makalelerde de tasavvufu, dönemin dışlayıcı çizgisine karşı oldukça güçlü bir dil ve vukûfiyetle müdafaa eden yazar, önemli tasavvuf kavramlarının doğru anlaşılmasına ve özellikle vahdet-i vücûd irfanının sade bir dille izahına gayret göstermiştir. Bu yazılarda kaynak olarak kendisinin, “Muhyiddîn İbnü’l-Arabî hazretlerinin zamanlarına kadar yazılmadığı gibi, kendilerinden sonra da yazılmamış ve yazılamayacaktır.” dediği Fütûhât-ı Mekkiyye’yi esas almıştır.
Yayına hazırladığımız makalelerinde, kendi şahsî tecrübelerini de okurla paylaşan Saffet Yetkin, geleneksel sistemi, modern felsefe ve bilimsel yaklaşımlarla da kıyaslayarak modern insanın hakikate açılan kapısını aralamaya çalışmaktadır. Kitapta yer alan makalelerinde tasavvufun menşei, tanımı, tarifi ve ıstılahları gibi en temel konulardan, tasavvufun, hatta düşünce tarihinin en zor bahislerinden “varlık” mevzuuna uzanan bir sistematik vardır. Sistemin özünde ise şüphesiz vahdet algısı yatmaktadır.
Elinizdeki eser, 20. yüzyılın buhranlı zamanlarında ilim, kültür ve siyaset alanında önemli vazifelerde bulunmuş, müspet/menfi birçok hadiseye şahit olmuş bir Osmanlı âliminin, hayatının hasılası olan fikrî ve irfânî tecrübelerinin sonuçlarını bulacaksınız.
Medeniyetimizin büyük bir yıkıma ve parçalanmaya maruz kaldığı geçtiğimiz asırda, bu medeniyetin temel kaidelerinden olan tasavvuf geleneğinin nakli hususunda köprü vazifesi görmüş şahıslardan biri Saffet Yetkin’dir. Şeyh Saffet, Osmanlı’nın son döneminde Tasavvuf ismini verdiği gazeteyle ve cemiyet-i sûfiyye bünyesinde yaptığı çalışmalarla bir ihya faaliyeti içine girmiştir. Cumhuriyet döneminde ise hayal kırıklığıyla sonuçlanan siyasî çabaların ardından, kendi dünyasına çekilmiş ve önemli tasavvuf ve düşünce klasiklerini Türkçe’ye kazandırarak Türk-İslâm kimliğinin omurgasını oluşturan bu irfan geleneğini yeni düzene taşımaya gayret etmiştir.
Tercüme ettiği eserler yanında kaleme aldığı makalelerde de tasavvufu, dönemin dışlayıcı çizgisine karşı oldukça güçlü bir dil ve vukûfiyetle müdafaa eden yazar, önemli tasavvuf kavramlarının doğru anlaşılmasına ve özellikle vahdet-i vücûd irfanının sade bir dille izahına gayret göstermiştir. Bu yazılarda kaynak olarak kendisinin, “Muhyiddîn İbnü’l-Arabî hazretlerinin zamanlarına kadar yazılmadığı gibi, kendilerinden sonra da yazılmamış ve yazılamayacaktır.” dediği Fütûhât-ı Mekkiyye’yi esas almıştır.
Yayına hazırladığımız makalelerinde, kendi şahsî tecrübelerini de okurla paylaşan Saffet Yetkin, geleneksel sistemi, modern felsefe ve bilimsel yaklaşımlarla da kıyaslayarak modern insanın hakikate açılan kapısını aralamaya çalışmaktadır. Kitapta yer alan makalelerinde tasavvufun menşei, tanımı, tarifi ve ıstılahları gibi en temel konulardan, tasavvufun, hatta düşünce tarihinin en zor bahislerinden “varlık” mevzuuna uzanan bir sistematik vardır. Sistemin özünde ise şüphesiz vahdet algısı yatmaktadır.
Elinizdeki eser, 20. yüzyılın buhranlı zamanlarında ilim, kültür ve siyaset alanında önemli vazifelerde bulunmuş, müspet/menfi birçok hadiseye şahit olmuş bir Osmanlı âliminin, hayatının hasılası olan fikrî ve irfânî tecrübelerinin sonuçlarını bulacaksınız.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 132,00 | 132,00 |