İnsanoğlu doğası gereği bir şeyleri öğrenmeye eğilimli olarak dünyaya gelmiştir. Öğrenmek için de insanın okuması ve araştırma yapması gerekmektedir. Öğrenmek ve öğretmek, toplumu eğitmek, güzel ahlak duygusunu benliğine işlemek edebiyatın en temel amaçlarındandır. Örneğin Türk edebiyatçılarından Ahmet Mithat’a göre roman kitapları, bir çeşit hikmetli kitaptır. Buna benzer olarak Recâizâde Mahmud Ekrem’e göre edebi eserleri ahlak kitaplarından ayıran tek özellik onların sanatlı ve süslü yazılımlarıdır.
Edebiyat bir milletin manevi hayatının, o milletin duruşunun, şanının, geçmişinin her zaman tarih sahnesinde yer alması demektir. Modernleşmenin ve uygarlaşmanın en önemli unsurlarından biri kabul edilen matbaanın icadı ile insanoğlu siyasi, edebi, dil, kültür ve sanat alanında kendini sergileyebildiği bir alan bulmuştur. Matbaayla Avrupa ülkelerinden oldukça geç tanışan Doğu toplumlarında Napolyon Bonapart’ın komutasında Fransız işgalinin beraberinde getirdiği ve 1800 yılında Kahire’de kurdukları et-Tenbih gazetesi, Arapça yayınların çıkarıldığı dönemin başlangıcı olmuştur.
Gazete ve dergilerde yayımlanan makale ve hikâyelerle Arap dili, edebiyatı, kültürü, sanatı ve siyasi hayatı tartışılmış, bu yayınlar sadece edebi ve kültürel bağlamda değil, siyasi ve iktisadi yönden de etkili bir rol olmuştur. Bu çalışmalar Arap edebiyat çevresinde adeta bir okul görevi üstlenmiştir. Bu gazete ve dergileri kurup, yazılarını yayımlama imkânı bulan Lübnanlı ediplerden Buṭrus el-Bustânî, Aḥmed Fâris eş-Şidyâḳ, Nâṣif el-Yâzıcî, İbrâhîm el-Yâzicî, Mısırlı ediplerden Taha Ḥüseyin, ‘Abdullah Nedîm, Abbas Maḥmûd el-‘Akkâd, Mustafa Sâmi el-Bârûdî, bu gazete ve dergiler aracılığıyla Arap ülkelerini Avrupa’daki gelişmelerden haberdar etmeye çalışmışlar, kültür, sanat, bilim ve edebiyat çıtasını yükseltmeyi amaçlamışlardır.
Osmanlı devletinin son dönemlerinde ortaya çıkan Arap milliyetçiliği ve İslam Birliği gibi ideolojik görüşler de Osmanlı devletine karşı objektif olmamakla birlikte gazetelerde yerini bulmuştur.
Orta Doğu’da kimlik ve çatışma arasındaki ilişkiyi incelemeye en elverişli ülkelerin başında çok mezhepli sosyal yapısı ve yaşadığı tarihi olayları nedeniyle Lübnan gelmektedir. Arapça konuşan ülkeler arasında Lübnan, içinde barındırdığı Hıristiyan nüfusu bakımından Batı ülkelerinin her zaman ilgisini çekmiş, eğitim alanında da Batı ile yakın temas kurmuş bir ülkedir. Eğitim alanında olduğu gibi edebi ve kültürel alanda da yatırım ve çalışmaların yapıldığı Lübnan modernizm faaliyetlerine birçok Arap ülkesinden daha önce katılmıştır.
Modern Lübnan edebiyatının öncülüğünü yapan edebiyatçıların bazısını ismen bazısını detaylı olarak vermeye gayret gösterdiğimiz çalışma modern Lübnan edebiyatını, sosyal, siyasi ve kültürel hayatını tanıtacak bir rehber olması amacıyla ve Lübnan tarihi ve edebiyatıyla ilgilenen araştırmacıların da yararlanabilmesi ümidiyle hazırlanmıştır.
Çalışmanın giriş bölümünde konuyu kavramaya yardımcı ön bilgi olması açısından ve sosyo-politik olaylar ile edebiyatın birbirini yakından etkilemesi nedeniyle Lübnan’ın coğrafi, sosyo-ekonomik, eğitim durumu hakkında bilgi verip, ülkenin demografik yapısı ve tarihi seyrine değinilmiştir. Birinci bölümde modern Lübnan edebiyatında nesir başlığı altında modern Arap ve Lübnan edebiyatının gelişimi, gelişmesinde oldukça etkili olan tercüme faaliyetleri hakkında bilgiler verilmiş, kısa öykücülük, roman, gazetecilik, tiyatro çalışmaları incelenmiştir.
Bu konular işlenirken ilk önce Dünya edebiyatında nasıl geliştiği daha sonra Arap topraklarında nasıl ortaya çıktığı ve sonunda da Lübnan edebiyatına nasıl girdiği ve gelişim gösterdiğine değinilmiş, çalışmaları yapan edebiyatçılar ve eserler hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.
