Ayşe Hicret Aydoğan Mozart’ın Nasırlı Elleri adlı öykü seçkisiyle kadının ruh çöküntülerini,
arzu ve kırılganlık bağlamında kimi zaman teslimiyetle kimi zaman isyankâr, direkten bir sesle
yansıtır. Öyküler toplumsal önyargıları derinden sorgulayan bireysel ve çekingen bir sesin
edebiyat dünyasına girişini müjdeler. Hicret, öykülerdeki sağlam kurgusuna müziğin tınısını
ekleyerek kendine has bir edebî duyuşu da sergiler. Kimi zaman bir piyanonun tuşlarında,
kimi zaman bir leşin içinde çırpınan, kimi zaman da rüzgârın kanatlarında uçuşan tekinsiz
öyküler, okura sıradanlığın içerisinde süzülen yaşamın ağırlığını/gizemini anımsatır. On
öyküden oluşan bu ilk kitap bireysel sancıların, yaşantıların, çatışmaların resmini yansıtıyor.
Ahmet Sait Akçay
“Okuduğum her cümlede, yazdığım her hecede leş de vardı artık. Yeni bir dil öğreniyor
gibiydim. Duvarlarıma kokusu sinmişti. Ellerinin izleri bedenimde geziyordu. Meyve yerken
sonradan gördüğün kurttan sonra günlerce geçmeyecek bir bulantı gibiydi. Leş içimdeyken,
aynı gözlerle göremiyordum. Elimde makas, gitmek fiilini leşin üzerine göre dikmeye
çalışıyordum. Ama ben kendi söküğümü bile dikemezdim ki. Boyumdan büyük işlere
kalkışmıştım. Hayatıma giren her leş gibi sandım bunu da.”
Ayşe Hicret Aydoğan Mozart’ın Nasırlı Elleri adlı öykü seçkisiyle kadının ruh çöküntülerini,
arzu ve kırılganlık bağlamında kimi zaman teslimiyetle kimi zaman isyankâr, direkten bir sesle
yansıtır. Öyküler toplumsal önyargıları derinden sorgulayan bireysel ve çekingen bir sesin
edebiyat dünyasına girişini müjdeler. Hicret, öykülerdeki sağlam kurgusuna müziğin tınısını
ekleyerek kendine has bir edebî duyuşu da sergiler. Kimi zaman bir piyanonun tuşlarında,
kimi zaman bir leşin içinde çırpınan, kimi zaman da rüzgârın kanatlarında uçuşan tekinsiz
öyküler, okura sıradanlığın içerisinde süzülen yaşamın ağırlığını/gizemini anımsatır. On
öyküden oluşan bu ilk kitap bireysel sancıların, yaşantıların, çatışmaların resmini yansıtıyor.
Ahmet Sait Akçay
“Okuduğum her cümlede, yazdığım her hecede leş de vardı artık. Yeni bir dil öğreniyor
gibiydim. Duvarlarıma kokusu sinmişti. Ellerinin izleri bedenimde geziyordu. Meyve yerken
sonradan gördüğün kurttan sonra günlerce geçmeyecek bir bulantı gibiydi. Leş içimdeyken,
aynı gözlerle göremiyordum. Elimde makas, gitmek fiilini leşin üzerine göre dikmeye
çalışıyordum. Ama ben kendi söküğümü bile dikemezdim ki. Boyumdan büyük işlere
kalkışmıştım. Hayatıma giren her leş gibi sandım bunu da.”
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 61,20 | 61,20 |