İnsanoğlu doğası gereği bir şeyleri öğrenmeye eğilimli olarak dünyaya gelmiştir. Öğrenmek için de insanın okuması ve araştırma yapması gerekmektedir. Öğrenmek ve öğretmek, toplumu eğitmek, güzel ahlak duygusunu benliğine işlemek edebiyatın en temel amaçlarındandır. Örneğin Türk edebiyatçılarından Ahmet Mithat’a göre roman kitapları, bir çeşit hikmetli kitaptır. Buna benzer olarak Recâizâde Mahmud Ekrem’e göre edebi eserleri ahlak kitaplarından ayıran tek özellik onların sanatlı ve süslü yazılımlarıdır.
Edebiyat bir milletin manevi hayatının, o milletin duruşunun, şanının, geçmişinin her zaman tarih sahnesinde yer alması demektir. Modernleşmenin ve uygarlaşmanın en önemli unsurlarından biri kabul edilen matbaanın icadı ile insanoğlu siyasi, edebi, dil, kültür ve sanat alanında kendini sergileyebildiği bir alan bulmuştur. Matbaayla Avrupa ülkelerinden oldukça geç tanışan Doğu toplumlarında Napolyon Bonapart’ın komutasında Fransız işgalinin beraberinde getirdiği ve 1800 yılında Kahire’de kurdukları et-Tenbih gazetesi, Arapça yayınların çıkarıldığı dönemin başlangıcı olmuştur.
Gazete ve dergilerde yayımlanan makale ve hikâyelerle Arap dili, edebiyatı, kültürü, sanatı ve siyasi hayatı tartışılmış, bu yayınlar sadece edebi ve kültürel bağlamda değil, siyasi ve iktisadi yönden de etkili bir rol olmuştur. Bu çalışmalar Arap edebiyat çevresinde adeta bir okul görevi üstlenmiştir. Bu gazete ve dergileri kurup, yazılarını yayımlama imkânı bulan Lübnanlı ediplerden Buṭrus el-Bustânî, Aḥmed Fâris eş-Şidyâḳ, Nâṣif el-Yâzıcî, İbrâhîm el-Yâzicî, Mısırlı ediplerden Taha Ḥüseyin, ‘Abdullah Nedîm, Abbas Maḥmûd el-‘Akkâd, Mustafa Sâmi el-Bârûdî, bu gazete ve dergiler aracılığıyla Arap ülkelerini Avrupa’daki gelişmelerden haberdar etmeye çalışmışlar, kültür, sanat, bilim ve edebiyat çıtasını yükseltmeyi amaçlamışlardır.
Osmanlı devletinin son dönemlerinde ortaya çıkan Arap milliyetçiliği ve İslam Birliği gibi ideolojik görüşler de Osmanlı devletine karşı objektif olmamakla birlikte gazetelerde yerini bulmuştur.
Orta Doğu’da kimlik ve çatışma arasındaki ilişkiyi incelemeye en elverişli ülkelerin başında çok mezhepli sosyal yapısı ve yaşadığı tarihi olayları nedeniyle Lübnan gelmektedir. Arapça konuşan ülkeler arasında Lübnan, içinde barındırdığı Hıristiyan nüfusu bakımından Batı ülkelerinin her zaman ilgisini çekmiş, eğitim alanında da Batı ile yakın temas kurmuş bir ülkedir. Eğitim alanında olduğu gibi edebi ve kültürel alanda da yatırım ve çalışmaların yapıldığı Lübnan modernizm faaliyetlerine birçok Arap ülkesinden daha önce katılmıştır.
Modern Lübnan edebiyatının öncülüğünü yapan edebiyatçıların bazısını ismen bazısını detaylı olarak vermeye gayret gösterdiğimiz çalışma modern Lübnan edebiyatını, sosyal, siyasi ve kültürel hayatını tanıtacak bir rehber olması amacıyla ve Lübnan tarihi ve edebiyatıyla ilgilenen araştırmacıların da yararlanabilmesi ümidiyle hazırlanmıştır.
Çalışmanın giriş bölümünde konuyu kavramaya yardımcı ön bilgi olması açısından ve sosyo-politik olaylar ile edebiyatın birbirini yakından etkilemesi nedeniyle Lübnan’ın coğrafi, sosyo-ekonomik, eğitim durumu hakkında bilgi verip, ülkenin demografik yapısı ve tarihi seyrine değinilmiştir. Birinci bölümde modern Lübnan edebiyatında nesir başlığı altında modern Arap ve Lübnan edebiyatının gelişimi, gelişmesinde oldukça etkili olan tercüme faaliyetleri hakkında bilgiler verilmiş, kısa öykücülük, roman, gazetecilik, tiyatro çalışmaları incelenmiştir.
Bu konular işlenirken ilk önce Dünya edebiyatında nasıl geliştiği daha sonra Arap topraklarında nasıl ortaya çıktığı ve sonunda da Lübnan edebiyatına nasıl girdiği ve gelişim gösterdiğine değinilmiş, çalışmaları yapan edebiyatçılar ve eserler hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 218,40 | 218,40 |